Gözlerimi açar açmaz ağzımdan sular boşaldı, öksürdüm. Sonunda nefes alabiliyordum, ölmenin daha iyi bir ceza olacağını düşünmemeliydim. Ölüm korkusu tüm bedenimi ele geçirmişti. Yeniden nefes alabildiğim için ve yeniden gökyüzünü görebildiğim için halime şükrediyordum. Gökyüzünden iki kuş geçti ve sonra bir kadın... Kadın bana doğru eğilmiş gözlerimin içine bakıyordu. Saçları yüzüme değmek üzereydi. Gözlerini meraklı bir şekilde açmış bana bakıyordu. Bir anda nerede olduğumu ve neler olduğunu hatırladım. Hatıralarımın etkisiyle uzandığım sert zeminden kalkarak doğruldum. Kadın hareketlendiğimi görünce kendini geri çekmişti. Yere oturmuş beni incelerken kendimi geri geri sürünerek ondan uzaklaştırdım. Saçları sarıya yakındı. Uzun saçları ve kumral teni hoş görünüyordu. Kıyafetleri ıslaktı, benimkiler de öyleydi. Beni kurtaran kişinin o olduğunu fark ettim. Suyun altında yüzünü seçememiştim. Ne söylemeliydim? Bir insana ilk ne söylenirdi? Kalbimin atışının hızlandığını hissettim. Etrafıma baktım, kayalıkların üzerindeydim. Arkamda yüksek, aşınmış bir dağ vardı. Öyle görünüyor ki bu dağ oldukça yüksek bir uçurumdu. Denizin hemen üstünde, denize atlamak için harika bir yerdi. Başka hiçbir şey yoktu. Sadece karşımdaki kadın, dağ, uçan birkaç kuş ve deniz. Başka kimse yoktu.
"İyi misin?" Kadın bana doğru elini uzattı. Sesinin yumuşaklığı ona cevap verme isteğimi uyandırdı. Kendimi ister istemez geri çektim. Bunu yapacağımı bilmiyordum bile, düşünmemiştim. Bir insanı ilk kez yakından gördüğüm için tedirginliğime engel olamıyordum. Sürgün edilir edilmez beni birinin bulduğuna da inanamıyordum. Bu gidişle çok yaşayamayacaktım. Babam insanlardan uzak durmamı söylemişti. Bunu çok net hatırlıyorum. Planımda uzak durmaktı ama daha düşer düşmez bu planı uygulayamamıştım. Kadının kahverengi gözlerine baktım. Korkmuş görünüyordu ve aynı zamanda beni inceliyordu. Gökyüzünde beliren geçiti görüp görmediğini öğrenmem lazımdı. Doğrudan soramazdım, bu çok büyük bir aptallık olurdu.
"Kimsin sen?" Diyebildim sonunda. Öksürüklerim yüzünden boğazım tahriş olmuştu ve bu konuşmamı etkilemişti. Sesim her zaman olduğu gibi değildi. Biraz kısık ve ince bir tonda çıkmıştı. Kadın bana cevap vermeden önce biraz düşündü. Düşündüğünü açıkça görebiliyordum. Kaşlarını çattı ve kafasını sağa sola çevirerek bakmayı sürdürdü. Bu hoşuma gitmiyordu. Çok fazla inceliyordu. Çok fazla sorguluyordu. Bakışlarını üzerimde hissettikçe kendi bakışlarımı ondan kaçırmaya çalıştım ve kaçamak bakışlar attım.
"İyi misin? Seni hayata getirmek için ne kadar çabaladığımı biliyor musun? O yüzden bana iyi olup olmadığını söylemen lazım. Bunu bilmek benim hakkım. Sonuçta senin hayatını kurtardım." Suyun altında elimi tutmak üzere olduğu o anı hatırladım. Saçlarının suyun altında nasıl dalgalandığını, bana doğru yüzerken harcadığı enerjiyi düşündüm. Gerçekten benim hayatımı kurtarmıştı.
"İyiyim. Teşekkür ederim." Kadın teşekkürüm karşısında tatmin oldu ve gülümsedi. Ben gülümsemiyordum. Buraya gelişimi görmediğinden emin olmam gerekiyordu. "Kimsin?" Soruyu tekrar sormamın işe yarayacağını düşündüm. Kadın tekrarladığım soruyu duyunca bana biraz yaklaştı.
"Hastaneye gitmen gerek." Kadın sorduğum soruyu önemsemedi. Islak saçlarıyla oynadı.
"Hayır." Hiç düşünmeden konuştum. Dünya hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve bilmediğim bu gezegende dolaşmam çok tehlikeliydi. Henüz zamanı değildi, keşfetmek için önce biraz zamana ihtiyacım vardı. Artık kendi gezegenimde değil de başka bir gezegende olduğumu kabul etmem gerekiyordu. Buna alışmak, her ne kadar zor olsa da yapmam gereken buydu. Alışmak. Kabullenmek. Yaşamak. Bütün bunları yapabilmek içinde keşfetmeye, öğrenmeye zaman ayırmam lazımdı.
"Peki..."
"Kimsin?" Sorumu yeniledim. Neden sorduğum soruyu görmezden geliyordu?
"Hayatını kurtaran bir hayırseverim." Güldü, belli ki vermiş olduğu cevabı beğendi. "Buradaki falez benim gizli yerim. Buraya arada sırada gelirim. Bazen geceleri bazen sabahları. Bu sabah geldim ve tam oradaydım." İşaret parmağıyla bir yeri gösterdi. Arkamı döndüm ve gösterdiği yere baktım. Dağın aşınan yerini gösteriyordu. Oraya çıkacak kadar cesur oluşuna şaşırmıştım. Ayrıca beni kurtarmıştı. Beni kurtarması buraya çıkmasından daha cesurcaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARİN
FantasyBazı cezalar aslında birer hediyedir. Kötü görünen iyi, iyi görünen ise kötü olabilir. Tanıdığımızı sandığımız kişiler çok iyi sır saklayabilir. Narin görünenler içinde büyük bir nefreti barındırabilir. Zamanında gelmeyen güzellik beklenmedik anda g...