Herkese yeniden merhaba.
Söz verdiğim gibi hemencecik 2. Bölümü de sizinle paylaşıyorum.
Keyifli okumalar... (:
-------------------
"Günaydın bebeğim." Kadın kapıyı bir anda açıp içeriye atılınca Yoongi yatağında zıplayarak uyandı. "Anne..." sızlanarak kıçını annesine döndü ve başını yastığının altına soktu. Annesi odasına güzelce girip güzel sözlerle oğlunu kaldırabilirdi fakat bunun işe yaramadığını tecrübe edeli çok olmuştu. Bu yüzden elini örtüye atıp çekiştirmeye çalıştı fakat bu konuda başarılı olamadı çünkü ergen oğlu örtüye bacaklarını koala gibi sarmış direniyordu.
"Kalk bakalım okula gideceksin."
"Daha alarmım çalmadı kadın!"
"Kadın mı? Anneye kadın denmez. Alarmın beş dakika sonra çalacak, kalk diyorum sana."
"Ama ben son dakikama kadar uyumak istiyorum. Hatta sınıftaki sırama oturana kadar uyumak istiyorum. Keşke böyle bir yeteneğim olsaydı. Uyuyarak yürürdüm okula kadar ohhhhhh!"
"Senin için yiyecek bir şeyler hazırladım." Sonunda annesi kazanmıştı. Yoongi yemek kelimesini duyunca bacaklarını gevşetti bu yüzden annesi örtüyü rahatlıkla almış ve Yoongi'yi tenine değe soğuk havayla bırakmıştı. "Mutfağa gel hemen."
Annesi odadan çıktığında öfkeyle yatağında tepinmeye başladı. Yemek yemeyi seviyordu ama uyumayı daha çok seviyordu hele ki geç yattığı gecelerde daha çok seviyordu uykusunu... İstemeden de olsa yataktan kalkıp üniformasını giydi ve tuvalete gitti.
∞ ∞ ∞ ∞
"Yemek yemeden mi gidiyorsun?" Yoongi bir ayağı kapının dışında duraksadı ve saatine baktı. "Tuvalette uyuklamışım gelip kapıya da tıklamamışsın. Jungoo beni bekler şimdi. Az ilerde Taetae'yi de alıyoruz biliyorsun."
"Aman bir şey olmaz gel de bir şeyler ye."
"Okula geç kalırım."
"Geçen gün okuldan aradılar evden erken çıksan da geç kaldığını ve ceza aldığını öğrendim. Otur bari bir şeyler ye ya da okula geç kalma."
Yoongi biraz düşündü, şimdi dışarı çıksa en az on, on beş dakika Jeongguk'u bekleyecekti. Eh ondan sonra Taehyung ile didişip kavga edecek, okula yine yarım saat geç kalacaklardı. En azından biraz bir şeyler atıştırsa Jeongguk'u daha az beklerdi.
"Tamam, biraz atıştırabilirim."
Yoongi masaya oturup hemen bir şeyler yemeye başlayınca annesi gülerek yemek yerken iki yanağını da şişiren oğluna baktı, Yoongi ise başını hiç kaldırmadı.
Yoongi annesiyle çok sık sohbet etmezdi, çok sık aynı sofraya da oturmazdı ve çok fazla gözlerini üzerinde gezdirmezdi. Okula gitmek için uyandığında annesi çoktan işe gitmiş olurdu, eve geldiğinde ise annesi geç saatlere kadar çalıştığından yüzünü çok az görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RED THREAD OF DESTINY
Fiksi PenggemarBir inanışa göre ruh eşleri birbirlerine kırmızı bir iple bağlanmıştır. Min Yoongi ise bu kırmızı ipi görebilen sayılı kişilerden biridir ve kendi ipi ise kimseyle birleşmemiştir. Yıllarca ruh eşine bağlanmayı bekleyen Yoongi, ruh eşinin bir anda or...