ip ve destiny'de yeniden 1. sıradayız!
Kırmızı'da 7'ye kadar yükseldik ve bugün de bakıyorum Minimoni'de 3. sıradayız.
Çok mutlu oldum.
Bölüm geç geldi çünkü tüm hafta boyunca çalıştım :'(
∞ ∞ ∞ ∞
Yoongi hırs, öfke, üzüntü ve daha pek çok duygu karmaşası içerisinde yolu arşınlarken yaptığının doğru olup olmadığını düşünecek zamanı olmuştu ama tüm düşünceler tıpkı görebildiği kırmızı ipler gibi aklında karma karışık bir durumdaydı.
Küçükken kahramanı olarak gördüğü adamın bir gün hayatından çıkıp gitmesiyle elinden geleni yapmıştı, gerçekten ondan nefret etmemek için elinden geleni yapmıştı.
Kırmızı ip yüzünden demişti, hep kırmızı ipi suçlayıp babasının bir suçu olmadığını kaderi yüzünden çekip gitmek zorunda kaldığını söylemişti kendi kendine. Fakat Jimin'in kamp alanında anlattıklarından sonra bunun biraz da kişinin kendi seçimi olduğunu fark etmişti.
Babası bir zorunlulukla değil, kendi seçimiyle terk etmişti ailesini... En kötüsü de mutluydu, çok mutluydu...
Yoongi küçükken en azından iki tarafında mutlu olması için dualar ettiğini hatırlıyordu. En azından iki tarafta birbirini unutup mutlu olsun diye çok yalvarmıştı Tanrı'ya fakat görünen o ki mutlu olan bir tek o'ydu! Annesinin hala onu sevdiğini biliyordu...
Eğer kendine yeni bir aile kurmuş olsaydı Yoongi bir şekilde her şeyi sineye çekerdi ama görünen o ki böyle olmamıştı. O adam başkasının çocuğuna babalık yapabilecek kadar aşık olmuştu Bayan Kim'e!
Seokjin'den hoşlandığı zamanlardan, tanıştıktan sonra ayak üstü yapılan sohbetlerden biliyordu. Babasını çok seviyordu ve anlatmaktan asla geri durmuyordu, annesiyle birbirlerini ne kadar sevdiklerini söylediğinde Yoongi bu duruma hep sevinmişti.
O adamın kendi babası olduğunu nereden bilebilirdi ki?
Yoongi ondan şimdi nefret etmeye başlamıştı işte ama ne olursa olsun saygısız bir çocuk değildi. Evet, belki ağzı bozuktu, ve soğuk biriydi ama büyüklerine hiçbir zaman saygısızlık etmemişti. O evden apar topar kendini dışarı atmadan önce bile Bayan Kim'den özür dilemişti. Saygıyla eğilmiş, gitmesinin şu an en doğrusu olacağını, bu anı bozmak istemediğini söylemişti.
Şu an huzur bozanın kendisi olduğunu düşünüyordu. Sonuçta hiçbir kadın eşinin eski ailesiyle bu kadar yakın olmak istemezdi.
"Oooofff!" elleri ceplerinde yürürken nefesini dışarı üflemekten başka çaresi yokmuş gibi bir daha dışarı boşalttı nefesini. "Daha ne kadar takip edeceksin beni?" diye seslendi arkasından gelen genç çocuğa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RED THREAD OF DESTINY
FanfictionBir inanışa göre ruh eşleri birbirlerine kırmızı bir iple bağlanmıştır. Min Yoongi ise bu kırmızı ipi görebilen sayılı kişilerden biridir ve kendi ipi ise kimseyle birleşmemiştir. Yıllarca ruh eşine bağlanmayı bekleyen Yoongi, ruh eşinin bir anda or...