13. Bölüm

36 4 0
                                    

Akşam yemeğini yedikten sonra Gryffindor ortak salonuna doğru ilerlemeye başladım. Birkaç dakika sonra olduğum yerde durdum ve cama dokunan yağmur damlalarının seslerini dinleyerek pencereye yöneldim. Tek hamleyle açtığım pencere sonuna kadar açılmış, şiddetli yağmurun sebep olduğu ıslak toprak kokusu iliklerime kadar işlemişti. Aklıma gelen şeyle kocaman bir tebessüm ederek pencereyi kapattım ve koşarak dışarı çıktım. Her zaman yağmur yağdığında altında oturduğumuz geniş yapraklı ağacı buldum ve sırtımı ağacın gövdesine yasladım.

Yağmur yağarken Hogwarts'ın güzelliği iki katına çıkıyordu. Özellikle bu zamanlarda gölü seyretmekten çok hoşlanıyordum. Ağacın büyük gövdesinin arka tarafından bir öksürük sesi geldiğinde yavaşça bulunduğum yerden doğruldum ve birkaç adım attım. Tanrım, koca Hogwarts'ta Regulus'la karşılaşmamanın bir yolu yok muydu? Çünkü buna gerçekten çok ihtiyacım vardı.

"Burada ne yapıyorsun?"

Regulus sesimi duyunca şaşkınlıkla bana doğru döndü ve elindeki kitabın kapağını kapattı.

"Yağmuru sevdiğimi biliyorsun."

"Niçin işimi zorlaştırıyorsun Arcturus? Senden uzak durmaya çalıştığımı görmüyor musun? Sen bu şekilde sürekli etrafımdayken bunu nasıl yapacağım?"

Bu bir soru cümlesi değildi, bunu o da biliyordu.  Ağzını yavaşça araladı ve şekilli dudaklarını hareket ettirdi.

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

Gözlerinde görebildiğim tek şey kızgınlıktı, bana kızıyordu çünkü onun düşüncelerine saygı duymadığımı düşünüyordu.

"Ayrıca bana Arcturus diye seslenmeyi kesmelisin. Sayende artık bu isminden nefret etmeye başlayacağım."

Yutkundum, cidden artık benden bu kadar mı fazla nefret ediyordu? Düşündüğüm şeyle kendime tekrar kızdım ve nefesimi sesli bir şekilde vererek tekrardan yerime geçtim. O etrafımdayken sürekli beraber paylaştığımız anılar aklıma geliyordu ve bu beni deli ediyordu.

Yağmur damlalarının sıklığı gitgide azaldı ve en sonunda durdu. Gitmek üzere ayağa kalkmıştım ki duyduğum sesle yutkundum.

"Bir saniye bekle Hannah."

Ne söyleyeceğini merak ederek arkamı döndüm ve gözlerimi onun kahverengi irisleri ile buluşturdum. Defalarca baktığım bu gözler nasıl her seferinde bir şok etkisi yaratabiliyordu hiçbir zaman anlamamıştım. Ne söyleyecekti bilmiyorum ama söyleyeceklerinin onun için oldukça anlam taşıdığını bakışlarından anlamıştım.

"Lütfen buna daha fazla devam etmeyelim."

"Beni anlamıyorsun değil mi? Oradan tüm bunları yaşamak isteyen benmişim gibi mi görünüyor? Ayrıca ben sana-"

"Özür dilerim."

Sözümün kesilmesiyle onun dudaklarından çıkan bu iki kelime bir anlığına duraklamama neden olmuştu.

"Ne?"

"Senin tüm o çektiğin zorlukları ve yaşadıklarını göz önünde bulundurmalıydım. Belki de o şekilde söylememeliydim bilmiyorum ama o an bunun hem sana hem de ..."

Duraksadı.

"...arkadaşlığımıza zarar verebileceğini düşünmedim. Bir anlık heyecandan olmalı bu, eğer tüm bunları tahmin edebilseydim hiçbir zaman haberin olmamasını tercih ederdim."

Ne yapacağımı bilmiyordum, tüm benliğim onunla barışmak ve eski günlere geri dönmek için can atsa da sanki bunu yaparsam tüm geçmişime, kendime ihanet edecekmişim gibi geliyordu.

"Bilemiyorum."

"Anlamıyor musun Hannah sana ihtiyacım var. Tüm o şakalarımıza, senin yeri göğü inleten kahkahalarına, geceleyin yıldızları izlemek için yaptığımız küçük kaçışlara..."

Onun bakışları ve sözleri gözyaşlarımı almaları için zorlasa da karşı koydum, bir özürle her şey düzelebilir miydi? Sanmıyorum...

"Benim sana ihtiyacım varken sen benim yanımda mıydın ki Regulus? Niye bunu ben yapmak zorundayım?"

Az önceki umut dolu bakışlarından eser yoktu, yüzü bir anlığına donuklaştı.

"Pekiala, en azından son bir kez eskisi gibi olamaz mıyız Hannah? Biliyorum, bana çok kızgınsın. Ama bir akşamlığına da olsa barışamaz mıyız seninle?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Yarın akşam her zamanki yerde ol Hannah, lütfen."

 Kafamı yavaşça salladım ve arkamı döndüm. Beni yarın çağırmıştı, yani doğum gününde... Regulus'un ne yapacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek çarem yarını beklemekti ve ben şimdiden bu gecenin benim için geçmeyeceğinden emindim.

Look at the sky| R.A.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin