8.

243 20 19
                                    

Marinette'den;

Orada kaldım ve konuşmaları bitene kadar onları dinledim.

"Melek numarası yapma Luka, ikimizde senin ne mal olduğunu biliyoruz."

"Hadi ama Adrien, sadece ona yardım etmeye çalışıyordum."

"Yeme beni Luka, bunu neden yaptığını anlamadığımı mı sanıyorsun? Amacın canımı yakmak, ama ne var biliyor musun asıl acı çekmesi gereken sensin. Ben yapmış olabilirim, ama sen yaptırdın!"

"Kendi becerisizliklerini başkalarına yükleme Adrien."

Luka bunları söyler söylemez arkasını dönüp uzaklaştı, bende görünmemek için hızla okuldan çıktım.

Anlamıyordum aralarında ne vardı? Luka, Adrien'ı bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilirdi? Ya da Luka'nın (kendine göre) birilerine yardım ediyor olması Adrien' ı hangi açıdan ilgilendirirdi?

Yapmak ve yaptırmak kısmını zaten hiç anlamamıştım, ama geçmişte aralarında birşeyler olduğu belliydi.

Eve geldiğimde çok bitkin hissediyordum çantayı ve içindeki kitapları bir kenar fırlatıp, pencerenin önüne oturdum.

Gündüz dışarıdayken ben gibi hissetmemiştim, sanki bir başkası oluvermiştim. Geceye aitmiş gibi hissediyordum, sadece ay ışığında dışarı çıkmalıymışım gibi.

Tüm insanlar dışarıdayken ve iletişim kurmak zorunda olduğum bir ortamdayken kendim olamıyor gibiydim. Çünkü ben iletişim kurmazdım, sadece pencerenin önüne oturup, düşünürdüm. Ama şimdi iletişim kurmaya zorlanıyor gibi hissediyordum.

Bu düşünceleri görmezden gelip, mektup olayını düşündüm ve birşey fark ettim.

Gizemli mektup, nereden geldiği belli olmayan çanta ve garip bir şekilde her akşam bankın üstünde duran yiyecekler.

Bunların hepsini tek bir kişi yapmış olabilir miydi?

Bence mümkündü, ama kim olduğunu nasıl bulacaktım? İşte orası imkânsızdı.

Hem bu bir açıdan zorlamaya girerdi, yani gizli kalmak isteyen birinin kim olduğunu bulmak...

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, ama tüm bunların bir açıdan beni ilgilendirdiği hissine kapılmıştım. Normalde olaylara karışan biri değilimdir, ama bu farklıydı. İçimdeki ses tüm bunlarla ilgilenmem gerektiğini söylüyordu...

Ertesi gün uyandım ve pencerenin önüne geçtim. Hayatım tek bir mektupla nasıl bu noktaya gelmişti hala anlayamıyordum.

Daha düne kadar gece yarısı banka uğramak dışında hiçbirşey yapmayan ben şimdi sabah sabah kalkıp okula gidiyordum.

Hayat ne ilginç şeydi, en ufak değişiklikle bile herşey tersine dönebiliyor.

Ayağa kalktım ve çantayı alıp evden çıktım. Okula girdiğimde herşey dünden daha normal geliyordu gözüme.

İlerlediğimde farklı arkadaş gruplarının farklı köşelerde fısıltıyla konuştuklarını gördüm.

"Yeni kızı duydun mu, burada yapayalnızmış yazık."

"Ona acıyorum, ailesinden kurtulmak için Paris'e gelmiş diyorlar."

"Ben babası ölmüş diye duydum."

Son cümle canımı yakmıştı, ama yapabileceğim birşey yoktu. Bir yere gidip ağlayamazdım ya. Hem ağlasam da bu hiçbirşey ifade etmeyecekti. Sonuçta ağlamam buradaki konuşmaları sonlandırmayacaktı.

Yaşama Arzum [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin