16'umut ışığı

294 35 2
                                    

"Bunu yapmana gerek yok" dedi usulca gözyaşları yanağına süzülürken. "Lütfen bunu yapma."

Joshua kayalığın ucunda arkasını döndü. Başını sağa yatırarak dudaklarını büzdü.

"Her şeyi yaparım yeter ki yanıma gel."

"Her şeyi mi?"

Jeonghan tereddüt etmeden başını onaylarcasına salladı.

Belki çok sevdiği aşkına elveda diyecekti ama onun hayatını kurtarmış olacaktı. Aşkı için sonsuza kadar kalbinin kırılmasını önemsemiyordu hayatta olduğunu bilsin onun için yeterdi.

"Jisoo'dan ayrılacaksın."

"Söz veriyorum." Bir adım daha yaklaştı.

"Pek inandırıcı gelmiyor sözlerin. Tekrardan beni kandırıp sanki yokmuşum gibi davranacaksın." Güldü. Gülüşünden kalbinin kırıklığını görebiliyordunuz. "Tekrardan o korkak Jisoo'nun mutluluğu için savaşıp beni parçalara ayıracaksın. Buna bir daha müsaade edemem. Şu an burada ikimiz içinde en iyisini yaparak bu acıya bir son vereceğim."

Joshua sözleri itina ile bastırıyordu. Kendi kalbinin yaralarını Jeonghan'a sarf ettiği iğneli sözleri ile birazcık da olsa sarmak istiyordu.

Jeonghan umutsuzluğa kapılmıştı. Ne dese Joshua'yı yapacağı şeyden vazgeçirmeye yaramayacak gibi geliyordu. O kayalıktan koyu sulara atlarsa bir daha yaşayabileceğini sanmıyordu ve sırf kendi yüzünden sevdiği adamın gözleri önünde yaşama veda etmesine katlanamazdı. O bu acıyla ve suçluluk duygusuyla yaşayamazdı.

"S-söz veriyorum. Lütfen." Tek söyleyebildiği sözler bunlardan ibaretti. Sanki aklından geçen bütün sözcüklere kilit vurulmuştu, dile dökemiyordu.

Joshua usulca sarışına arkasını dönüp derin suya baktı. Sert rüzgarın verdiği etkiyle güçlü dalgalar oluşup kayboluyordu.

Joshua usulca yutkundu. Hiçbir zaman yapacağı her ne olursa olsun tereddüt etmeden yapar ve pişman olmazdı. Ama bu durum farklıydı. Arkasında ona yalvaran hoşlandığı kişi vardı ve aşağı atlamak demek onu bir daha asla görmemek demekti. Kendini hele de Jisoo denen korkak adamı asla umursamıyordu ama Jeonghan'ın titreyen sesi ve yaşlı gözleri onu pişmanlığa doğru çekiyordu.

Jeonghan bir adım daha atıp sıkıca sarıldı kaskatı kesilmiş bedene. Joshua ne ara ona bu kadar yaklaşıp sarıldığını bile anlayamamıştı.

"Bir daha Jisoo'nun adını ağzıma bile almayacağım."

Joshua geriye bir adım attığında Jeonghan kollarını gevşetip onunla geriye doğru yürümeye başladı. Her adımda Jeonghan'ın çıkacakmış gibi atan kalbi yavaşlıyor düzene giriyordu.

Sonunda Joshua kıyıdan uzaklaşıp Jeonghan'a döndü. "Söz verdin."

Sarışın "Söz" diyerek sıkıca sarılmaya devam etti.

~

Woozi Wonwoo'ya eğilerek "Bu adam kim ve neden ortam bu kadar gergin?" diye sordu.

Woozi bile Soonyoung'un bakışlarından korkmuş kendini kandıran adamla konuşmayı tercih etmişti.

Soonyoung keskin bakışlarını Jeonghan'a kedi gibi sırnaşan adama fırlatıyor tek kelime etmiyordu. Anlamıştı sarışının kan çanağına dönmüş gözlerinden ve perişan halinden Joshua'nın bir haltlar yediğini ve şu an ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

Sonunda derin sessizliği konukevi sahibi Wen Jun bozmuştu.

"Çok güzel sıcak çikolata yaptım kim tadına bakmak ister?"

the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin