Ona, mesaj attığın zamanın üzerinden tam olarak üç gün geçmişti. Koskoca üç gün...
Bu üç günün sonunda psikolojik olarak dibi görmüş gibi hissediyordun; yemek yemiyor, uyumuyor, sadece boşluğu izleyerek müzik dinliyordun.
Abin Kirishima, senin için endişeleniyor ve böyle olmana sebep olan şeyi sorgulayıp duruyordu doğal olarak. Senin ise cevabın hep aynıydı: "Yok bir şey..."
Abine, Bakugou'dan hoşlandığını nasıl söyleyebilirdin ki?
O sabah, evinizde gün erken başladı; abin, seni mutlu etmek için sabah erken kalkıp, pankek yapmak istemiş fakat evde malzeme kalmadığı için markete gitmeye karar vermişti; ona, senin gidebileceğini söylesen de bunu kabul etmedi ve yanağını öptükten sonra hızlıca evden çıktı.
"Geç kalma..." diye mırıldandığında, onun çoktan evi terk ettiğini fark etmiş ve kendini salonunuzdaki koltuğa bırakmıştın.
Gözlerini dinlendirmeye çalışırken aklına getirmek istemediğin olaylar silsilesi çoktan zihnini meşgul etmeye başlamıştı bile.
"Sikeyim böyle işi, çık artık aklımdan!"
Evde tek olduğunda yapmayı en sevdiğin şeyi yapıp, kendi kendine konuşmaya başlamıştın; aslında kendinle değil; aklındaki Bakugou ile...
Başını ovuştururken bir anda çalan kapı ile irkildin. Abinin marketten bu kadar çabuk dönmesi imkansızdı.
Uyuşuk adımlarla dış kapıya doğru ilerledin ve kapıyı açtın.
"Selam, velet. Uyandırdım mı?"
Sertçe yutkundun. "Hayır, Katsuki."
İçeri girmesi için kenara çekildiğinde, Bakugou sırıtmış ve saçlarını karıştırmıştı. "On sekiz oldun diye bana adımla seslenecek değilsin; abinim ben senin, lanet olası velet!"
Onun, bu tarz söylemlerine ve gereksiz abilik taslamalarına o kadar alışmıştın ki; kalbin kırılsa da acısı tanıdık geldiğinden artık sana batmıyordu.
Sessiz kalmayı tercih ettin ve tekrardan salona doğru ilerledin; Bakugou etrafına bakınırken sana, abin Kirishima'nın nerede olduğunu sormuş ve sen de markete gittiğini söylemiştin.
Bakugou, kendini koltuğa attığında sen de yavaşça karşısındaki teklilerden birine oturdun ve halının desenini incelemeye başladın. Yüzüne bakmaya korkuyordun, yüzüne bakarsan eğer ağlardın çünkü, buna emindin.
"Hey."
Gözlerini yerden ayırmadan cevap verdin. "Hım?"
"Korkunç görünüyorsun, neyin var senin?"
"Korkunç mu görünüyorum?" diye sorduğunda, acıyla gülümsemiştin. 'Korkunç görünüyorsam bu senin eserin." demek geldi içinden bu süre zarfında ama sustun.
"Evet, Kirishima beyinsizi ile mi kavga ettiniz yoksa?!"
Kafanı, 'hayır' anlamında salladın. Hiçbir şeyden haberi olmaması bayağı trajikomikti.
Bakugou bıkmadan usanmadan sormaya devam edecek gibi duruyordu. "Ee neyin var o zaman, kızım?"
"Hiçbir şeyim yok. İyiyim ben!"
Hayır, iyi değildin. Uzun bir süre de iyi olmayacaktın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘣𝘢𝘥 𝘭𝘪𝘢𝘳 {𝘣𝘢𝘬𝘶𝘨𝘰𝘶 𝘬𝘢𝘵𝘴𝘶𝘬𝘪 𝘹 𝘳𝘦𝘢𝘥𝘦𝘳}
FanfictionEijiro Kirishima'nın küçük kız kardeşi olan (y/n), abisinin en yakın arkadaşı Bakugou Katsuki'ye aşıktı. *** *hikayenin, animenin gidişatıyla hiçbir alakası yoktur; tamamiyle günümüz modern dünyasına uyarlanmış olan bir kurgudur.* *yarı texting* *...