꧁3꧂

1.3K 212 153
                                    

Hyunjin'in anlatımından.

Derin bir nefes alarak gözlerimi açıyorum. Garip bir şekilde rüya gördüğümün bilincindeyim. Etrafa bakıyorum, karanlık değil bu sefer.

Bir anı. Hatırlamayı istemediğim, aklıma geldikçe beni içten içe bitiren bir anı.

Bir oyun parkındayım, etraf çimler ve taşlarla kaplı. Temiz havayı derin derin soluyorum çünkü uyanıkken bunu yapmaya fırsatım olmuyor. Ne olacağını bildiğimden korkuyla etrafa bakıyor, on iki yaşımı arıyorum.

Onu bulmak istemiyorum.

Her şey istediğimin aksi yönünde ilerliyor ve buluyorum. Yüksek bir binanın önünde durmuş sadece yukarı bakıyorum. Çatıda iki yakın arkadaşım oyun oynuyor. Ne oynadıklarını bilmiyorum ama sürekli etrafta koşturup gülüşüyorlar.

Çocuk olan ben bile farkındayım bunun tehlikeli olduğunun. Onlara inmeleri için sesleniyorum.

Keşke seslenmeseymişim.

Arkadaşlarımdan biri kenarda durup bana bakıyor. O an şimdiki ben gözlerimi kapatmaya çalışıyorum. Bakmak istemiyorum ama olmuyor. Kâbusun bilincinde olsam da engelleyemiyorum. Hiçbir şey yapamıyorum.

Diğer arkadaşım duymamış olacak ki arkadaşıma doğru koşuyor. Arkasında duruyor ve çocuk aklıyla, hiçbir şey düşünmeden onu itiyor.

Ve sonrasında çatıda yalnızca tek bir kişi kalıyor.

Üzerine kan sıçrıyor birden on iki yaşındaki benin. Ne olduğunu anlayamıyorum başta. Yere baktığımda arkadaşımın kanlar içinde olduğunu görüyorum.

Ben de öyleyim. Onun kanı sıçramış üzerime.

Ben ağlayarak ona bakarken o parmaklarını oynatıyor hafifçe. Ve aniden başını kaldırıyor. Yardım etmek için önüne çöküyorum. Fakat beklemediğim bir şey oluyor.

Üzerime tekrar kan sıçrıyor. Daha yoğun bu sefer. Arkadaşımın ağzından geliyor. Ve son nefesini verdikten sonra başı zemine düşüyor.

Kandan korkmaya başlıyorum o günden sonra. Yüksekten de korkuyorum.

Ambulans gelirken artık hareket edebildiğimi fark ediyorum. Etrafa bakıyorum ağlayarak. Korku hâlâ içimde ve hâlâ ilk günkü gibi taze.

Ve onu görüyorum.

Uzaktaki ormanın içinde, daldan yapılmış gibi görünen kollarını fark ediyorum ilk başta. Gittikçe bana yaklaşıyor kolları. Aksi tarafa baktığımda ise ışık var. Gitmem gereken ışık.

Hırıltılı ses kulaklarımı dolduruyor. Ne kadar uzağımda olduğunu görmek için arkama bakıyorum.

Gövdesini görüyorum.

Düşündüğüm gibi dallardan oluşmuş bedeni. Üzerindeki dalların arasında korkuyla bakan yüz şekildeki var. Ve bir tane boşluk var gövdesinde. Tam kalbinin üzerinde.

Bakışlarımı yüzüne çıkaracağım sırada beynimin içinde bir ses yankılanıyor.

"Yüzüne bakma."

Sesin dediğini yapıyorum ve ışığa dönüp tüm hızımla koşmaya başlıyorum.

Beklemediğim bir şekilde, birden bire durduruyor beni. Ciğerlerimi sıkıyor, nefes alamıyorum. Beni ormana doğru çekiyor. Engel olmaya çalışsam bile benden daha güçlü. Kurtulmaya çalışıyorum, çığlık atıyorum ama duyan yok, yardıma koşan yok.

Etrafıma bakıyorum. Tüm gözler üzerime dönmüş. Az önce yerde, kanlar içinde yatan arkadaşım bile kalkmış bana bakıyor. Ve sonra yüz ifadeleri değişiyor ve tek bir şey mırıldanıyorlar:

"Yüzüme bak, Hyunjin."

Korkuyla daha yüksek sesli bir çığlık atıyorum. Yavaş yavaş ormana doğru çekilirken direnmeye çalışıyorum. Dal parçaları beni havaya kaldırıyor ve sert bir şekilde yere indiriyor, çığlığımı kesiyor.

Uyanıyorum.

_____

Bu bölüm de Bay Kâbus için bir spoiler olsun madem

Mr. Nightmare (HyunHo) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin