öğlenin üçü, beni sevmek bir intihar. ufkun altısı, intihar bir deniz kıyısı.

2.2K 395 231
                                    

"biliyorum. bildiğim başka bir şey de, okul dergisine anonim olarak atılan şiirlerin sana ait olduğu."

ah.

genelde küfür etmem ama buna bir hasiktir yakışıyor.

hasiktir.

evet, küfrümü ettiğime göre devam edebiliriz.

inkar etmek mantıklı. "derken? ben şiir yazmıyorum."

dediğime inanmadığını belli eder misali kaşlarını kaldırdı, "inkar etmek işe yaramayacak."

hayır, yarayacak.

"felix, bak," yüzümde bir gülümseme oluştu. "neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok."

anonim olarak şiir attığımı bilen kimse yok iken o nasıl öğrenmiş?

"changbin, tanrı aşkına." gözlerimin içine bakarak dumanı tekrar bıraktı havaya. "her çarşamba öğle teneffüsünün son dakikasında şiir atıyorsun o kutuya, anonim adın da çarşamba."

evet, öyle bir kutu vardı ve bence harika düşünülmüş bir şeydi. isteyen adını, isteyen takma adını kullanarak istediği kadar şiir atabiliyordu kutuya ve bu şiirler de okulumuzun aylık dergisinde çıkıyordu.

doğru, anonim adım çarşamba. bir hikayesi falan yok, ilk şiiirimi attığımda günlerden çarşamba idi ve ben de o adı koydum, o kadar.

ne diyeceğimi bilemez bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım ardından.

"hem, neden bunu bu kadar inkar etmeye çalışıyorsun ki? şiirlerin çok güzel."

"evet, cidden güzel." dedi minho. minho okul dergisinin tasarımından sorumlu olan kişiydi.

felix bana bakmaya devam ediyordu, "bunda gizlemeye değecek bir şey yok. hatta gururla ben yazdım onları demelisin."

bir şey demedim. felix ise konuşmaya devam etmek için ağzını açmış, hemen ardından vazgeçer gibi kapatmıştı.

"neyse, müzik grubu ile ne alaka o şiirler?" konuyu hızla değiştirdim.

"senin söz yazarı olmanı istiyoruz." seungmin'in konuşması ile gözlerim sonuna kadar açıldı. ben? ben başlayamam bu işe. yirmi şarkı yazmam gerekir. hem şiir ve şarkı sözü yazmak aynı şey mi, tanrı aşkına? çok ayrı işler.

"benim?"

"evet, senin." diyerek doğruladı felix.

"şiir yazmak ve şarkı sözü yazmak çok ayrı iş. yapamam."

jisung asla ağzını açmıyordu.

felix ise dediğim şeye nedenini anlayamadığım bir şekilde gülümsedi, "demek ki şarkı yazmasını biliyorsun, şiirden daha farklı dediğine göre."

zeki biri.

ben ise kendimi daha çok rezil duruma düşürmek istemiyorum artık.

"evet, biliyorum." dedim sadece. ilgim vardı, yalan yok.

"ben ve minho gitar çalıyoruz, seungmin vokal olacak. jisung'da da yapımcılık, bir de bateri. belki sen de jisung'a bestede falan yardım edersin."

"belki." diyerek geldiğinden beri ikinci kelimesini söyledi jisung.

"vokale arada ben de gireceğim, birkaç şarkı sözüm de var." felix'in kendisini açıklaması bitince başımı yukarı aşağı salladım.

"benim de şarkı sözü yazmamı istiyorsunuz sizin için?" doğrulamak için hepsinin teker teker gözlerine baktım, hepsi de onayladı.

"hatta, en son dergiye çıkan şiirin şarkı sözleri olmaya çok uygun. ölmüş birini anlatıyordun." minho'nun konuşması ile ona baktım, o ara sigarasını yere atıp ayağı ile ezdi. evet, en son dergiye çıkan o şiiri minho tek başına bir sayfaya koymuştu sadece. kocaman sayfada bir tek benim şiirim duruyordu. bunun için kendisine teşekkür etmek istemiştim ama kimliğimi belli etmeden yazıyordum işte, ta ki şu ana kadar.

la di die ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin