꧁15 + 1꧂

1K 131 130
                                    

"Çocuğu doğurmak istediğinize emin misiniz? Bu sizi öldürebilir."

Kadın, derin birkaç nefes aldıktan sonra başını ağır hareketlerle sallamış ve yanında elini tutan kocasına bakmıştı. İnsan formunda yaşayan bir ruh emici ile evlenmişti ve şimdi ilk çocuklarına hamileydi. Ancak oldukça sancılı ve zor bir süreçten geçiyordu. Normal yiyeceklerin yanısıra ruhlarla da beslenmesi gerekiyordu ve onun açısından oldukça zor bir durumdu. Ancak pişman olduğunu söyleyemezdi, ne olursa olsun ona ikinci bir çocuk da vermeyi istiyordu.

"Doğurmak istiyorum."

Ve kadın bunu söyledikten birkaç ay sonra, aşklarının ilk meyvesi Seungjoo dünyaya gelmişti. Yüzünü annesi ve babasından aldığı daha o zamandan belliydi ve annesi onun büyüdüğünde çok güzel bir oğlan olacağına inanıyordu.

Ve Seungjoo dört yaşındayken annesi tekrar hamile kalmıştı. Babası doğurması taraftarı değildi, biricik eşini kaybetmeyi tekrardan göze almak istemiyordu ancak kadıncağız çoktan onu da doğurma kararını vermişti. Önceki seferden çok daha zorlu bir süreçti ve kadın her geçen gün daha fazla çöküyordu.

Doğuma son üç ay kala Seungjoo ve babasının ruh emici olduğunu fark eden canavar avcıları, onların peşine düşmüştü. Baba ve oğulun kaçmaktan başka şansı yoktu. Hamile eşini götürmesi avcılar için sadece biraz daha zevk demekti. Bu yüzden onu kimsenin bulamayacağı bir yere götürmüş, ardından birbirlerine veda etmişlerdi. Seungjoo için annesinden ayrılmak çok zor olmuştu. Zaten her zaman tetikte yaşıyorlardı ve işte, ayrılma zamanı gelmişti.

Annesi ikinci çocuğunu, Hyunjin'i, doğururken hayatını kaybetmişti. Vasiyeti üzerine de teyzesi, Hyunjin'i kendi çocuğu bilmiş, ablasının emanetine gözü gibi bakmıştı. Ancak Hyunjin günden güne daha da acıkıyordu ve bir ruh ile beslenmesi gerekiyordu. Teyzesi her ne kadar yardımcı olmak istese de onu bir insan gibi büyütecekti, insan düyansında yaşamak bunu gerektirirdi.

Seungjoo ise babasıyla birlikteydi, yaşananlar onun erkenden olgunlaşmasını sağlamıştı ve daha on üç yaşındayken bile fazlasıyla olgun ve yerinde davranıyordu.

Seungjoo on beş yaşına bastığında babası tekrardan Hyunjin'i takip etmek için evden ayrılmıştı. Seungjoo da kendinden beş yaş küçük olan kardeşini görmeyi istiyordu ancak babası ona henüz zamanı gelmediğini söylemişti. Eğer babasının başına bir şey gelirse, işte o zaman Hyunjin'i koruma sırası Seungjoo'ya geçecekti.

Ve o gün, zamanı gelmişti.

Babası o gün eve döndüğünde ağır yaralıydı. Avcılar onu bulmuş ve yaralamışlardı. Kendi yaralarını normal bir zamanda çabuk iyileştirebiliyor olsa da silahtaki zehir bunu yapmasına engel olmuştu.

Seungjoo kapıdan içeri girer girmez yere yığılan babasının yanına, elindeki ilkyardım malzemeleriyle birlikte koşmuştu. Bunlarla ne yapması gerektiğini bile bilmiyordu, sadece getirmişti o kadar.

"Seungjoo, kardeşine daima göz-kulak olacağına dair söz ver. Onu koruma sırası artık sende."

Babası, Seungjoo'ya bir fotoğraf uzattığında Seungjoo onu almış ve incelemişti. Kardeşinin fotoğrafıydı ve arkasında da evinin adresi yazıyordu. Seungjoo babasının ölümüne kendini çok önceden hazırlamıştı, bu sebeple düşündüğü kadar çok acı çekmiyordu. Yapması gereken şey ağlamak değil, kardeşini korumaktı ve zamanı geldiğinde ona her şeyi anlatacaktı.

Babası, gözlerinin önünde son nefesini verirken Seungjoo onun elini sıkıca tutuyordu. En sonunda ise babasının ölü bedenine sıkıca sarılarak uyumuştu.

Ertesi gün öğle vakitlerinde Seungjoo, Hyunjin'in kaldığı evin karşısındaki parkta oturmuş onu izliyordu. Şafak sökerken uyanmış ve babasının cesedini yakmak için uygun bir yer aramıştı. En sonunda oldukça uzakta ıssız bir araba yolu bulduğunda en uygun yerin burası olduğuna karar vermişti. Batı tarafına doğru güzel bir manzarası vardı ve gün batımını çok seven babası için tamamen mükemmel bir yerdi. En sonunda ise babasını yakarken onu izlemiş, yakmadan önce cebinden aldığı sigara paketini cebine koymuştu. Şimdilik içmeden sadece yanında taşıyacaktı.

Mr. Nightmare (HyunHo) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin