Herkes gitmiş, bahçede yalnızca ben ve partide aldığım hediyelerim kalmıştı. Havanın kararmaya başlamasıyla oturduğum yerden kalkıp eve doğru ilerledim. Tam kapıyı açmış içeriye giriyordum ki arkamdan gelen sesle oraya doğru döndüm.
Gelen Regulus'tan başkası değildi.
"Üzgünüm, ancak bu kadar erken gelebildim."
Onu incelememle gözlerindeki ışıltı dikkatimi çekmiş, heyecanının sebebini merak etmiştim.
"Bir şey mi oldu?"
Kararsız bir şekilde birkaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra mırıldandı. Anlaşılan konuşmamız biraz uzun sürecekti ki onu bahçeye götürüp bir masaya oturttum. Yaptığı tek şeyse gömleğinin kolunu sıvamak olmuştu. Birkaç saniye öylece kaldım, ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerimi onun üzerinden çekip yutkundum...
"Regulus..."
Gözlerindeki parıltıların nedenini anlamıştım artık.
"Sen ne yaptın?"
"O çok güçlü Hannah, yapabildiği şeyleri ve yapabileceklerini bilsen..."
Regulus bir Ölüm yiyendi artık, elimi yavaşça ağzıma doğru götürdüm. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti?
Sakinleşerek derin bir nefes aldım.
"Onlarca katliam yapmış bir kara büyücüden söz ediyoruz Regulus."
"Bazen büyük fikirler için küçük bedeller gerekir Hannah. Neler yapacağımızı bilsen..."
Aklıma anılarım geldiğinde gözlerimi onunkilere diktim.
"Babamın neler yaşadığını unuttun mu Regulus? Aynı o zamanlar babamın konuştuğu gibi konuşuyorsun."
"Aynı şeyler değil Hannah. Bazen fazla duygusal davranıyorsun."
"Aynı şeyler ve biliyor musun? Ben babamı bize yaşattıkları yüzünden hiçbir zaman affetmedim."
Sırtını dikleştirmiş, birazdan olacakları tahmin etmiş gibi bana bakıyordu.
"Ne ima etmeye çalışıyorsun?"
Oturduğum yerden kalkıp hemen yanına yürüdüm.
"Benim tanıdığım Regulus gibi davranmıyorsun. Eğer olur da ona bir yerlerde rastlarsan işte o zaman belki konuşuruz."
Sert bakışlarımı ona yöneltince güldü.
"Beni kovuyor musun?"
"Herkesin istekleri ve amaçları vardır Hannah ve sen sırf benimkini gördün diye benimle iletişimi kesmek istiyorsan sana karşı çıkmayacağım. Aramızda gerçekten bir şeyler olduğunu düşünmüştüm, yanılmışım. Yalnızca aptal bir oyunmuş her şey. Şunu bil ki her oyunun bir sonu vardır Hannah, bizim oyunumuz burada bitti."
Bunları yüzüme söylerken bir an bile duraksamamıştı, gözlerinde biraz olsun çekinme ya da pişmanlık yoktu. Oysa bir parça da olsa görebilmek benim en büyük umudum olmuştu.
"Sen de şunu bil ki bu sözlerin yüzünden seni hiçbir zaman affetmeyeceğim Arcturus."
Ona ilk defa bu ismiyle seslenmenin şaşkınlığını yaşarken sorgulayıcı bakışlarını bana yöneltmişti. Sandalyeden kalkarak ona doğru yaklaştım ve kulağına doğru eğilerek fısıldadım.
"Bu sözlerini hiçbir zaman unutmayacağım."
Arkamı ona doğru dönerek hızla ilerlemeye başladım. Gözyaşlarım akmayı sürdürürken eve girdim ve yüzümü yıkadım. Regulus'un yeri bende çok ayrıyken şimdi o da beni terk etmişti, herkes gibi...
Etrafımdaki herkes şekil değiştirirken hep aynı kalmamalıydım belki de. Benim de değişmem gerekiyordu, belki de artık kimseye bu kadar değer vermemeliydim, kalbimdeki boşluk hissini hiçbir zaman bir daha yaşamamak için.
Gözyaşlarımı silip yatağıma uzandığımda dudaklarımın arasından çıkan cümleye engel olamadım.
"Bir daha kimsenin beni üzmesine izin vermeyeceğim."
...............................................
Herkese yeniden merhaba, görüşmeyeli nasılsınız?🌤️Bölüm hakkındaki yorumlarınızı dört gözle bekliyorumm🌊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look at the sky| R.A.B.
Fanfictionİkimiz de ölümün çat kapı geleceğinden habersizdik... "If I die, just look at the sky and say goodbye..." Regulus Arcturus Black.