Bu hikâyeyi yazarken sürekli aklıma medyadaki şarkı geliyor. Bu yüzden açıp okursanız sevinirim, kucak dolusu sevgiler🥰Karnımın açlıktan guruldaması üzerine bir o kadar üşenerek sıcacık yatağımdan kalktım ve hazırlanıp büyük salona indim. Gryffindor masasına bir bakış atıp en çekilebilecek insanın kim olduğuna karar verdim ve onun yanına oturdum.
Xenophilius ve Pandora köşede oturmuş tartışıyorlardı. Pandora aslında Ravenclaw'daydı, okulda konuştuğu sayılı kişilerden olan Xenop'la (ismi çok uzun) oturmak için buraya gelirdi. O her zaman garip bir kız olmuştu, yine de diğer ergenlerdense onunla takılmayı tercih ederdim. Regulus başka şeylerle meşgul olduğu zaman birileriyle konuşmak iyi geliyordu.
"Merhaba."
Tabağıma doldurabileceğim kadar yemek koyup aç midemi doldurmaya başladım. Pandora'nın yumuşak bakışları ve Xenop'un kızgın bakışları beni karşılayınca konuşmadan edemedim.
"Pandora şu çocuğa söyle, beni öldürecekmiş gibi bakmasın. Zaten Gryffindorlulara ayar oluyorum."
"Sen de bir Gryffindorsun?"
Xenop şimdi kaşlarını çatmış anlamsızca düşünmeye başlamıştı. Ona cevap vermek için ağzıma tıktığım şeyleri bitirmem birkaç dakikamı aldı doğrusu.
"Zeki çocuk seni."
Gözlerimi bir çift elin kapatmasıyla söylendim.
"Hey Regulus, şu çocukça hareketi yapmayı ne zaman bırakacaksın? Sayende elini her koşulda tanıyabilir hâle geldim."
Her ne kadar onunla bu şekilde konuşsam da hoşuma gitmiyor da değildi. Onunla seneler süren arkadaşlığımızı simgeliyordu benim için.
Ellerini çekip çatalı elimden aldı ve masaya koydu.
"Hadi gel, sana bir şey göstermem gerekiyor."
Bugün öyle bir neşeliydi ki karnım doymamış olsa da onun hevesini kırmamak için ayağa kalktım ve beni bahçeye çıkarmasını izledim.
Yasak ormanın önünde durunca kaşlarımı çatıp ona doğru döndüm.
"En son yaptığımız gezide az daha kolumu kırıyordum."
"Bu seferki bir gezi değil, inan bana gelmene değecek."
"Geceleri buraya gelmeye devam mı ediyorsun?"
Bu beni gerçekten endişelendiriyordu, elbette çok iyi bir büyücüydü fakat ormanda ne gibi tehlikelerin dolaştığını kimse bilemezdi sonuçta.
Elimi tutup benimle birlikte yürümeye başladı, öyle heyecanlıydı ki bana ne göstereceğini gerçekten çok merak etmiştim. Ağaçlar iyice sıkılaşmaya başladığında hızımızı azalttık. Ben de bakışlarımı yanında getirdiği çantaya yönlendirdim. İçinde ne olduğunu soracaktım ki iyice yavaşlamamızla hedefimizin burası olduğunu anladım ve etrafı incelemeye başladım. Biraz ileride gördüğüm cismin ne olduğunu fark etmem birkaç dakikamı almıştı.
Bir anda elimi ağzıma götürdüm.
"Lanet olsun, çok güzel."
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Off çok tatlılar xjjcjxjxj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look at the sky| R.A.B.
Fanfictionİkimiz de ölümün çat kapı geleceğinden habersizdik... "If I die, just look at the sky and say goodbye..." Regulus Arcturus Black.