228 22 10
                                    

"Şeytani duyguları hissetmenin bir yolu vardır. Herkesin bilmediği bir yolu." Parmağımı dudağıma bastırdım. "Ama bu onunla bir sır." Güldüm. "Sır-dı." 

Ona doğru yaklaşıp karanlıkta parıldayan gözlerine baktım. "Şimdi bana bir söz vereceksin. Aramızda geçenler sonsuza dek aramızda kalacak." Başını hafifçe salladı. Gözlerinde korkuyla karışık bir şeyler görebiliyordum. Alayla güldüm. Ve denizi işaret ettim. "Bir oyun oynayacağız."

"Burada bir ateş yakacağız ve denize girip o ateş parçasının herhangi bir parçası gözükmeyecek kadar uzağa gideceğiz." Gözleri irice açıldı. "Tehlikeli değil mi?" Başımı iki yanımda salladı. "Tehlikeli olmasa burada ne işimiz olurdu?" Koşarak kumlara ilerledim ve cebimdeki çakmağı çıkarıp halihazırda daha önce gençler tarafından hazırlanmış odunlara ateş verdim. Ateşin yükselişiyle parıldayan gözlerimi ona çevirdim. "Korkuyorsan vazgeç." Omuz silkti. Güldüm.

Arkamı dönüp koşarak denize yaklaştım ve ayaklarımı içine daldırıp ilerledim. Arkamı döndüm ve yavaşça yaklaşan Chloe'ye baktım. "Acele et. Saati kaçırmak istemezsin. Gece yarısında denizin derinlikleri harikadır." Yaklaştığında ondan beklenmedik bir şekilde utangaçça konuştu. "Elini tutamaz mıyım?" Kısa bir an suratına baktım. "Çocuk değiliz." Ardından dönüp hızla ileri yürüdüm ve vücudumun tamamını suyla buluşturdum. Geriye yaslanıp ateş görünmeyecek kadar uzaklaşana kadar yüzdüm. Hemen arkamdan gelen Chloe korkuyla seslendi. "Yavaşla korkuyorum." Doğrulup elini kavradım ve denizde kendime doğru hızla çektim. İrkilmiş ifadesiyle bana bakıyorken konuştum. "Bu oyunda korku yok, korkarsan kazanamazsın." Ateş görünmeyecek kadar uzaklaştığımızda ayağımın yere değmediğini biliyordum. Geriye yaslandım. "Şimdi başını hafifçe geriye at ve gökyüzüyle denizin buluştuğu o korkunç karanlığa bir bak. Ve suda ki yansımana." Titreyen sesiyle konuştu. "Ayaklarım yere değmiyor." 

Umursamadan konuştum. "Ben ve o, burada bir anlaşma yaptık." Bana baktığını hissettiğimde ona döndüm. "Şeytani bir anlaşma." Güldüm. "Yaşadığım sürece, varlığımın intikamını almam için bana bir hediye verdi." dediğimde anlamayan gözlerle baktı. "Hediyemin ne olduğunu henüz öğrenemedim. Ama yakında onu bulacağım."

"Şimdi senle ben, burada onu görebilmen için buradayız." dediğimde korkuyla gözlerini açtı. "K-kimi?"

Fısıldadım. "Yüzünü suya sok ve yukarı bak." Korkarak da olsa bana itaat etti ve başını hafifçe içeri soktu. Ardından suyun içinden çıkan baloncuklarla birlikte çığlık attığını gördüm ve güldüm. "Aptal." Hafifçe ileri doğru yüzdüğümde suyun içinden çıkamayacağını tahmin ediyordum. Elinden hızla tutup yukarı çektiğimde hızla kollarını bana sardı. Sırılsıklam suratı dehşet içindeydi. Titreyen sesiyle konuştu. "O g-gördüğüm şey.."

Gerilen vücudumu hissetmemeye çalışırken konuştum. "Sendin." Kaşlarını kaldırdı. Güldüm. "Psikolojin manipüle edilmeye çok müsait." Gözlerimi gözlerine getirdim. "Eğer seni kurtarmasaydım belki de ölecektin."

"O gerçekti." Suyu işaret ederek konuştu. Başımı salladım. "Sana demiştim, şeytani bir his için gereken şeylerden biri o, diğeri de sen."

Yavaşça onu ittirdiğimde kaşlarını çattı ve zorlukla yüzeyde kalmaya çalıştı. "O neydi?"

"Bana bahsettiğim hediyeyi veren." Nefes alışverişleri yükselirken sessizce konuştu. "Beni buradan götür." Omuz silktim ve denizin çıkışına doğru yüzdüm. Peşimden çırpınışlarını dinleyerek kumlara ayağımı bastım. Zorlukla kendini kuma bıraktığında hafifçe ona döndüm. "Nasıl bir his olduğunu anlayabildin mi?" Gözlerini kapadı. "Nasıl hem korkunç hem de bu kadar heyecan verici olabilir?"

"Bu mu?"

Başını hafifçe bana döndürdü. "Sen."

αίμα gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin