Bölüm şarkısı: The night we met- Lord Huron
Şarkı sözlerinde en beğendiğim yer: Önce tamamına sonra çoğunluğuna sahiptim, sonra birazına sahipken şimdi hiç değilim.
///// Keyifli okumalar////
Dilekler tutulur ve gerçekleşmesi beklenir. Çoğu zaman tutulan dilekler havada asılı kalır ve asla gerçekleşmez. Gerçekleşmeyen dileklerin bıraktığı ukde isyankarlığa neden olur. Gerçekleşmeyen dilekler sizi dileklere küstürür. Gerçekleşen dilekler ise mucizedir. İstemek ve sonucunu almak mutluluğun şekil bulmuş halidir. İnanılmazdır. Bende bir dilek dilemiştim. Kanatlarımın çıkması için neredeyse her gün kendimin bile unuttuğu dilekler dilemiştim. Bazen gerçek olacağına inansam da asla kanatlarıma kavuşamayacağımı düşünüyordum. Yanıldım. Dileklerimin duyulmadığını düşünerek hata ettim. Şimdi benim dileğim benim için bir mucize oldu.
Acım sahte olamayacak kadar gerçekti. Ayın parlaklığını gölgeleyen siyah tüyümü gördüğümde kanatlarımın mucizesini kabullendim. Çektiğim acı sahip olduğum en kıymetli histi. Bu acıyı çekmek için aylarca beklemiştim. Acı benim armağanımdı. Acı benim benliğimdi. Bu yüzden çığlıklarım arasında çektiğim acıyı mutlulukla kabullendim. Ölüyormuş gibi hissetmenin bu kadar iyi hissettireceğini nereden bilebilirdim? Birkaç saniyenin içerisinde nasıl bu kadar uzun süre kalabilirdim?
Anne... Baba... Beyaz... Hep istediğim siyah kanatlarımın çıkmış olduğunu görseydiniz eğer yüzünüz nasıl bir ifadeye bürünmüş olurdu? Muhtemelen babamın bana söyleyeceği ilk cümle bu olurdu: "Boş yere endişelendin, gördün mü?" Annem ise istediğim renk kanatlara sahip olduğum için duygulanır ve benimle gurur duyardı. Beyaz ise kırmızı kanatlar da yakışırdı sana derdi. Onların yüzlerini unutmaktan korktuğum bir dönem vardı. Şimdi ise yüzleri çıkan kanatlarımla birlikle gözlerimin önünde belirdi.
Hayat bir oyun olsaydı eğer, ben oyundaki ebe olurdum. Umutsuzdum, umut arıyordum. Çaresizdim, çareyi yakalamaya çalışıyordum. Bütün iyi hisler ve iyi düşünceler benden kaçıyor veya saklanıyordu. Fakat bugün, Mahru'yu yakalayabilirdim. Kanatlarımı saklandığı yerden çıkardığım gibi onu da ölümden çekip çıkarabilirdim.
Kanatlarımın çıkışının etkisiyle üzerime giyindiğim takımın üstü parçalara ayrılıp göremediğim yerlere uçuştu ve aşağılara bir yere yavaşça düşmeye başladı. Kanatlarımı tıpkı iki kolumu hissettiğim gibi hissedebiliyordum. Benim adeta üçüncü ve dördüncü kolum gibiydiler. Canım halen acımaya devam ediyordu ama en kötüsünü geride bırakmıştık. Kanatlarımı acemice çırptım ve Mahru'ya doğru uçtum. Ne olduğunu anlamadan onun yanına ulaştım. Onu kucağıma aldım ve kanatlarımı çırpmaya devam ettim. Hâlâ bunun olduğuna inanamıyordum.
"Mahru, bacaklarını belime dolamanı istiyorum. Kollarını da boynuma dola, tamam mı?" Söylediklerimi hemen yerine getirdi. Bir maymun yavrusunu taşıyormuş gibi görünüyordu. "Aferin. Çok güzel. Sıkıca tutun. Birazdan acım dinecektir." Kanatlarımın kökleri hala yanıyordu sanki. Yukarı çıkmak düşündüğümden daha zordu. Kanatlarımı her çırpışımda o acıyı hissediyordum. Mahru yüzünü boynuma soktu, dudaklarının dokunuşlarını tenimde hissedebiliyordum. Bu biraz olsun acıma odaklanmamı engelledi. Kanatlarımı bir kez daha çırptım. Sadece birkaç saniyelik işti ama çektiğim acı yüzünden uçmak zor oldu. Bunun nedeni belki de yüksek bir yerden düşmemiş olmamdı. Kanatlarım Mahru'yu kurtarma düşüncesiyle atlar atlamaz çıktı ve uçmaya başladım. Mahru'yu yakaladıktan sonra acımın devam etmesi de bu yüzdendi. Sonunda onu çatıya çıkardığımda bulunduğum yere yığıldım.
"Karin... Karin..." Mahru yüzüme biraz vurdu. "İyi misin?" Sırtüstü yatarken Mahru gözlerimin önünde belirdi. Saçları yüzüme değiyordu. Ayın görünüşünü kapatan yüzü endişeli görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARİN
FantasyBazı cezalar aslında birer hediyedir. Kötü görünen iyi, iyi görünen ise kötü olabilir. Tanıdığımızı sandığımız kişiler çok iyi sır saklayabilir. Narin görünenler içinde büyük bir nefreti barındırabilir. Zamanında gelmeyen güzellik beklenmedik anda g...