Yazar anlatımından.
Minho, Hyunjin'i Chan'ın yatağına yatırıp üzerini örttükten sonra duyduğu mırıltılarla birlikte tekrar Hyunjin'e yaklaşmıştı.
Evet, asla akıllanmaz biriydi Minho.
Minho sadece "hayır" ve "dur" kelimelerini anlayabilmişti. Bir süre daha öyle durup çekildiğinde ise Hyunjin'in alnında boncuk boncuk terler oluştuğunu görmüştü. Yine bir kâbus görüyor olduğunu düşünmüştü. Onu sakinleştirmek için elini sıkıca tutup okşarken titrediğini de fark etmişti.
"Hyunjin, uyan lütfen."
Minho, uyandırmaması gerektiğini bildiği halde çok kötü göründüğü için onu uyandırmaya karar vermişti. Omzundan hafifçe sarstığında Hyunjin bu sefer "Yardım edin!" diyerek bağırmaya başlamıştı. Terlemesi iyice artıyor ve kendini fazlasıyla kasıyordu. Minho da yavaş yavaş paniklemeye başlarken Hyunjin'in yüzünü ellerinin arasına alarak sesini biraz yükseltmişti.
"Hyunjin, uyan!"
Hyunjin hiçbir tepki vermeden sadece bağırmaya devam edince Minho Hyunjin'in üzerine çıkmış ve ona seslenerek uyandırmayı denemeye devam etmişti. Gittikçe daha da endişeleniyordu.
Hyunjin bir süre sonra önceki gün olduğu gibi yerinde sıçrayarak uyandığında birden bire doğrulmuştu. Bunun etkisiyle Minho Hyunjin'in kucağına düşmüş ve irkilerek Hyunjin'e bakmıştı.
Hyunjin tir tir titriyor ve yatak örtüsünü sıkıca tutuyordu. Minho şoku çabucak atlattığında ışığı açıp Hyunjin'e sıkıca sarılmıştı. Kucak kucağa olmalarını o an için ikisi de umursamıyordu.
"Buradayım tamam mı? Geçti, yanındayım..."
Minho en sakinleştirici ses tonunu kullanmaya çalışırken Hyunjin etrafa bakıp ışık görmüş olmanın rahatlığıyla derin nefesler almıştı. Titremeleri yavaş yavaş azalıyordu ve Minho'nun onu nazikçe saran kolları, sakinleşmesinde önemli bir rol oynuyordu.
"Yine aynı kâbusu mu gördün?"
Hyunjin başını iki yana sallarken kapattığı gözlerini aralayıp boyuna sokulduğu bedene bakmış, titremeleri dindiği için rahat bir nefes alarak biraz geri çekilmişti.
"Bir anıydı. Ama birkaç farkla."
"Anlatmak ister misin?"
Minho, parmaklarını Hyunjin'in terden alnına yapışmış saçlarına götürüp onları geriye iterken Hyunjin'e bakmış, etrafa sinen kokusunu içine çekmişti.
Hyunjin, güzel kokuyordu.
"Şu anlık anlatmayı istemiyorum."
Minho anlayışla başını sallarken Hyunjin'in kucağından kalkmış, yatağın üzerinde geriye giderek sırtını yatak başlığına yaslamıştı. Bacaklarını aralayıp Hyunjin'e gelmesini işaret ettiğinde Hyunjin usulca Minho'nun bacaklarının arasına gitmiş, başını omzuna yerleştirerek oturmuştu.
"Şirin bir bebek gibisin"
Hyunjin kıkırdayıp Minho'ya baktığında gözlerinin kapanmak üzere olduğunu görmüş, hafif bir şekilde gülümsemişti. Yeni tanıştığı bu gence şimdiden minnettar olmuştu.
Hyunjin'in gözüne bir gram uyku girmezken Minho, başını Hyunjin'in başının üzerine koymuş, derin ve güzel bir uyku çekiyordu. Hyunjin ise tüm gece boyunca her yeri uyuşmuş olsa da Minho'nun rahatsız olmaması için bir santim bile kıpırdamamıştı.
Ertesi sabah Minho gözlerini araladığında kollarının arasında gözleri kapalı bir şekilde duran Hyunjin'e bakmıştı. Uyumadığı oldukça anlaşılırdı ki zaten Hyunjin de uyuyormuş gibi yapmaya çalışmıyordu.
"Günaydın Hyunjin."
"Günaydın Minho."
Hyunjin Minho'ya bakıp gülümsediğinde Minho da aynı şekilde karşılık vermiş ve uyuşan bedenini rahatlatmak için biraz hareket etmişti. Minho'nun kollarının arasından çıkmak istemiyordu çünkü onun bedeni bir peluş oyuncağınki kadar yumuşaktı.
"Gece hiç uyudun mu?"
Hyunjin başını iki yana sallayıp Minho'nun göğsüne iyice gömülmüş ve mırıldanmıştı.
"Uyumadım. Uyku tutmadı."
"Korktuğun için mi?"
Hyunjin olumsuz cevap vermek için dudaklarımı aralamış olsa da cevabın olumlu olduğunu biliyordu. Aynı zamanda Minho hipnoz uzmanı olduğunu söylemişti. Belki de Hyunjin'e yardım edebilirdi?
"Etkisi var tabii... o korkunç yaratığı görmek istemiyorum."
"Ne yaratığı?"
Minho yerinde dikleşip Hyunjin'e baktıktan sonra çenesinden tutarak başını kendisine çevirmişti. Hyunjin neden gerildiğini anlamamış bir şekilde Minho'ya bakarken Minho hâlâ bir cevap bekliyordu.
"Hyunjin, ne yaratığından bahsediyorsun? Ne tür rüyalar gördüğünü ve yaratığın neye benzediğini bana anlatman gerek. Gördüklerin bir kâbustan ibaret değilse sana yardım edebilirim."
Odanın kapısı yavaşça aralanıp Chan göründüğüne ikisi de o tarafa bakmış, Hyunjin yanlış anlaşılacağını düşündüğünden ayrılmaya çalışsa da Minho onu tekrardan kendine çekerek göğsüne yatırmıştı.
"Siz çifte kumrular, herkes gitse bile burada kalmanıza izin verdiğime şükredin ve dolabımdaki kıyafetlerden giyip kahvaltıya inin."
Chan tekrar odadan çıktığında Minho Hyunjin'e bakmış ve kollarını gevşetip kalkmasına izin vermişti. Ardından dolaba yönelip kendisi için kıyafet çıkarmıştı.
"Daha müsait bir zamanda konuşacağız, tamam mı?"
Hyunjin başını sallayarak onaylayıp dolaptan kıyafet aldığında yatağa koyacakken Minho'nun, üzerinden çıkarttığı tişörtü sonra da karın kasları gözüne çarpınca duraksayıp sessizce yurkunmuştu. Onun gerçekten çekici bir bedeni vardı.
Bakışlarını Minho'dan çekeceği sırada karnındaki yara izi gözüne takılmıştı. Pek büyük olmasa da göze batacak kadar belirgin bir izdi. Muhtemelen kısa bir süre önce tamamen iyileşmişti.
"Minho, karnındaki iz... nasıl oldu?"
Minho önce karnındaki ize, sonra da Hyunjin'e bakmış ve yatağın üzerine koymuş olduğu tişörtü üzerine geçirmişti. Pantolonunu da giydikten sonra Hyunjin'in karşısına geçmiş ve gözlerinin tam olarak içine bakmış, hafifçe gülümsemişti.
"Hiç bir kâbus görürken fiziksel acıyı iliklerine kadar hissettiğin oldu mu?"
Hyunjin onun neyden bahsettiğini anlamadığı için kaşlarını çatmış, başını hafifçe iki yana sallamıştı. Beklediği şey bir trafik kazası veya belki de bir kavgada bıçaklanmak falandı ama kesinlikle kâbuslarla ilgili bir şey olmasını beklemiyordu. Tam konuşmak için derin bir nefes aldığında Minho'nun devam eden cümlesi onu susturmuş, odadan çıkmasıyla ise Hyunjin'i aklında milyon tane soruyla başbaşa bırakmıştı.
"Ben hissettim, Hyunjin. Aklının alamayacağı kadar gerçek ve şiddetli bir şekilde hissettim."
_____
nEEEEEEE BÖLÜM MÜ GELMİŞ °-°
Çok geciktirdim değil mi😔 Biraz yoğundum ve açıkçası yazacak doğru düzgün cümleler kuramadım. Taslağıma eklemek için aklıma bir kurgu gelmişti, onu da unuttum...
Bundan sonra 1000 kelime olamasa bile, ki bu kendime koyduğum sınırdı, elimden geldiği kadar çabuk ve düzgün bir şekilde atacağım bölümleri (umarım)✊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Nightmare (HyunHo)
Fanfiction"Bay kâbus geldi, seni götürecek. Bay kâbus geldi, etini kesecek. Bay kâbus senin ruhunu yiyecek. En fazla nereye kaçabilirsin ki?" Yetişkin içerik: Kan, gerçeklik dışı varlıklar ve olaylar. Düşük miktarda cinsellik.