GÖRSELİ BÖLÜMÜ BİTİRİNCE ANLAYACAKSINIZ
Defalarca bizi 1 yapan elleriniz dert görmesin efeniiim :)
İlk olarak bu kız nişanlandı.
Enişteniz Türk olmadığı için süreçler de farklı oldu. İş hayatı derken bir de bu çıktı başımıza bu yüzden yazamadım ama şimdi buradayım.
--------------------
Jimin babasının öfkeyle onu arabaya ittirmesiyle deri koltuğa oturmuş ve sessizce sonunun gelmesini beklemeye başlamıştı. Normalde babası sessizce ortamı yumuşatmaya çalışan orta yolu bulan kişiydi; annesi ise öfke nöbetleri geçirir ona lanetler yağdırır ve bütün her şeyi Jimin'in burnundan getirirdi. Fakat şu an durum tam tersiydi.
Annesi dümdüz bir ifadeyle camdan dışarıyı izliyor ve karşısındaki oğluna hiçbir şey söylemiyordu. Büyükannesi ise hemen yanında oturuyor tedirginlikle canından çok sevdiği torununa bakıyordu.
Bay Park aniden "İşe yaramaz hergele seni!" Diye söylenince Jimin hiçbir şey söylemeden ayaklarını izlemeye devam etti. Jimin'e göre babası haklıydı, işe yaramazın tekiydi.
Buna rağmen eğer ona kızan annesi olsaydı bir şeyler söylerdi. Ona karşılık verir, haklı çıkmanın bir yolunu bulur ama asla susmazdı. Jimin'i her zaman korumaya çalışan, annesiyle arasındaki gergin havayı durduran kişi babasıydı. Bu yüzden sessiz kalarak saygısızca bir şey yapmamaya çalıştı.
"Bir bunu yapmadığın kalmıştı. Okulu birbirine katıyorsun sesimizi çıkarmıyoruz. Kendi ahırı, haliyle at koşturuyor, suç bizim diyoruz. Ama... Ama bu bambaşka bir şey! Nasıl kavgaya bulaşırsın hem de bir kızla."
"Özür dilerim, baba."
Özür dilemesi babasını daha da sinirlendirmiş olacak ki sinirle oğluna döndüğü anda büyükannesi araya girip "Benim torunum durduk yere kavga edecek bir insan mı?" Diye sordu. Arabadaki herkes hatta şoför koltuğundaki yaşlı adam bile dikiz aynasından yaşlı kadına bakmaya çalıştı. Yaşlı kadın gözlerini devirip kabullenişle başını salladı "Tamam, tamam... Bazen yapıyor kerata ama bu sefer bir gerekçesi olmalı. Değil mi Jimin-ah?"
"Büyükanne özür dilerim ama hiçbir gerekçem yoktu. Myunghee denen kızı da ben yanıma aldım, onun da hiçbir şeyden haberi yoktu. Hatalıyım ama ne olur bana nedenini sormayın." dedi gözlerini hiçbirine değdirmeyi cesaret edemezken. Büyükannesi biraz daha diretmez istedi fakat kızıl saçlı kadının dudakları aralanıp çarpık bir gülüşün hazırladığı zeminde tıslama benzeri bir gülüş kulaklarda yankılandı. Jimin ve büyükanne bu gülüşe anlam vermeye çalışırken kadın net bir sesle "Arabayı tam tersi istikamete çevirir misiniz?" diye sordu şoföre. "Aynı yere gidiyoruz."
Arabadaki herkes bu ani ve sebepsiz çıkış için bir cevap beklerken Jimin'in annesi "O çocuk... Uzun boylu olan... İpi bağlandı değil mi? Ve sen de bunu kabullenemedin, mantıklı bir şekilde halletmek isterken duygularına yenilip olay çıkarttın değil mi?" diye sordu bilir bir sesle. Jimin tüm bu söylenilenlerin pekala bilincindeydi fakat bir başkası tarafından söylenince gerçekten çocukça ve gülünç geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RED THREAD OF DESTINY
FanficBir inanışa göre ruh eşleri birbirlerine kırmızı bir iple bağlanmıştır. Min Yoongi ise bu kırmızı ipi görebilen sayılı kişilerden biridir ve kendi ipi ise kimseyle birleşmemiştir. Yıllarca ruh eşine bağlanmayı bekleyen Yoongi, ruh eşinin bir anda or...