Öncelikle bu çok çok gecikme için çok üzgünüm. Sürekli aksilikler çıkıp durdu, kötü enerjileri kovup güzelce bölüme odaklanalım ve YORUM yapalımmm :)
Yanlışlarım varsa şimdiden affedin :(
-------------------------
Namjoon, Yoongi'den gelen mesaj ile birlikte hızlıca yataktan kalktı fakat bu hareket yanında uyuyan sevgilisi için pek hoş karşılanacak türden değildi. Bu yüzden onu uyandırmış olabileceği düşüncesiyle tüm vücudu kasıldığında boynunun acısıyla yüzünü buruşturdu.
Elini refleks olarak boynuna atıp ovuşturduğunda Jimin hala uyumaya devam ediyordu. Onun uykusunu asla bölmek istemiyordu ama bunun tam tersi şekilde eli onun alnını bulduğunda usulca saçlarını geri ittirdi. Ufak bir öpücüğü belli belirsiz sıcacık tene değdirdiğinde kalbi sıkışır gibi oldu. O, Jimin'i gerçekten seviyordu!
Bu küçük temas da onu uyandırmadığı için memnundu ama gitmeden önce haber vermezse de Jimin kızacaktı buna emindi. Gülerek "Jimin..." diye seslendiğinde uyanmayacağını biliyordu.
Ona bir keresinde "ölmek için uyuduğumdan asla uyanamıyorum." demişti. Bu cümleyi hatırlamak her ne kadar yüzündeki gülümsemeyi silse de bir kez daha seslendi sevgilisine.
Onun ölmek için uyumasını değil, kendisi için her sabah daha mutlu bir şekilde uyanmasını istiyordu.
Namjoon şu an bunu yaptığı için aynısını ondan beklemek bencillik sayılır mıydı?
"O zaman ben gidiyorum."
Onu uyandırmaya çalışmaktan vazgeçip yere indi ve etrafa kirli birer çamaşır gibi attığı formalarını alıp üzerine geçirmeye çalıştı. Finalde üzerinde yanlış iliklenmiş bir gömlek ve düzgün takılmamış bir kravat ile birlikte henüz düğmesini iliklemediği bir kumaş pantolon vardı.
Jimin onu buraya "Sınavlara çalışalım, yeterince dans ve okçuluk için prova yapıyoruz. Güzel bir üniversite kazanmak istiyorsak çalışmalıyız." diyerek getirmişti. Ama sonuç sadece insan anatomisine çalışmalarıyla sonuçlanmıştı ve bunun kesinlikle sınavlarla bir alakası yoktu!
"Namuman!"
Yerden çantasını almaya çalışırken adının korkuyla bağrılmasıyla o da yerinde sıçradı. Kendisine kocaman gözlerle bakan sevgilisiyle yüzündeki şaşkın ifade yerini yeniden gülümsemeye bıraktığında çantasını yeniden yere bırakıp yatağa doğru ilerledi.
Terli saçları biraz karıştırdığında "Kolay kolay uyanmazdın, kabus mu gördün?" diye sordu.
"Hayır, görmedim. Bilmiyorum, uyandım sadece." dedi rüyasını görmezden gelerek zaten tam olarak ne gördüğünü o bile hatırlamıyordu. Sadece sevgilisini biraz daha yakınında istiyordu, bu yüzden elini uzatıp onu buruşmuş gömleğinden yakaladı ve yatağa oturmasını sağladığında da elini hızla serçe parmağına atıp havaya kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RED THREAD OF DESTINY
FanfictionBir inanışa göre ruh eşleri birbirlerine kırmızı bir iple bağlanmıştır. Min Yoongi ise bu kırmızı ipi görebilen sayılı kişilerden biridir ve kendi ipi ise kimseyle birleşmemiştir. Yıllarca ruh eşine bağlanmayı bekleyen Yoongi, ruh eşinin bir anda or...