15'tatil

318 42 88
                                    

"Lütfen. Joshua'nın 4 gündür ortaya çıkmadığını söylüyorsun o yüzden gelebilirsin."

Jeonghan ısrarla Joshua'nın kolunu dürtüyor işleriyle ilgilenmesini engelliyordu.

Jeonghan'ın ısrarla gelmesini istediği yer her yıl olduğu gibi şirketlerinin bütün stajyerlerini götürdüğü 3 gün 2 gecelik bir tatildi. Soonyoung bu tatilin stajyerlerin yorucu tempodan biraz uzaklaşıp daha fazla motive olmalarını sağlayacağını düşündüğünden her yıl istisnasız gerçekleştiriyordu. Her seferinde de farklı bir tatil yaşamalarını sağlıyordu.

"Buz prens her seferinde katılıyor. Lütfen seninle daha fazla zaman geçirmek, eğlenmek istiyorum."

Jisoo başını iki yana sallayarak teklifini tekrardan reddetti.

"Kocaman bir tatil evini bizim için kiralamış. Birlikte su sporları yaparak keyifli zaman geçirebiliriz."

Jisoo sevgilisinin hevesini kırmak istemiyordu ama Joshua'nın tekrardan ortaya çıkıp bütün tatillerini zehir edeceğinden korkuyordu. Bunu ne Soonyoung'a ne de sevgilisine yaşatmaya hakkı olmadığını düşünüyordu.

Haklıydı. Joshua son kez ortaya çıktığında Jisoo ve Jeonghan arasındaki ilişkiyi öğrenmiş adeta çıldırmıştı. Evde kırılmadık tek bir eşya bırakmamış, bir bara giderek sarhoş olmuş kendini bir güzel benzetmelerine izin vermişti. Ve en kötüsü şirketin tam ortasına geçip 'Ben buranın patronuyum! O siktiğim Jisoo'yu geberteceğim' diyerek yaygara koparmıştı. Neyse ki Soonyoung şirketteydi ve gecenin bir yarısı olduğundan çok az insan vardı.

"Biliyorsun" dedi alnındaki yarayı hafifçe kaşıyarak "Eğer uyanırsa tahmin edemeyeceğiniz durumlara maruz kalabilirsiniz. Hem Soon bana çok sinirli asla izin vermez."

Tabi bir de Soonyoung sorunu vardı. Katiyen ilişkilerini desteklemiyor -ne kadar yetenekli ve sevilen bir idol olacağını bilse bile- şirketten kovmak istiyordu.

Sevemiyordu güzel çocuğu bir de Jisoo gibi Joshua'nın da ondan hoşlanması tuzu biberi oluyordu ve Soon artık yorulmuştu. Arkadaşı kadar olmasa da hastalığı onu da yıpratmış, bir çok kez kendinden vermiş hiç lafını yapmadan Jisoo'nun yaslanacağı omuz olmuştu. Şikâyetçi değildi kesinlikle sadece Jisoo için en iyisini diliyordu.

Jeonghan usulca öptü Jisoo'nun yarasından. "Söz veriyorum kötü hiçbir durum yaşanmayacak."

~

Woozi kahvesinden bir yudum alıp heyecanla sordu. "Yani tatile gelmemi istiyorsun öyle mi?"

"Senin için güzel bir değişiklik olur tazelenirsin diye düşündüm" diyerek bacak bacak üstüne atıp elindeki yumuşak içim kahveyi masaya bıraktı.

"Biliyor musun senin en acı kahvelerden falan içtiğini düşünürdüm." Masadaki kahveyi işaret etti. "Bu oldukça sütlü. Kahveyi görmekte zorlanıyorum."

Soonyoung tepki vermediğinde söylediği şeyin saçma olduğunu düşünüp dudaklarını kemirmeye başladı. Kesinlikle bu adamın karşında düşünme yetisini bir an kaybediyor diline ne gelirse söylüyordu.

Boğazını temizleyerek "Neyse" diye mırıldandı. "Gelirim ama o otobüse binmem."

~

"Sakin ol biraz."

"Nasıl olabilirim? Sabahın köründe beni arayıp geleceğini söyledi!"

Jeonghan sıkıca Wonwoo'ya sarılarak tepinmeye devam etti. İçi içine sığmıyordu. Her tarafta koşup zıplamak herkese sıkıca sarılmak istiyordu. Gıcık olduğu Ten'e bile.

the other me'jihan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin