2'yabancı adam

488 62 57
                                    

Jeonghan loş ortamı tarayarak ne yapabileceğine baktı. Bu adamın içeride nasıl kilitli kaldığını anlayamamıştı ve vücudu çok yorgun olduğundan onu kaldıramıyordu bu yüzden onu dizlerine yatırarak usulca yanağını okşayıp uyanmasını bekledi. Yardım istemeye de gidemiyordu sarışın çünkü o çığlıklardan sonra tekrardan fenalaşıp kendinden geçme düşüncesi ona korkunç geliyordu.

Jisoo gözlerini zorla araladı. Hala kesik kesik nefes alıyordu.

"İyi misin?" Fısıltı ile konuştu sarışın genç.

"Çıkar beni buradan."

"Seni taşıyabileceğimi sanmıyorum."

Jisoo fısıltıyla tekrarladı. "Çıkar beni buradan."

Jeonghan nefes almakta zorlanan adamı usulca ayağa kaldırıp sırtına çıkmasını sağladı. Her kemiğinin sızlaması ile küçük iniltiler çıkarıyor temkinli adımlar atıyordu.

Jeonghan bu adamın kim olduğunu merak etmişti. Daha önce hiç görmediğine emindi. Buradaki stajyer ve idolleri tanıyordu. Bu yüze ve vücuda rağmen şirketteki herhangi bir çalışan olmalı diye düşündü ve biraz şaşırdı. Soonyoung böyle bir tipi nasıl olurda gözünden kaçırırdı.

Jeonghan sonunda merdivenleri çıkmayı bitirmiş -kendi de bitmişti- Jisoo'yu temiz hava alması için şirketin dışındaki banklardan birine oturtmuştu.

"Sana su getirmemi ister misin?

Jisoo olumsuz anlamında başını sallamış tuttuğu eli gereğinden fazla sıkmış bırakmamıştı.

"Hastaneye gidelim."

"Hayır. Sadece Soonyoung'u ara."

"Şu Başkan Yardımcısı Soonyoung'u mu?

Genç adam usulca başını salladı.

"Numarasını bilmiyorum."

Jisoo ezberinde olan numarayı güçlükle söyledi. Yanlış hatırlamadığını umuyordu çaresizce.

"Soonyoung Bey" Jeonghan telefona elini koyarak Jisoo'ya eğilmiş "Pardon adınız neydi?" diye sormuştu.

"Jisoo."

"Jisoo pek iyi değil biz şu an şirketteyiz sizin gelmenizi bekliyor" dedi ve karşı taraftan olumlu yanıt geldiğinde aramayı sonlandırdı sarışın.

Jeonghan elindeki kemiklerin kırılacağına emindi. Jisoo fazla baskı uyguluyordu.

"Sen orada nasıl kilitli kaldın?"

Jisoo yıllarca o depoda kalmışta nefes alamıyormuş gibi derince soludu. Jeonghan'ın yorgun gözlerine bakıp başını tekrar omzuna yasladı.

"Jisoo!"

Soonyoung Jisoo'ya sıkı sıkı sarılıp tuttuğu nefesini bıraktı ve daha sonra Jeonghan'a dönüp kuşkulu gözlerle bakarak uysal bir o kadar da tehditkar sesi ile "Teşekkür ederim ama burada olanları bir kişiye dahi anlatırsan seni bu şirkette barındırmam. Daha başlamamış kariyerini bir daha olamayacak şekilde mahvederim" demişti.

Sarışın yutkunup başını sallamak ile yetinip yurduna adımladı. Karanlık sokaklara girip çıkarken aklında tek bir kişi vardı o da onun elini sımsıkı tutan Jisoo'dan başkası değildi.

Jeonghan meraklı ve bir o kadar da aklına koyduğu ne varsa yapan bir insandı ve o kişinin kim olduğuna dair arayışlara başlayacaktı. Soonyoung'un tehdidinden sonra bile bunu yapacaktı. Bu onun doğasında vardı. Meraklıydı. Durdurmaya çalışsa bile yine o işle uğraşırken bulacaktı kendini.

the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin