5.Bölüm

310 21 9
                                    

Gözlerimi az önce yanımda oturan çocuğa çevirdim. Karamel rengindeki saçları yeşil gözlerinin hemen üzerinde bitiyordu. Bana samimiyetle sorduğu soru kafamın karışmasına sebep oldu.

"Siyahlı çocuk seni ekmişe benziyor, eğer istersen benimle gelebilirsin."

Neden böyle bir şey söylemişti anlam veremedim.

"Sağ ol ama sırf böyle bir şey oldu diye ben de başkasıyla gidecek değilim."

"O zaman özür dilerim."

"Ne için?"

"Bunu bahane olarak gösterdiğim için."

Gülmeye başlayınca ben de ona gülümsedim, tabii çok içten olduğu söylenemezdi.

"Bak, davetini ne kadar kibar bir şekilde reddedebilirim bilmiyorum ama..."

"Gelirsen ne kaybedeceksin ki?"

"Lütfen ısrar etme, hoşça kal."

Tekrar bir şey söyleyecekti ki hızla sınıftan çıktım. Merdivenleri çıkarak kütüphaneye ulaştım. Ardından bir masaya oturup annemden gelen mektubu okumaya koyuldum.

Sevgili Hannah,

Seni gerçekten çok özledim bir tanem. Yaz tatiline çok az kaldığını biliyorum ve hâlâ bu yaz 16. yaş gününü kutlayacağımıza inanamıyorum. Babanın çıkmasına yalnızca birkaç hafta kaldı. Ne yapacağımı bilmiyorum ama artık çok yoruldum. Sana tüm bunları yaşattığım için beni affet, çok daha güzel bir hayatı hak ediyorsun, sana bunu sunamadığım için çok üzgünüm...

                                      Mathilda Prewett

Hani boğazınıza bir şey oturmuş gibi hissedersiniz de ağlayamazsınız ya, o an öyle hissettim. Annemi çok özlemiştim. Dakikalarca onu düşündüm. O her zaman mükemmel bir kadın olmuştu. Günün sonunda bizi kurtaran, ne olursa olsun beni seven o güçlü kadın olmayı başarmıştı.

Aklıma gelen anılarımla buruk bir tebessüm belirdi yüzümde. Çocukken yaramazlık yapmaya, annemi üzmeye fırsatım olmamıştı benim. Babam benim yerime de üzmüştü onu, hatta beni. Arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıkıp eğlenen değil de annemle bir duvar köşesinde ağlayan bir çocuk olmuştum ben. Annem her zaman benim için yaşadığını söylerdi, ben de onu hayal kırıklığına uğratmamak için elimden gelen her şeyi yapardım. Hâlâ da yapıyorum...

Kütüphanenin kapanma süresi yaklaştığında defterimi ve kalemimi alarak süpürge dolabının arkasına geçerek küçük tünele girdim. Tünel kendisinden biraz daha büyük olsa da oldukça dar olan küçük bir yere açılıyordu. Regulus ile ikimiz anca sığıyorduk.

Sırtımı soğuk duvara yaslayarak defterimi açtım ve tüy kalemimi mürekkebe batırarak yazmaya başladım.

Anneciğim,

Ne kadar yorulduğunu biliyorum ama ben gelene kadar dayan olur mu? Babam çıkınca ne yapacağımıza karar vereceğiz. Biliyorum onu hâlâ seviyorsun ama sana çektirdiği onca şeyden sonra onunla hâlâ aynı evde yaşayabilecek misin? Seni bilmiyorum ama bu lanet olası işin içinde yer alıp hayatımızı mahvettiği için ben onu hiçbir zaman affetmeyeceğim .

                                     Sevgilerle Hannah...

Mektubumu bitirdikten sonra üzerime çöken yorgunluk gözlerimin kapanıp beni uykuya sürüklemesiyle son buldu.

******

Yanımda hissettiğim kıpırtıyla göz kapaklarımı araladım. Görüş alanıma giren bir çift göz gülümsememe sebep oldu.

"Unuttuğunu sanmıştım."

"Unutmadım, yalnızca biliyorsun. Profesör Slughorn'un davetini reddetmek bazen zor oluyor. Yine de çıkabildiğim kadar erken ayrıldım."

"Teşekkür ederim."

Başımı omzuna yaslayınca elimde tuttuğum mektubu inceledi ve kaşlarını çattı.

"Baban çıkıyor mu gerçekten?"

Kafamı onaylarcasına salladım.

"Peki ne hissediyorsun?"

"Hiçbir şey. Hiçbir şey karısını ve küçük kızını kendisinden ayırabilecek bir işe kalkışmasının bahanesi olamaz. Bu yüzden onu ne seviyorum ne sevmiyorum. Nefret etmiyorum çünkü azıcık da olsa onunla olan anılarım bazen beni mutlu ediyor."

Regulus nedenini anlayamadığım bir şekilde husursuzca kıpırdandı.

"Uzun bir yaz tatili daha geliyor."

"Bir ara bize gel, ciddi anlamda sıkılıyorum. Üstelik annemin de en az benim kadar memnun olacağından eminim."

Gülmesiyle ben de gülmeye başladım.

"Walburga teyzenin senden daha çok memnun olacağından eminim."

"Hannah."

Biraz durakladı ardındansa nefes alıp konuşmaya başladı.

"Düşünüyorum da her geçtiğimiz saniye daha çok ölüme yaklaşıyoruz. Bugün burada kalalım ne dersin? Böylece ölüme daha çok yaklaşmadan birlikte daha fazla vakit geçirmiş oluruz."

"Kalalım. Ama Regulus, ölmek için çok genciz. Önümüzde yaşanacak çok fazla sene var..."

Başımı tekrar omzuna koyduktan sonra gözlerimi kapadım ve kendimi uykuya teslim ettim. Yanımda olduğu için huzurluydum çünkü Regulus'un yanımda olduğunu bilmek bana her şeyden daha iyi geliyordu...

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Merhaba sevgili okurlarım, kitap hakkındaki düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi alabilir miyim acaba?

Destekleriniz için çok teşekkür ediyorum, yazdığım satırların birileri tarafından okunması beni öyle mutlu ediyor ki bu hissi sözlerle dile getirebileceğimi hiç sanmıyorum.

Hepinize kucak dolusu sevgiler yolluyorum, umarım en az Hannah ve Regulus gibi hayatınıza iyi bir dert ortağı çıkar.

Okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️

Look at the sky| R.A.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin