KAFES
4
Bıçak"Kör Bıçakla Kalbe Kazınan Yaralar"
Meg Myers - Heart Heart Head
Valefor - Mental Collapse♟
Soğuk gece Kafes'in sert duvarlarına ince bir gazel okurken görmüş olduğumuz manzara karşısında cam tavan tepemizde kırıldı ve tenimizi kanatan kristal yağmurlar gibi üstümüze yağdı.
Gecenin yıldızları bir bir sıraya dizildi bizi mahkemeye tutmak için. Ay şahitlik, karanlık hâkimlik yaptı. Sanki meshul olan biz muaf olan Lila'ydı.
Karanlıkta bile parlayan sarı saçları ve yüzünün yarısına vuran ay ışığı gözlerindeki dehşeti ve dudaklarından dökülecek olan cümleleri bekledi.
Neden böyleyiz, diye sorguya çekmek istedim kendimi. Neden bu kadar suçlu ve acımasızız?
Aslında suç bize ait değildi. Umut penceremizin camları kirlenmiş, yosun tutmuştu. Bizim hasret çiçeklerimiz bu yüzden balçığa bulanmış gibi görünüyordu.
Suç bizim değildi. Bulutlara asılan iplere dolanmıştı kuşlar. Kağnılara bıçak bilemiştik kör bir bıçakla kalbimize kazınan yaraları unutup.
Ve suç yine bizim değildi. Mavi okyanus dalgalarından yeşil yosun çeperlerine akmıştık güneşe uzanabilmek için. Biz yalnızca özgürlüğü bir melodi ve kalbimizi de o melodilere uyum sağlayamayacak notalar haline getirmiştik.
Duyuyorum. Söylüyorsun. Suç en başından beri bizimdi.
"Sen...ne yaptın Lila?" diye yineledi Pars sorusunu. Hepimiz şaşkınlıkla onu izlerken o donakalmış bir şekilde yerde yatan cesede bakıyordu. Korkuyordu. Ama kimden?
"Bu gerçek olamaz" dedim kendi kendime, fısıltıyla. Herkes olabilirdi ama Lila olamazdı. Kan görmeye bile tahammül edemezdi. Yapmış olması imkânsız gibi bir şeydi.
Hiçbirimizin ağzından bir kelime daha çıkmadan Lila bir anda yere yığıldı. Omuzuna inen sarı saçları sert toprak zemini kapladı.
Ateş hızla yanına koşup onu kucağına alırken Pars da yerde yatan erkek bedeninin kime aiti olduğuna baktı. Sanırım onu tanıyordum. Bizim gruptandı. Dora'ydı bu!
Pars, Dora'nın nabzına dokunup umutsuzca başını sallarken gözlerimdeki yaşa engel olamadım. Anlam veremediğim yaşanmışlıklar yüzünden ne hale gelmiştik! Ne acınası bir duruma düşmüştük.
Ateş'in arkasından gidip barınağa girdiğimiz esnada Pars bağırmaya ve elinde tuttuğu metal sopayı önünden geçtiği kapılara vurmaya başladı.
"Uyanın! Herkes uyansın!"
Bir bir açılan kapılardan sonra bodrum katından diğer liderler de çıkmaya başladı. Ateş, Lila'yı revire götürürken gözlerinde uykunun yer ettiği üyeler neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Neler oluyor?" dedi Senem, gözlerini ovuşturarak. "Ne bu gürültü? Eğitim var da benim mi haberim yok?"
"Öyle bir şey değil" dedim revire giren grup liderlerine bakarken. "Sanırım katili bulduk."
"Ne?! Katili mi buldunuz?" diye haykırdı Senem. O an elimi ağzına bastırıp susturdum onu.
"Kapa çeneni!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Teen FictionTanıtım bölümündeki videoya bakabilirsiniz. 🕯️ ''Bir kum tanesi kadarız bu evrende. Cennet de bu dünyada, cehennem de.'' ♟ Burası bir cehennem. Burası bir yok oluş. Burası KAFES. Bir girişi vardı. Fakat çıkışı bulmak imkânsızdı. Kuşlar kafeslerden...