260 24 6
                                    


"İçimden ölesiye öpmek geliyor seni, ama öpücüğüm benim değil senin ölümün olacak biliyorum. Yapamam, tek bir an için bütün yılları riske atamam. Bunu yapamam Leo, yapamam..." 

"Fakat beni öptüğünde üzerinde ki bu lanet yok olmayacak mı? Tüm çektiğin bu acı son bulmayacak mı?" Başımı hafifçe salladım. "O zaman öp beni. Öyle içten öp ki, ilk ve son öpücüğüm olsun." Başımı iki yanımda sallarken bir adım geri attım. "Bu lanetten kurtulmam için sevdiğim adamı mı feda etmem gerekiyor?" 

"Sen bu lanetle doğdun, bense bu lanetle öleceğim." Elimden tutup beni kendine çekti. "İkimiz içinde en iyi son bu değil mi sevgilim?" Gözlerimi yumdum ve gözyaşlarımın süzülmesine izin verdim. Eliyle göz yaşlarımı hafifçe silip dudaklarını dudaklarımın üzerine bırakacakken bir ses sahneyi böldü. 

"Aranızda ki kuvvetli aşkı hissedemedim sanki." Chloe'nin olduğu yere döndüğümüzde elini salladı ve sahneye adımladı. Leo'yu hafifçe kenara çekip önüme geçti. "Mesela sevdiğin kadını kendine çekerken bir o kadar naif," ellerini sanki her an kırılabilecek hassas bir şeye dokunur gibi belime yavaşça ve sakince sarıp bana doğru bir adım attı. "Ve aynı zamanda bir o kadar da şehvetli olmalısın." dedikten sonra yüzünü yüzüme yaklaştırıp eliyle belimden -önceki tutuşundan sonra biraz daha sertçe- çekerek vücudumu kendine yaklaştırdı. Ardından dudaklarıma sıcak nefesini üflerken gözlerini gözlerimden ayırmadı. "İşte böyle." Ardından hiçbir şey olmamış gibi uzaklaşırken belimi saran ellerinin sıcaklığı onunla birlikte uzaklaştı. "Birine aşık rolü yapmak için gerçekten aşık olmana gerek yok, Leo. Sahnede çekingenlik diye bir şey de yok."

Özgüvenli duruşu ve konuşması dışardan bakıldığında etkileyici görünüyordu. Ama gerçekten bu kadar özgüvenli miydi derseniz, bence bu sadece onun kendini koruma mekanizmasıydı. İnsanların yorum yapamayacağı biri olduğuna inanmak istiyordu. Ya da öyle olmak istiyordu. Omuz silktim. Belki de bu yüzden tiyatro hocası bu işi onun devam ettirmesini istedi. Güven veren biri olduğu ortadaydı.

Onun bu kadar özgüven ve güç sahibi olmasını kıskanan insanlar vardı belki de. Ama hiçbiri karşı koymak ve işleri değiştirmek istemiyor gibiydi. Bu düzeni seviyorlardı, yönetilme hissini reddetseler de seviyorlardı. 

Leo, "Sahneyi lezbiyen filmine çevirmene gerek yoktu." dediğinde hafifçe güldü, "İstersem olur." Ardından ekledi. "Bir gün olurda eşcinsel rolü oynaman gerekirse böyle yaklaşma bu duruma." Göz kırptı ardından eliyle devam etmemizi işaret etti. Leo onun söylediklerini birebir uygulasa da; nedense bu bana onun yaptıklarının eşi benzeri yokmuş gibi hissettirdi. Bir rolü nasıl bu kadar hissedebildiğini merak ettim. Ve anlık bir hisle, kısa bir an kahverengi gözlerine döndüm. 

Düşündüm; Acaba o da benim düşündüğüm gibi, benim hakkında düşüncelere sahip miydi? Ve aynı zamanda yine ve yine düşündüm; Onun hakkında düşünüyor oluşum, onu kıskanıyor oluşumun bir ispatı mıydı?

αίμα gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin