On Altıncı Bölüm: "Çifte Randevu"

2.5K 348 574
                                    

"Bu elbise ile hiç rahat edemiyorum ve bu topuklularla..." diye mırıldandın Monoma'ya, mekandan içeri giriş yaparken.

Üzerindeki kısa, dar ve siyah elbise her ne kadar güzel olsa da; senin üzerinde güzel durmuş muydu, emin değildin.

Monoma, sahte bir şekilde etrafına gülücükler saçarken seninle konuşmaya çalıştı: "O aptal elbiselerle böyle bir ortama girmene izin veremezdim, sahte de olsa sevgilimsin; en iyisi olman gerek. Anlaşıldı mı?"

Gözlerini devirdin. Monoma, bu hareketini görmezden geldi ve koluna girmen için işaret verdi.

Heyecanlıydın; çifte randevu gecesi seni en başından beri geriyor olsa da, bu kadar lüks bir restorana randevu alacaklarını düşünmemiştin. Büyük ihtimalle Camie'nin fikriydi bu; Bakugou, bu tarz yerlerden nefret ederdi çünkü.

Yanındaki sarışın adam oldukça zarif bir şekilde yürürken, ona ayak uydurmaya çalışıyordun.

Sonunda gözlerinin önüne serilen Bakugou ile Camie çifti ile derin bir nefes aldın.

Bakugou'nun sırtı size doğru dönüktü ancak Camie'nin, size uzun süre boyunca bakmasından dolayı Bakugou da olduğunuz tarafa doğru bakmaya başlamıştı.

Monoma, kulağıma eğildi ve fısıldadı: "Yapalım şu işi."

Monoma'ya olan biten her şeyi anlatmak zorunda kalmıştın, artık senin o küçük sırrını bilen tek kişi arkadaşın Akira değildi, Monoma da her şeyin bilincindeydi.

Masaya vardığınızda, Monoma oturman için sandalyeyi çekmiş ve centilmen bir hareketle alnından öpüp, karşındaki sandalyeye oturmuştu. Yanında Camie vardı, çaprazında ise Bakugou...

"Merhaba.." diye mırıldandın herkese, tebessüm ederek.

"Hiç gelmeseydiniz keşke, saatlerce beklettiniz zaten!"

Bakugou'nun agresif hâlini normal karşıladın ve sakince özür diledin; Camie ise, Bakugou'ya abartmaması gerektiğini söylüyordu.

O sırada Monoma, konuya dahil oldu.

"(y/n) ile biraz yalnız kalmak istedik; bu yüzden gecikmemiz normal, değil mi tatlım?"

Monoma cümlesini kurduktan sonra haylaz bir ifadeyle sana doğru göz kırpmış ve utançtan kıpkırmızı olmana sebep olmuştu.

Camie şaşkın şaşkın sırıtırken, Bakugou'nun gerginlik seviyesinde bir artış gözlemlenmişti sanki.

Masadaki sulardan birini aldın ve içmeye başladın, sıcak basmıştı.

"Sevgilin olacak herif bu mu lan?!" diyen Bakugou'yu duymazdan gelmeye çalıştın.

Monoma senin yerine cevap verdi: "Evet, sen de Bakugou olmalısın. (y/n), senden çok fazla bahsetti."

Kaş göz hareketi yaparak Monoma'ya susması gerektiğini anlatmaya çalıştın ama seni dinleyen yoktu.

Camie, "Ben de Camie; memun oldum Monoma." dedi gülümseyerek ve el sıkışmak için Monoma'ya doğru elini uzattı fakat Monoma, kızın elini yumuşak bir hareketle kavradı ve nazik bir öpücük kondurdu.

"Benim kadar memnun olamazsın, emin ol."

Bakugou, tam bir şey diyecekti ki; onunla göz göze geldin ve susması gerektiğini işaret ettin. Seni dinledi ve çenesini kapalı tuttu.

Yemekleriniz geldiğinde, Camie ve Monoma kahkahalar eşliğinde konuşmaya devam ediyordu. Bariz bir şekilde flörtleştiklerini anlamıştın ve bu sinirini bozuyordu.

Özellikle Monoma'nın ilgisi tamamen Camie'nin üzerindeydi; ona bir şey sorduğunda sana kısa cevaplar veriyor ve sohbetine geri dönüyordu.

Gecenin mahvolduğunu düşünüyordun, bu yüzden terasa çıkmaya karar verdin.

"Ben biraz hava alacağım."

Hızlı adımlarla kendini dışarı attığında terasın demirliklerinden tutundun ve derin bir nefes alarak sinirini yatıştırmaya çalıştın.

Ne ara bu hâle gelmiştin böyle, Bakugou'ya ardı kesilmeksizin yalan söylüyor ve tüm her şeyi eline yüzüne bulaştırıyordun.

"Sanırım kötü bir yalancıyım." diye mırıldandın kendi kendine.

"Üşüteceksin, lanet olası."

Duyduğun sesle birlikte, mutlu gözükmeye çalışarak Bakugou'ya doğru döndün.

"Ne işin var burada? Ben de birazdan dönecektim yanınıza zaten..."

Bakugou, üzerindeki kravatı biraz gevşetti ve bir elini cebine atarak sana doğru yaklaştı.

"İçeride kalıp, kız arkadaşımın bir başkasıyla flörtleştiğini izlemek istemedim açıkçası."

Bunu sırıtarak söyleyen Bakugou'ya üzgün ifadenle baktın; Monoma'ya güvenmekte hata etmiş gibi hissediyordun.

"Özür dilerim..."

"Üzgün olmana gerek yok, ben değilim çünkü."

"Öyle mi?" dedin burnunu çekerek. "Öyle." diye cevap verdi Bakugou.

"Ayrıca o herifle işin ne senin?! Kim bilir kaç kez boynuzlamıştır seni!"

Gülümsedin. "Aşk işte, kimi seçeceğine karar veremiyor insan..." diye mırıldandın.

Bakugou, alaylı ifadesiyle saçlarını karıştırdı. "Felsefe yapma."

Onun ellerinden kurtulmaya çalıştın. Keyfin biraz da olsa yerine gelmişti, bu adam sana iyi geliyordu.

Bir süre sonra gözlerinizin buluştuğunu hissettin ve bir an için kendini tutamadın; gözleri çok güzeldi, o an dünya üzerindeki her güzel iltifatı etmek istedin Bakugou'ya ama endişe duygusu yine kapadı ağzını ve engelledi seni.

"Çok aşığım..." dedin, hâlâ Bakugou'nun gözlerinin içine bakarken. Ağlamak üzere gibi hissediyordun ve sonunda dayanamayıp birkaç damlanın yanaklarından aşağı doğru süzülmesine izin verdin.

Bakugou, bunu fark eder etmez kendine doğru çekti seni. "Daha iyilerine layıksın, lanet olası. Monoma denen şerefsizden kurtulman için elimden geleni yapacağım."

"Senden bahsediyordum, Bakugou Katsuki." diye geçirdin içinden. "ve senden kurtulmak dahi istemiyorum."

𝘣𝘢𝘥 𝘭𝘪𝘢𝘳 {𝘣𝘢𝘬𝘶𝘨𝘰𝘶 𝘬𝘢𝘵𝘴𝘶𝘬𝘪 𝘹 𝘳𝘦𝘢𝘥𝘦𝘳}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin