5'kötü karşılaşma

380 50 25
                                    

Soonyoung masanın başında oturmuş sayfalarca olan belgeyi dikkatlice okuyordu. Bir süre daha belgeleri okuduktan sonra çalan kapı dikkatini dağıttı ve belgeleri okumaya ara verdi.

"Yine kötü bir haber değil mi?"

Kız mahcupça başını öne eğdi. Soonyoung haklıydı tekrardan onun hiç de hoşuna gitmeyecek bir haberle gelmişti.

"Jihoon Bey."

"Ah yine mi o!"

"Evet. Bugün akşam bir dergi için fotoğraf çekimi yapması lazım ama gitmek istemediğini sadece evde kalmak istediğini söyleyip telefonunu kapatmış ve bir daha da ulaşılamamış."

"Evine adam gönderin!"

"Efendim kimseye açmıyor kapıyı."

Soonyoung oflayıp ceketini alarak ofisten ayrıldı.

Geçen sıkıntılı araba yolculuğundan sonra Woozi'nin kapısının önünde bir adam ile konuşmaya başladı. "Lütfen hızlı olun yetişmem gereken bir toplantım var."

Çilingirci adam onaylayıp kilide odaklandı.

"Girebilirsiniz efendim."

Soonyoung teşekkür edip adamın eline hatırı sayılır bir tomar bırakarak içeri adımladı. Odalarda Woozi'yi aradı. Ev o kadar büyük değildi ama nerede olacağını kestiremediği için teker teker bütün odalara bakmak zorunda kalmıştı. Sonunda onu banyoda dişini fırçalarken buldu. Hem dişini fırçalıyor hem de şarkı mırıldanarak kalçasını sallıyordu. Soonyoung dikkatlice onu süzdü. Pembe şortu, arkasında patiler olan tişörtle ve bir de pembe bandajı ile aşırı sevimli duruyordu. Soonyoung bu denli sevimli insanın içinden o çirkefin nasıl çıktığını düşünmeye dalmışken Woozi diş fırçasını yere düşürerek bağırdı.

"Evime nasıl girdin!"

"Hazırlanman için sadece 5 dakikan var."

"Ne?"

Soonyoung saatini gösterdi ve tik tak tik tak diye mırıldanmaya başladı.

Woozi eline geçen banyo malzemelerini Soonyoung'a atarak "Çık evimden pis sapık" diye bağırdı.

Hem malzemeleri atıyor hem de geri geri adımlayan Soonyoung'un üzerine gidiyordu. Soonyoung sonunda Woozi'nin elindeki sabunu alarak bileğini tuttu.

"Dergi çekimin bugün bitecek." Sesi bir bıçak gibi keskin ve netti.

Woozi bu adamdan kurtuluş olmadığını anlayarak ofladı ve beklemesini söyleyerek yanından ayrıldı.

Woozi zorla getirildiği mekana göz attı ve somurtarak Soonyoung'un yanına tekrar döndü.

"Soğuk havuz? Şişme hayvanlar?"

"Yani?"

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Hayatta o soğuk suya girmem o şişme hayvanlara dokunmam!"

Soonyoung gitmek için yeltenen Woozi'yi tişörtünden çekerek durdurdu yanına sabitledi.

"Bu çekim olmazsa tazminat ödemek zorunda kalırız. Bu çekim olmak zorunda."

Woozi emirler yağdıran adamı sinirle ittirip var gücü ile koşmaya başladı. Buraya ilk kez geliyordu ama havuza girmektense kaybolmayı yeğlerdi.

~

Jeonghan dalgın dalgın ısınma hareketlerini yapıyor konuşan Seungcheol'ü de Wonwoo'yu da dinlemiyordu. Aklı hala bir kaç gün önceki olaylardaydı.

Sorun şu ki aklına Soonyoung'un bağırması ya da imzaladıkları belge gelmiyordu. Jisoo'nun değişen tavırları hiçbir şeyi hatırlayamaması ve geçirdikleri hoş vakit...

"Aklımı yitireceğim" diye bağırdı.

"Sorun ne? Yurda gelemediğinden bu yana benden bir şeyler gizliyorsun ama bu sefer çıkaramadım."

"Gizlemiyorum."

"Gözlerini kaçırdın! Gizliyorsun işte."

Sarışın usulca yaklaşıp kulağına eğildi Wonwoo'nun. "Sana anlatmam demek kovulmam demek bunu göze alamam."

Wonwoo iyice işkillenmişti bu durumdan. Jeonghan bozuk plak gibi aynı cümleyi tekrar edip durmuştu. Acaba Jisoo denen adam yüzünden olabilir mi diye düşündü. Çünkü onu kurtardığı zamandan bu yana sadece onun hakkında konuşmuştu ve bir anda o konuyu bile ağzına almamaya başlamıştı. Wonwoo konuyu açtığında da ışık hızıyla değiştirmişti.

"Anlatmazsan eğer Başkan yardımcısını görmeye gideceğim."

Jeonghan sırtından bıçaklandığını hissetti. Ona güvenmişti fakat o bunu kullanarak kendisini tehdit ediyordu.

"Hainsin."

"Gidiyorum bak."

"Wonwoo anlatamam gerçekten olmaz."

Wonwoo kapıya yöneldiğinde onu hızla kolundan çekerek oturttu etrafına bakındı. Diğer stajyerler pratik yapmakla oldukça meşgul görünüyorlardı. Jeonghan bunu fırsat bilerek Wonwoo'ya en düşük ses tonunda "Anlatamam çünkü bir belge imzaladım. Birine bile bahsedersem kapı dışarı edilirim" dedi.

"Cinayete tanık mı oldun?"

Jeonghan Wonwoo'yu aynaya doğru ittirdi. "Saçmalama."

"Sana güveniyorum ve yalvarıyorum tekrardan başını belaya sokma. Bu şirket benim son şansım olduğu gibi senin de son şansın. Birlikte çıkış yapmalıyız."

Jeonghan'ın yüzünde histerik bir gülüş belirdi. Wonwoo ile denemediği şirket kalmamıştı. Hatta bir keresinde çıkış yapmanın son aşamasına gelmişlerdi ama gruptaki çocuklar kavga çıkarıp grubun dağılmasına sebep olmuştu.

"Ben biraz terasa çıkıp nefes alacağım Cheol sorarsa söylersin başı ağrıyormuş diye."

Jeonghan Wonwoo'dan onayı beklemeden terasa çıktı.

"İnanmıyorum!"

Joshua kaşın üzerinde geziniyor tehlikeli hareketler sergiliyordu.

Jeonghan koşarak onu kendine çekti ve sıkıca tutup üzerine düşmesini sağladı. Yüreği ağzında atıyordu.

"Sana bir şey olacak diye çok korktum."

~

~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin