Bölüm 12

16.9K 579 39
                                    

Bölüm 12

Uyandığımda saat kaçtı bilmiyordum. Okan Bey hâlâ uyuyordu. Yatakta doğruldum. Yüzümü yıkayıp kendime geldim. Üstümde yıpranmış hale gelen kıyafetlerimi Okan Bey uyanmadan çıkarttım. Gelmeden önce valize aceleyle sokuşturduğum siyah yaz elbisesini çıkarttım. Kısa da değildi uzun da değildi, tam ideal ve benlikti.

Birkaç defa arayan Seray'a geri dönüş yaptım ve konuştum. Yorgun ve ruhsuzdu. Bugün en kötü olduğu gündü. Halamın cevapsız aramalarını görmezden gelerek telefonu kapattım.

Okan Bey uyanmıştı. Ben çıktığımda siyah bir tişört giyiyordu. Saçları hafif dağılmıştı, saçları dağınıkken daha çok yakışıklı duruyordu sebepsizce. Düşüncelerimi geri yollarken yatağa oturdum.

Yüzünü yıkadı. Odaya geri geldi. Beraber dışarı çıktık ve asansöre bindik. Telefonla konuşmaya başladı. Tanımadığım bir adam da bizimle birlikte binmişti. Asansörde sebepsiz ve boş yere duran boy aynasından sarmaş dolaş olan örgülü saçlarımı açmaya çalıştım.

Adamın bana baktığını hissedince başımı kaldırdım. Göz göze geldiğimizde kolumun çekilmesiyle Okan Bey'in bedenine çarptım. Sert gözlerle dik dik adamın suratına bakmaya başladı. Ne yapacağımı bilemeden gözlerimi kaçırdım.

İneceğimiz kata geldiğimizde elimden tutmuş, asansörden çıkarmıştı. Yemek yerine gidiyorduk. Fazlasıyla acıktığımı fark etmiştim.

Zevkle yemeklerde gözlerimi gezdirirken Okan Bey elime tabak tutuşturmuştu.

Çeşit çeşit bir sürü kahvaltılık koydum tabağa. Tıka basa yesem yine de iki saate acıkacağımı adım gibi biliyordum. Okan Bey'in beni köşede beklediğini görünce yanına gittim. Sessizce yemek yiyen otel sakinlerinin yanından geçtik. Bizimkilerin toplandığı masaya ilerledik.

Emrede uyku sersemliği vardı. Bir kolunu Sanem'in omzuna atmış komik birşey anlatıyormuş gibi hali vardı. Özgür Bey boş gözlerle yeri izliyordu. Bu adam gün gittikçe yüzsüzleşiyor Deren.

"günaydınlar çifte kumrular." dedi Emre genişçe gülümseyerek.

Okan Bey anlamadığım bir şekilde homurdandığında ben de yanına oturmuştum. Sanem mavi gözlerini ayırmadan Okan Bey'e bakıyordu.

Özgür Bey birkaç birşey yedikten sonra sigarasını içmeye başlamıştı. Gözlerini üzerimde gezdirdi birkaç dakika. Anlamsızca bakışlarına karşılık verdiğim.

Sanem rahatça yemeğini yemeğe başladı. Ben de aynı şekilde hem yiyor hem de çay içiyordum. Özgür Bey dirseklerini masaya yasladı. Gözleri hâlâ üstümdeydi.
"Seray bugün mekana gelmemiş," dedi sorarcasına.

Çiğnediklerimi zar zor yuttum. Bugün Seray'ın babasının öldüğü gündü. Gelemezdi. Beni aradığında da ruhsuzdu. Gözlerimi kaçırdım.
"biraz üşütmüş. Yarın gelir." dedim düz sesimle. Doğruyu söylediğimden emin olmak ister gibi bakıyordu. Daha fazla bakamadım gözlerine. Hem ona neydi ki Seraydan?

"şu Levent olayı ne?" dedi birdenbire Emre. Kaşlarım çatılmış çatalla tabağımdaki yemeklerle oynuyordum.

"her konuya burnunu sokma." dedi Okan Bey, sesi uyarı içeriyordu.

Sanem merakla ikimize bakıyordu. Tam azını açmış konuşacaktı ki ona nasıl baktıysam bir anda sustu.

Emre'nin gözleri kısılırken bana dikkatle bakıyordu.
"hayır yani, o gün bana adamı getirdiğinizde her tarafı kan içi-"

"tanımadığın kişilere adam diye hitap etmemelisin." dedim düz sesimle. Bana baktıklarını hissettim ama o an tüm sinirimle çaya bakıyordum.

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin