Yorum yapın lan.
Zaman akmayı bırakalı çok oluyordu. Hyunjin'in kolları yıldızının bedenini sıkıca sarmıştı. Bir film sahnesi andırıyordu şu an oldukları durum. Çevrelerini saran melekler vardı sanki. Ve bu melekler onları transa sokan bir şarkı söylüyordu. İkiside muhtaçlardı birbirlerine.
...
Işıklar sönüktü akşam olmuştu teyzeleri onları bütün gün yalnız bırakmıştı. Konuşacak bir şeyleri vardır diye. Ama ikisininde ağzı açılmamıştı.
Felix odanın bir köşesinde karanlığın içinde, dizlerini kendine çekmiş, göz yaşlarını gizliyerek oturuyordu. Sevgilisi tam karşısında duruyordu. Gidip sarılmak kokudunu içine çekmek her şeyini ona vermek istiyordu.
Hyunjin ise odanın diğer köşesine oturmuş karşısında oturan yıldızını izlemektwn baika bir şey yapmıyordu. Bütün odaya yayılmıştı kokusu. Ferah ve çiçek aromalı kokusu.
Felix darma dumandı. Ne yapması, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ağlamak yapabileceği en iyi şey gibi gözüktü. Ufak bir iç çekiş ile başladı. Karşısında oturan hyunjin geriliyordu. Yıldızı çok kötü ağlayacaktı. Karanlıktan dolayı pek net gözükmüyordu fakat ışıl ışıl larlauan gözleri bir lamba gibi aydınlatıyordu etrafı.
"yıldızım." dedi hyunjin titreyen sesi ile. Nefes almak zordu gerçekten. Yıldızının burnunu çektiğini duydu. Biliyordu sırf onu duyduğu için içinden kendine kızıyordu. "e-efendim" dedi yıldızı kafasını bacaklarına gömerken.
"sana yıldızım dediğim için kızmadın" dedi hyunjin. Felix o kadar alışıktı ki yıldızım demesine ona kızgın olsa bile umrunda değildi. Ve felix o kadat alışıktı ki sessiz bir şekilde ağlamaya kimse duymadan içini yalnız başına dökebilirdi.
Ama her zamankinden farklıydı bu sefer. Felix'in sesi ondan bağımsız şekilde çıkıyordu. Ağlıyordu. Yavaş yavaş şiddetleniyordu. Bu küçük bir çocuğun elinden şekerini almış ve ağlamasının giderek kuvvetlenmesi gibiydi. "Duramıyorum." diye bağırı verdi hıçkırıklarının arasında.
Sevgilisi ayağa kalkıp ona doğru yürüdü. Bu sefer emin değildi. Güçlü kolları ile onu sarsa ne yapacağı belli değildi. Yanımda onu istiyor muydu? Ama net olan bir şey vardı. Felix onun sevgilisiydi ve en kötü anlarında yanında olması gerekiyordu.
Hyunjin yıldızının yanına gidip onu kucağına alıp yatağa oturttu. Felix'in ağlaması dahada şiddetlenmişti sanki. Hyunjin dayanamayıp kollarını yıldızına sardı. Biliyordu. Ve başarmıştı. Yıldızının rahatlamaya ihtiyacı vardı ve onun tek ilacı hyunjin'di.
Kollarını felix'e sardığı gibi felix'in ağlaması yavaşlamıştı. Bebeğe şekeri geri verilmişti sanki.
Hyunjin yıldızı sakinleşene kadar kollarını ondan ayırmamış hatta yatağa uzanmış ve uyuyana kadar onu sım sıkı sarmıştı. Gece yarısı olduğu halde hyunjin'in gözüne uyku girmiyordu. Sevgilisi kolları arasındaydı fakat uykuusnda hıçkırıyor ve korkuyordu. Kafasını ona doğru çevirip gözlerine baktı. Uykusunda ağlıyordu. İlk zamanlar gibi.
Hyunjin vicdan azabı çekti. Onu yeniden ağlattığın için. Çocukluğunu unutturacağına söz vermişti oysa. Ama şuan aynı şekilde ağlıyor ve korkuyordu.
"seni kaybetme korkusu ile yattım dün gece yatağa yıldızım..." diye fısıldadı. Sesi çok kısıktı. "...ben ne yapacağımı bilmiyorum." dedi bu seferde. Sesi aynı tondaydı. Kollarını daha çok sıkıp yıldızının güvende hissetmesini sağladı.
Hyunjin'de korkuyordu. Gerçekleri bilen o üç kişiden biriydi hyunjin. Başına gelecekleri biliyor ama kendini hazırlamıyordu.
🧡🧡🧡
Dedim ki epny git insanları bir sevindir gel. Ama sorun şu ki sanırım sevindirmedim ağlattım. Neyse 😁
Her gün nazar duası okuyorum 🙃
Yorum yapın ya hiç biriniz düşüncelerini belirtmiyor. Böyle olmaz bir şeyler yazın mk.
Bana yarım saat verin bir bölüm daha salarım çok yetenekliyim mk
Epny~°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not EASY~°
FanfictionHyunjin: gözyaşlarını silmeye uğraşma ben silerim Texting//Angst @eupharity kitabım ve kalbim tamamen sana ait.