200 25 12
                                    

Sahnedeki özgüvenli duruşuna baktım. Her geçen gün daha da bana benzeyen ifadelerine göz gezdirdim. Onu kendime mi benzetiyordum? -hem de birinin birine benzemesi gerekiyorsa durumun benim ona benzemem olması daha mantıklı görünürdü- Gülümsedi. "Nasıldım?"

"Sanırım ben gibiydin." Başını hafifçe eğdi. "Bu iyi olduğu anlamına geliyor değil mi?" Omuz silktim. "Bilmem, ben iyi miyim?" Gülerek başını iki yanında salladı. "Sen oldukça kötü birisin."

Burnumu kıvırdım ve ayağa kalkıp sahneye yanına ilerledim. "Bir şeye benzemenin kolay olduğunu düşünüyorsun değil mi? Hiç değil." dediğimde kaşlarını çattı. "Nasıl yani?"

Elimi kalbine doğru uzattım. "Gerçekten içinde olmayan bir şeyi hissettirmek zordur." Omuz silktim. "Ama oyunculukta her şeyi tam anlamıyla hissetmek değildir." 

"Oyunculuk gözlem ve yarattığın karakterlerdir, onları gerçekten hissetmen gerekmiyor. Eğer bir oyuncu çok beğenilen bir oyunundan sonra karakteri yaşadım diyorsa bu gerçek değildir."

Kaşlarını kaldırdı. "Peki ya sen? Nasıl bu kadar gerçekçi olabilirsin?" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Ben mi?" Başını salladı. "Kendini göremiyorsun değil mi? Aslında oyunculuğunun hiçbir kusuru yok. Aşk ve masumiyet hakkında bir şey öğrenmek zorunda değilsin. Sen bilmediğin bir şeyi bile garip bir şekilde bize hissettiriyorsun."

Güldüm. "Öyle olsaydı başrol ben olurdum, sen değil." Saçını kulağının arkasına atıp yere oturdu. "Başrolün kendin olduğunun bile farkında değilken nasıl bu kadar zeki olabiliyorsun?" dediğinde yanına yavaşça oturdum. "Hikaye benimle başlıyor evet, ama asıl göz alıcı nokta sensin." dedi.

"Senaryoda da," kaşlarımı kaldırdığımda cümlesine devam etti. "Gerçekte de öyle." Gözlerinin kahverengisinin giderek koyulaşmasına baktım. "Bu da ne demek?"

Omuz silkti ve bakışlarını dizlerine indirdi. "Demiştin ya kusursuzluk en iyisi olmak değildir." Başını salladı ve tekrar bana döndü. "Evet değil, çünkü sen kusurlarınla birlikte en iyisisin." 

Gözlerimi kırpıştırıp içimde bir yerlerde şaşıran yanımı susturdum. Derin bir nefes aldım ve kendimi yere bıraktım. Yanıma uzanıp bakış açımı sahnenin tozlu yerlerinden güzel yüzüne çevirdi. "Özgüvenin altında böyle biri olduğunu biliyordum." dediğimde hafifçe doğruldu. "Benim hakkımda fikrin mi vardı?" Başımı salladım. "Seni kıskanıyordum sanırım."  Hafifçe güldü. "Bunu beklemiyordum işte." 

Elimi hafifçe uzatıp yüzünün önüne getirdim ve elimi tenine değdirmeden hafifçe göz kapaklarını aşağı indirdim, ardından fısıldadım.

"Ama şunu unutma; eğer şeytanla anlaşma yaptıysan, sözünü tutmak zorundasın..."

αίμα gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin