21

7.4K 242 48
                                    

Sessizce birkaç saniye baktı. "Alev, ben 19 yaşındayken baban 25 yaşındaydı, ben yinede sevdim onu. Bu yüzden sana kızmıyorum. Sen neyin ne olduğunu bilen bir kızsın, o senin öğretmenin ve o seni öğrenci olarak gör-"

"O da seviyormuş anne" dedim lafını bölerek. Öylece kalakalmıştı. "Kızım, sen emin misin? Üzülmeni istemiyorum"

"Eminim anne okulda ne olursa olsun beni korudu hep"

Saçımı okşayıp bana sarıldı. "Benden gizlemedin, buna sevindim. Tanıştır kısa zamanda" dediğinde güldüm. Başımla onaylayıp biraz daha sohbet ettikten sonra odama geçtim. Telefonumu elime aldım. Instagramdan mesaj vardı.

Oğuzhan hoca atmıştı. Hesabına girip bakındım ve mesajına girdim.

Nasılsın güzelim?

Daha iyiyim. Sen nasılsın?

Seni özlüyorum.

Anneme anlattım seni, kendisi de benim yaşımdayken babam ondan büyükmüş ama yinede sevmiş. Bu yüzden bana da kızmadı. Tanışmak bile istedi.

Anneden onay gelmiş yani? Tanışırız güzelim geleyim mi?

Hayır saat geç oldu saçmalama. Yatıyorum ben iyi geceler.

İyi geceler Alev'im.

Telefonu kapatıp salak sırıtışımla yatağa girdim. Gece meşgul eden düşünceler yüzünden uyuyamamıştım.

Sabah yüzüme soğuk su çarpıp üniformamı giydim. Annem odaya gelip "Madem edebiyat hocasıymış edebiyatını düzeltsin. Tüm derslerde iyisin bir edebiyat düşük kızım." Diye sitem edince gülümsedi. Masadaki edebiyat testlerimi alıp "Çalışıyorum anne" dedim ve testlerden birini çantama koydum. "Güveniyorum sana kızım" dedi ve yanağımdan öptü.

Bende onu öptüm ve kahvaltıya geçtik. Kahvaltıda ağzımdan laf almaya çalıştı ama ben pas vermeden yanağından öpüp evden çıktım. Yürüyerek gitmeyi düşünürken kapının önünde Gökalp'in arabası vardı. İki araba arkada da Oğuzhan'ın arabası vardı.

Gökalp'i bir şekilde göndermem lazımdı. Arabasına binersem Oğuzhan ortalığı ayağa kaldırırdı. Önceden sevgili değildik diye Gökalp'e birşey diyemiyordu ama şimdi çekineceğini düşünmüyordum.

Acilen birşey düşünmem gerekiyordu. Gökalp arabadan inip karşıma geçti. Elimi karnımın üstüne koyup "Midem rahatsız biraz Gökalp. Arabaya binersem kötü olur" dediğimde "İyisin değil mi? Yürüyelim o zaman?" Dedi.

Ne yapacağım?

Ne yapacağım?

Ne yapacağım?

"Sen arabayla okula git ben gelirim merak etme."

"Seni yalnız bırakamam Alev, kötü görünüyorsun" diye uzatınca Oğuzhan'ın daha da sinirlendiğini düşündüm.

Bir dakika. Gökalp benim o yokken de arkadaşımdı. Sırf Oğuzhan kıskanıyor diye Gökalp'le aramı açacak değildim. "Tamam arabayla gidelim camı açarım birşey olmaz" dediğimde gülümsedi.

Arabasına binip camı açtım. Yinede en kısa zamanda Gökalp'e gerçekleri söylemeliydim. Camdan gelen havayla gözlerimi kapattım. Yol boyunca birşey konuşmamıştık. Okula geldiğimizde arabadan inip bahçe kapısından girdik. Gökalp "Daha iyi misin?" Diye sorunca başımla onayladım. Ona yalan söylemekten nefret ediyordum.

İlk iki ders edebiyattı. Okula girmeden bahçede beklerken Oğuzhan'ın bahçe kapısından girdiğini gördüm. Sinirli görünüyordu.

Gökalp'e döndüm. "Gökalp, böyle birşey yaptığım için kendime çok kızdım, ağladım mahvettim kendimi. Yanlış birşeydi ama ben kendime kızdıkça daha çok büyüdü." Dediğimde kaşlarını çattı. "Neyden bahsediyorsun Alev?"

Gözlerim dolarken "Ben çok yanlış bir şey yaptım Gökalp. Oğuzhan hoca, kalbime söz geçiremiyorum" dedim. Bir süre sessizce durduktan sonra yüzümdeki gözyaşını sildi. "Alev, o senin öğretmenin. Tamam genç ama seni seviyor mu?"

Başımla onayladığımda sıkıntılı bir nefes verdi. "Bana kızarsın sandım."

"Kızamam Alev. Senin kontrolunde olan birşey değil bu. Gözüm onun üstünde. Seni üzerse bana gel tamam mı?"

Gülümseyip başımla onayladım. Gülümseyip saçlarımı karıştırdı. "Bizim Alev'e bak sen hele"

Kolunu omzuna attığında okula ilerledik. Sıkıntı çıkmadığı için rahatlamıştım. Sınıfa girdiğimizde yerimize oturduk. Gökalp "Konuştunuz mu?" Diye sorunca ona bakıp başımla onayladım. "Tek bir yanlışını göreyim Alev, o zaman kıyameti koparırım"

Gülüp onayladım. Oğuzhan içeri girince gözleri ilk gözlerimi buldu. Sabahki olay için hala sinirliydi anlaşılan. Gökalp'le konuştuğumu ve ondan kıskanmaması gerektiğini söylemeliydim.

Gayet rahat bir şekilde kitaplarımı önüme açtım. İçimdeki hisleri bildiği için artık rahattım. Tüy gibi hafiflemiştim sanki.

Dersi kafam rahat bir şekilde dinlemeye hazırdım ama Oğuzhan ciddi anlamda sinirliydi. Birden keyfim kaçmıştı. Onu sinirli görmek beni mutlu etmezdi sonuçta.

Elimdeki kalemi kitabın üstüne bırakıp arkama yaslandım ve sadece önüme baktım. Önümdeki duvara baktım ve kollarımı önümde birleştirdim.

Birkaç dakika o şekilde öylece durdum. Saçlarım yüzümün görünmesini engelliyordu en azından.

"Alev" dediğinde Oğuzhan'a baktım. "Dersi dinle" dediğinde birşey demeden kalemi elime aldım. Dersi dinliyormuş gibi yaptım bir süre. Sıkılmıştım ve bir ağırlık çökmüştü.

ÖĞRETMEN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin