1'diğer yarı

905 67 55
                                    

Soonyoung tedirgince yutkunup 3. kez Jisoo'yu aradı. Açmıyordu, mesajlara bakmıyordu ve Soonyoung iyice telaşlanmaya başlamıştı. Şu an masada sabırsızlanan adamlara bakıp tekrardan özür diledi.

Jisoo'nun şu an bu toplantı salonunda olup Soonyoung'un elindeki belgeleri imzalaması gerekiyordu ama ortadan kaybolmuştu.

Normalde Soonyoung telaş yapmazdı ama bu seferki farklıydı Jisoo hiçbir zaman bu saatlerde ortadan kaybolmazdı onun kaybolma işi hep geç saatler olmuştu öğlenin 12'si asla olmamıştı.

Soonyoung'un başka çaresi kalmamıştı telefonundaki uygulamayı açarak Jisoo'nun nerede olduğunu kontrol etti.

"Siktir!"

Soonyoung toplantı salonunda olduğunu unuttuğu için yüzü kızarmış tekrardan özür dileyerek toplantıyı zar zor ertesi güne ayarlamıştı.

~

Joshua motosikletine bindi kaskını geçirdikten sonra yandaki rakiplerine küçümser bakışlar attı.

Joshua bu yarışı kazanacağına adı gibi emindi. Bu binicini yarışıydı ve hiçbirinde de kaybetmemişti.

Başlama düdüğü çalacağı zaman Joshua motorunu kapatmış sinirle kaskını yere fırlatmıştı.

"Seni piç nereden buldun beni?"

Soonyoung onun karşısına dikilmiş sinirle hırlıyordu. Çok korkmuştu ona bir şey olacağından kendine zarar vereceğinden dolayı eli ayağı titremiş soğuk terler akıtmıştı.

"Sen kafayı mı yedin? Motosiklet yarışına katılmak ne! Ya sana bir şey olsaydı!"

"Yapma Soon sen beni asla önemsemezsin."

"Jisoo ben seni her şeyden çok önemserim."

"Bana o iğrenç pisliğin ismi ile seslenme ben Joshua'yım Joshua!"

Soonyoung arkadaşını iyice süzdü. Sarı gömleği deri siyah pantolonu ve asla ağzından düşürmediği lolipopu... Tabi ki o Jisoo değildi onun diğer yarısı olan Joshua'ydı. Zaten Jisoo böyle tehlikeli oyunlara bulaşmaz işini asla yarıda bırakmazdı.

Jisoo'nun kişilik bozukluğu vardı. Joshua onunla taban tabana zıttı ve Jisooo'dan ölümüne nefret ediyordu. Bu size saçma gelebilir ama Joshua Jisoo'ya ve onun iyi kalpliliğine dayanamıyor onu bir hiç olarak görüyordu. Joshua iliklerine kadar adrenalin doluydu. Onun gibi şirket işlerinde koşturup sıkıcı bir çok adamla sohbet ederek belgeler imzalaması onu bunaltıyordu.

"Joshua bu beden Jisoo'ya da ait ve onu bu tehlikeli sulara çekmene asla izin vermem."

Joshua şekerini iyice ağzında dolaştırıp çıkardı ve Soonyoung'un ağzına sıkıştırdı.

"Kim senden izin istedi?"

"Ya nereye gidiyorsun!"

Soonyoung saçlarını yolarcasına karıştırdı. Sıkılmıştı bu pisliğin egosundan. Jisoo gibi iyi kalpli sevecen bir insanın diğer yarısı nasıl böyle iliklerine kadar nefretlik bir insan olabilirdi?

Soonyoung yorgundu. İkisini kolayca ayırt edebiliyordu ama aynı yüz aynı ses tonu ile adeta kardeşi gibi gördüğü adamdan uzaklaşıyordu.

Soonyoung derince nefes aldı arabasına atlayarak onun izini sürmeye başladı.

~

"Piç bir işime de o burnunu sokmasan olmaz!"

Joshua sinirle motorundan indi karanlık gökyüzüne baktı. Hava sabaha göre serinlemiş üşümesine sebep olmuştu.

Dilini dişlerinde dolaştırarak yamuk gülüşünü yüzüne yerleştirdi. Telefonunu gördüğü ilk çöp kutusuna fırlattı ve şirkete adımladı.

"Yavaş yavaş uyan Jisoo'cum. Seni güzel bir sürpriz bekliyor."

Joshua kendini şirket kapısından içeri atıp merdivenleri yavaş yavaş, eğlenerek hatta şarkı söyleyerek inmeye başladı. Bodrum kattaki depoya girdi kendini karanlık küçük odaya kilitleyerek anahtarı kapının altından fırlattı ve kendini kapıya yaslayarak uykunun rahat kollarına bıraktı.

~

"Çalışmamız bugünlük bu kadar. Jeonghan temizlik sırası sende paspası ve süpürgeyi depodan getir."

Jeonghan terli vücudunu zemine atarak yoğun yoğun nefes almaya başladı.

"Gidiyorum."

Jeonghan istemeye istemeye ağrıyan vücudunu kaldırıp bodrumun yolunu tuttu. Nedense sürekli onun sırasında bodrumdaki temizlik malzemelerini kullanıyorlardı.

Aslında neden olduğunu gayet iyi biliyordu. Hepsi liderleri Seungcheol yüzündendi. Onun sözünü çoğunlukla dinlemiyor ve çalışmalara sürekli geç kalıyordu.

Jeonghan bodruma usulca indi. Burası tüylerini ürpertiyordu. Şirketleri tamamen camdan ve her tarafı aydınlık iken bu bodrumun loş ve aşırı sessiz olması ürkütücüydü.

Jeonghan kapı tırmalama ve çığlıkları duyunca hızla koştu. Korkmuştu gelen çığlık seslerinden ama odada birinin kilitli kaldığını anladığında "İyi misiniz?" diye sordu.

Jeonghan kapıyı zorlayarak açmaya ve odadaki kişiyi uysal sesi ile sakinleştirmeye çalışıyordu.

Jeonghan ayağına çarpan anahtarı fark ettiğinde yerden aldı ve hızla kapıyı açtı. Karşısındaki adam kısa bir süre gözlerine baktıktan sonra kendini onun kucağına bıraktı.

~
Selamlar yeni bir jihan fici ile geldim ve yan çiftimizde soonhoon olacak. Lütfen oylarınızı, yorumlarınızı esirgemeyin.

Çift kişilik bozukluğu: Bir kişide birden fazla kişilik olmasıdır. Bir çeşit kişilik parçalanmasıdır. Normalde beyin bütüncüldür ama bu hastalıkta iki veya da ikiden fazla kişilik olur ve hafızanın bütünlüğü bozulur.

Joshua'yı böyle hayal edebilirsiniz.

Jisoo'yu da böyle hayal edebilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jisoo'yu da böyle hayal edebilirsiniz.

Jisoo'yu da böyle hayal edebilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin