gözyaşı dökse onların bile korkudan çığlık atacağına emindim.

1.9K 360 229
                                    

tık, tık. tık tık. tık, tık. tık tık tık. tık, tık.

felix'in, elini müzik sınıfındaki öğretmenler sırasına vurmasından çıkan ses.

önümde bulduğu melodiyi unutmamış ve parmağının eklem kısmını masaya vurup herkesin gözlerine bakarak, sanırım düşüncelerini yüzlerinden okumaya çalışarak yapıyor işini.

"(tık, tık) duvarlar, (tık tık tık) konuşuyor artık benimle, (tık, tık) duvarlar, (tık tık) başka kimse yok."

sesi çok güzel.

kalın tonu, yazdığım sözleri okurken beklediğimden yüz kat daha fazla etkileyici çıkıyor. arada bana bakıyor.

kısa bir süre sonra, söylemeyi bırakıyor.

"çok iyi." diyor minho kısa süre durduktan sonra. oturan tek kişi benim. minho eline gitarını alıp melodinin neredeyse aynısını bas gitarından çalarken felix'in söylediği gibi mırıldanıyor.

"evet, evet aynen böyle!" felix, hevesle işaret parmağını minho'ya doğrulttu kocaman gülümseyerek.

"bu ortadaki, tam can alıcı olan kısım değil mi? ben orada arka vokal de ekleyelim diyorum." diye yorum yaptı seungmin.

"mesela, felix bu kısmı söylerken arkadan harmoni oluşturabilirim ya da farklı bir tondan okuyabilirim."

"bence çok iyi." demem ile birlikte felix bana baktı, başını salladı. benden olay aldığı gibi sanırım bu fikirden daha da emin olmuştu. ardından, gitarını eline alıp minho'nun çaldığı gibi çalmaya çalıştı, birkaç denemeden sonra aynı melodiyi oluşturmuş iken söylemeye başladı sessizce. bilerek sessiz söylüyor, gitar sesinin önde olması daha çok yakıştı şarkıya.

"ve çatlıyor, çatlıyor duvarlar." uzatarak söylüyor her bir kelimeyi, ilk elini masaya vurarak söylediği şekilden daha yavaş bir şekilde söylüyor. "üstüme yıkılıyor duvarlar."

güzel. tüylerimi diken diken etmeye yetiyor.

"tam, 've' dediği yerden seungmin girsin bence, aynı kısmı okusun farklı bir tondan." diyerek şarkı söylemesini kendi durdurup sordu felix.

seungmin, birkaç kez öksürdü başlamadan önce. "tamam, öyle deniyoruz."

"bir de, minho en başta kendisi çalmaya başlasın, onun gitarı daha çok yakıştı gibi." jisung'un konuşmasının ardından minho da gitarını önüne çekip hazırlandı.

***

"spotify'ın şarkıcı hesabına sen mi başvuracaktın?" felix, gitarı olduğu yere bırakırken minho, kendisine sorulan soruya karşı başını salladı.

"evet ama şey gerekiyor, tunecore'dan kaydoldum labirent adıyla. müziği yükleyeceğiz, birkaç gün bekleyeceğiz."

"şarkının büyük bütünü halloldu zaten." demem ile felix onaylar nitelikte başını salladı.

saate baktım ben de, on sekiz yirmi üç. adım sayımı kontrol ettim, bin yedi yüz iki.

"bir ara kayıdı nerede, ne zaman yaparız konuşuruz." dediğinde onay verdi herkes felix'e.

herkes eşyalarını topladığında ise sınıftan beşimiz birlikte çıktık. seungmin, jisung ve minho önde giderken felix ve ben nedensizce geriden birlikte yürüyorduk.

"teşekkürler geldiğin için." dedi bana bakarak. herkes burada, neden bana söylüyor ki sadece?

"ne demek." dedim sadece.

sonra o lafına devam etti. "tabii, biliyorum herkes geldi ama sen, orada yapacak spesifik bir işin olmamasına rağmen geldin."

"sorun değil, gerçekten. yazdığım şeylerin müzikle karışmış halini dinlemek beni mutlu etti."

la di die ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin