Kafes
6Tünel
"Tünelin Sonundaki Işık"
Empyrium - Lover's Grief
Matstubs - Sing Me To Sleep
♟
Her hikâyenin başında olduğu gibi; Yolunda giden sıradan bir hayatım vardı.
Olabildiğince mutlu ve olağanca normal... Şimdi bir tünelde gibiyim ve tünelin sonunda hiç ışık yok. Tünelin aydınlık tarafına çıkabilen bir Işık yok! Zaman ve mekân kavramı yitirilmiş gibi. Neredesin, bilmiyorsun. Kaçmak istiyorsun, kaçamıyorsun. En kötüsü de sana ne olacak bilmiyorsun.Dışarıda bir yerlerde seni arayan birileri var. Bunu biliyorsun. Ama sesini onlara duyuramıyorsun. Nefes aldığını bilsinler istiyorsun. Ama nefes aldığına kendin bile inanamıyorsun. Çünkü sen neyin ne olduğunu bilmiyorsun.
Bir sene evveldi Kafes'e düşmeden önceki sorunsuz hayatım. Ailem, arkadaşlarım ve köpeğim vardı. Bir de okulum.
Daha önceleri küçük ve samimi bir kasabada oturuyorduk. Fakat son zamanlarda artan gariplikler yüzünden kasabamızdan ayrılmak zorunda kaldık.Kasabamızda son günlerde fazlasıyla kayıp vardı. Bu kayıplar özellikle gençleri kapsıyordu. Düşünsenize, ortadan kaybolan bir sürü insan. Haber alınamayan onlarca genç ve perişan aileler...
Anne ve babam o ailelerden biri olmamak için kasabadan taşınmayı kararlaştırdı. Daha doğrusu isteseler de o ailerlerden biri olmazlardı. Çünkü annem, babam ve ben bir aile değildik. Bu büyü çok önceleri bozulmuştu. Ben henüz ilkokula giderken yitirmiştim aile kavramını. Anne ve babam her gereksiz tartışmalarına yenilerini eklerken fark etmiştim aile olmadığımızı. Çünkü aile denilen şey -ya da adı her neyse- bu olmamalıydı. Büyükler aile olmayı çok yanlış anlamışlar. Belki de anlayamamışlar.
Dediğim gibi; henüz ilkokuldayken anne ve babam ayrılmıştı. Fakat benim için sık sık görüşmek zorunda kalıyorlardı. Kasabada başlayan ve gün geçtikçe büyüyen olaylar sarpa sararken mecburen taşınma kararı aldık ve şehir merkezine taşındık. Kasabadaki okulumdan ayrılıp şehir merkezindeki okula kayıt olmam bir haftama mâl olmuştu. Annemle yeni okulumun hemen bir kaç sokak ötesine taşındık. Babam da okulun diğer tarafındaki sokağa taşındı. Anne ve babamın evlerinin okula uzaklığı neredeyse aynı mesafeydi. Bu yüzden bir hafta annemde ve bir hafta da babamda kalacaktım.
Bu benim için yalnızca bir sene sürebilecek bir döngüydü. Çünkü reşit olduğumda herkesin canı cehenneme diyecektim. Madem ailemin temeli bozuldu, kalan surları da ben yıkacağım diyecektim.
Fakat beklediğim gibi olmadı. Okuldaki İlk günümde çok az kişiyle haşır neşir oldum. Pars'ı okulda yalnızca bir defa gördüm ve Pars okul müdürünün oğluydu. Bunu da çok sonraları öğrendim. Kafes'teki birçok kişiyi okulda görmüştüm zaten. Görmediğim çok az kişi vardı.
Ateş'i, Duman'ı ve Aren'i daha önce hiç görmemiştim. Ne okulda ne de başka bir yerde. Sanırım bizimle aynı okulda değillerdi.Her şeyin normal gittiği İlk okul günümde eve dönerken yağmur bastırdı. Kara bulutlar şehrin dört bir yanına dağılırken etrafta yoğun bir sis ve karanlık vardı. Eve gitmek için koşar adımlarla yolun karşı tarafına geçmeye çalışırken yüzüstü yere kapaklandığımı hatırlıyorum. Ayağımın bir şeye takıldığını fark etmiştim düşmeden evvel. Sırılsıklam ve çamura bulanan üstümle beraber yerde öylece dururken omuzumun üstünden geriye baktım. Yaya geçidinin yanında duran rögar kapağı açık kalmıştı. Ayağım kapağa takıldığı için düşmüştüm yere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Teen FictionTanıtım bölümündeki videoya bakabilirsiniz. 🕯️ ''Bir kum tanesi kadarız bu evrende. Cennet de bu dünyada, cehennem de.'' ♟ Burası bir cehennem. Burası bir yok oluş. Burası KAFES. Bir girişi vardı. Fakat çıkışı bulmak imkânsızdı. Kuşlar kafeslerden...