BÖLÜM 9: GERÇEK OLAN RÜYALAR

372 63 41
                                    

Ertesi gün Mahru'nun uykulu gözlerini gördüğüm an, geceleyin gördüğüm o garip rüyayı anımsadım. Gerçekte olmuş gibi hissettirse de duruşundan ve bakışlarından bir rüya gördüğüme daha da emin olmuştum. Rüyamdaki Mahru şu anki Mahru'dan kesinlikle farklıydı. Yüzünü görememiş bile olsam tuttuğum elinden ve duyduğum sesinden bunu tahmin edebiliyordum. Rüyamın bana hissettirdikleriyle de bu düşünceler tamamlanıyordu. Gözlerim açıktı ve yaşadığım şu anın bir rüya olmadığına fazlasıyla emindim. Artık karanlık değil aydınlıktı, başta bu aydınlık gözlerimi acıttı ama zamanla buna da alıştım. Yattığım yerden etrafa bakındım, perdem ve pencerem tamamen açıktı. Anlamadığım tek şey Mahru'nun odamda, yatağımın hemen köşesine oturmuş ne yapmaya çalıştığıydı. Bana bakmıyordu, cam kenarına konan iki kuşu seyrediyordu. Kuşlar içeri girecek gibi olunca Mahru aniden kalktı ve pencereyi kapattı. Kuşlar, daha Mahru oraya giderken korktukları için hemen uçmuştu. Mahru biraz dışarı baktıktan sonra perdeyi de eski haline getirdi ve yeniden yatağıma oturdu.

"Burada ne yapıyorsun?" Onu gördüğüm için başta konuşamayacak kadar şaşkındım. Hatta gözlerim bu durum karşısında kocaman açılmıştı. Gerçekten sabah sabah odamda ne işi vardı? Tek bir neden olarak aklıma dünkü dersler geldi. Dersler için beni uyandırmaya gelmiş olamazdı değil mi? Çok erken konuştuğumu şimdi fark ediyordum. Bunun için tüm gün pişmanlık duyabilirdim, sadece uyumaya devam etmem ve bunun keyfini çıkarmam gerekirdi.

"Kalkma." Bana vuracağını zannetmiştim ama o, alnıma elini koydu. "Ateşin var. Hala düşmemiş." Ateşim mi vardı? Ne zamandan beri benim yanımdaydı? Neler oluyordu böyle?

"Ne zamandan beri buradasın?" Düşündüklerimi hemen söyleyebildiğim için memnundum.

"Saatlerdir." Kalkmaya çalıştım ama Mahru omuzlarımdan tuttu ve beni zorla yeniden yatırdı. Ona karşı koyacak kadar bile halim yoktu, kolumu kımıldatamıyordum. Gözlerimin içi yanıyor, bacaklarım günlerdir yürümüşüm gibi ağrıyordu. Yeniden yattığımda Mahru baş ucumda bir şeyler yaptı, su sesi gibi bir ses duyduktan sonra alnımda bir serinleme hissettim. Bir bez koymuştu alnıma, saatlerdir başucumda bunu tekrarlıyor olmalıydı.

"Mahru, iyiyim ben." Mahru saçlarını bugün aşağıdan toplamış çıkan saçlarını da kulaklarının arkasına geçirmişti. Sarıya dönük saçları gün ışığının altında ışık saçıyordu.

"Kuşlar, sahipleri kendileriyle ilgilenmediği zaman üzüntüden ölürmüş. Bu doğru mu, bilmiyorum ama seninle güzelce ilgileneceğim. Ölmeyeceksin, merak etme." Gülümsedi. Az önce ateşime baktığı halde iyiyim demem çok gereksiz olmuştu. O iyi olmadığımı zaten biliyordu, bunun farkında olduğu için de bana şaka yapıyordu. Açıkça söylemem gerekirdi ki, burada olduğu için memnundum. Ben iyileşene kadar da burada olmasını istiyordum. Bu durumda ben gittikçe yüzsüz birisi oluyordum. Gerçi bu ona karşı yaptığım ilk yüzsüzlük değildi. Beni evine alacağını söylediğinde teklifini hemen kabul etmiştim, yaptığı yemeklerin hepsini bitirmiştim. Bir başkası benden daha fazla yüzsüz olamazdı. Kendimi berbat hissediyordum, bu yüzden bu yüzsüzlüğe sözlerimin aksine devam edecektim.

"Sen ve şu lafların. Sana o tür bir kuş olmadığımı söylemiştim." Belki de o tür bir kuştum. Hastalanacağımın farkına bile varmamıştım. Mahru benimle ilgilenmeseydi daha kötü olabilirdim. Eğer başımda benimle ilgilenecek birisi olmasaydı, Dünya'da tek başıma ne yapardım? Kendimle ilgilenmek istesem bile bunu yapamazdım. Tıpkı söylediği gibi ilgisizlikten ölebilirdim. Bu yüzden yüzsüzlüğüme devam etmek zorundaydım. Bundan her ne kadar utanıyor olsam da bunu yapmak zorundaydım.

"Seni hastaneye götüremezdim. Henüz bir kimliğin yok. Önce bunu halletmeliydim ama hiç düşünemedim. Aklım tamamen başka bir yerdeydi. Şimdi hastasın ve seni hastaneye götüremiyorum. Olan şey bu, sana bakmak zorundayım. O yüzden daha fazla hastalanmadan seni iyileştirmem gerekiyor. Yoksa başımız belaya girer." Biraz sustuktan sonra konuşmasına devam etti. "Bir uzaylı olduğun için hastalanabileceğini hiç düşünmemiştim. Aptallık ettim." Bunu ben bile düşünememiştim. Mahru'nun bu konuda hiçbir suçu yoktu. İkimizinde aklı karışıktı, çünkü ikimizde ilk defa böyle bir durum yaşıyorduk.

KARİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin