8'ardı arkası kesilmeyen sorunlar

339 47 82
                                    

Jeonghan aldığı darbe yüzünden sızlayan sırtına dokunup sinirle arkasına döndü. Pembe saçlı, porselen gibi beyaz cilde sahip bir kadın elindeki kaskı ona fırlatmıştı. İyi de o kadın Jeonghan'dan ne istiyordu ki?

"Evime nasıl girdiniz?" dedi Jisoo şaşkınlığını saklayamayarak. Şu bir kaç günde yaşadığı olumsuzlukların ardı arkası kesilmiyordu.

"Ya pislik Joshua!"

Ah tabi ki bu işin altından da Joshua çıkmıştı. Zaten o çıkmasaydı Jisoo şaşkınlıktan düşüp bayılabilirdi.

"Evime nasıl girdiniz?" Jisoo tekrarladı.

"Sen verdin ya şifreni! Ben de sana bir şey oldu sanıyorum telaşla evine geliyorum. Kesinlikle akıllanmaz bir insanım."

Her şey Jeonghan'ın aklına yeni dank etmişti. Jisoo onu tanımıyordu bu da Joshua'nın işiydi. Jeonghan kendi üzüntüsünü unutarak telaştan pantolonunu sıkan Jisoo'ya baktı kısa bir süre. Onu böyle bir kadınla yalnız bırakamayacağını anlayarak olaya el koymaya karar verdi.

"Evimize izinsiz girebileceğini sana düşündüren tam olarak neydi?"

Jisoo tekrar bir şok dalgasıyla, özgüvenle elini tutup soru soran sarışına baktı.

Kadın pamuk şekeri saçlarını geriye taradı. "Hani beni seviyor aşkından ölüyordun?"

Jeonghan göz devirdi. Bu kadının yalan söylediğini hemen kapmıştı. Joshua ile bir gün geçirmiş bile olsa onun asla böyle aşk cümleleri kurmayacağını biliyordu.

"Yalan söylemeyi kes ve git. O sana aşık falan değil. Küçük bir tartışma yaşamıştık ve üzüntüden ne yaptığını hatırladığını bile sanmıyorum."

Jisoo Soonyoung haricinde bir insanın onu savunup yanında durmasına alışık değildi. İliklerine kadar sarışının yaptığının yanlış olduğunu da biliyordu ama sinirden kuduran kadına söyleyecek tek bir kelimesi yoktu. O da susmayı ve Jeonghan'ın olayı halletmesini izledi.

Jeonghan büyük gözlerini tavana dikerek tekrardan devirdi. "Bla bla bla. Hakaretlerin bittiyse git. Önemli bir şey konuşuyorduk."

Jeonghan bir anda gelen özgüvenine hayret etmiş bu özgüven aşırı hoşuna gitmişti. Sarışın sırtına atılan kaskı yerden almış elinde çevirerek kadına fırlatmıştı. Kadın bu hareket üzerine evden yıldırım hızıyla ayrılıp gözden kaybolmuştu.

"Teşekkür ederim."

~

Soonyoung bütün gece Woozi'nin başında beklemiş gözünü dahi kırpmamıştı. Neden derseniz tabi ki tekrardan kaçmaması için. Soonyoung uykusuzluktan ölecek gibi hissediyordu. Bir kaç gündür hem işler hem de Joshua yüzünden gözüne gram uyku girmemişti bir de sürpriz yumurtadan çıkar gibi bu küçük huysuz adam başına bela olmuştu.

"Saat daha çok erken biraz uyumak istemediğine emin misin?" Sesi çatlamıştı ama Woozi bunu umursamayacak kadar uykuluydu.

"Yeniden kaçmana müsaade edemem."

Aslında yarım saat uyusa her şey geçer gibiydi. Bütün yorgunluğu bir tüy gibi uçar giderdi. Lakin bu adama hiç güveni yoktu, tekrardan kaçış denemeleri yapacağına emindi.

"Söz kaçmam biraz uyu."

Neden şimdi Soonyoung'u düşünüyordu ki? Soonyoung Woozi'nin iyi niyeti altında bir çıkar aradı yok gibiydi gerçekten onun da dinlenmesini istiyor gibiydi.

Soonyoung hem dinlenmesi için hem de Woozi'nin kaçmaması için yapılacak tek şeyi yaptı ve yanına uzanarak küçük bedeni göğsüne çekti ve sıkıcı sarıldı.

the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin