Bölüm 43

13.7K 429 20
                                    

Bölüm 43

acıkmadın mı hâlâ?" dedi Emre.

Başımı olumsuzca salladım. Saatlerce sessizce oturduk. Saatlerce sessizce yüzümü izlediler. Saatlerce sustum.

Bırakmayacaklardı. Burada ne kadar kalacağımızı bilmiyordum. Halamların benden haberi olup olmadığını bilmiyordum, beni merak etmediği kesindi. Demir hakkında ne oldu bilmiyordum. Sanemle Okan'ın ilişkileri sikimde değildi.

Daha fazla dayanamıyordu gözlerim. Yanlarından kalktım. Bir şey demeden çıktığım odaya geri girdim. Işığı kapattım. Başımı yastığa koyduğumda saatlerce bu anı bekleyen gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığımda saat kaçtı bilmiyordum. Tarçın kokusu buran buram ciğerlerime dolduğunda korkuyla doğrulmuştum. Etrafa bakındım. Yanımda değildi. Üstümde yeni fark ettiğim beyaz tişörtü vardı.

Oflayıp tişörtü üstümden çıkarttım. Yatağa geri yattım. Saatler geçti. Kalkmadım. Saatlerce onlarla aynı odada kalmak yerine yatmayı tercih etmiştim. Aç hissetmiyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum.

Başımı gömdüğüm yastıktan çıkarttım. Yataktan kalktım. Odada dolandım. Camın önüne geçtim. Demirliydi. Kendimce güldüm. Kaçamazsın Deren... Dışarıda duran korumalar da cabasıydı.

Canım çok sıkılıyordu. Kafeste gibi hissediyordum. Asla çıkamayacağım kafes. Bu kafesin kapısı yoktu.

Daha fazla dayanamamıştım. Kapıyı açtım. Odadan çıktım. Durduğumuz evde kaç farklı oda vardı bilmiyordum. Tek bildiğim ev iki katlıydı. Bir sürü oda vardı...

Okan buradaydı. Tam olarak karşımda. Kanepede yatıyordu. Üstü giyinik değildi. Altında pantolonu vardı. Gömleğini kanepenin başında gördüm. Yere devrilmiş birkaç içki şişeleri... Darmadağın şekilde karşımda yatıyordu. Ben de darmadağındım. Hafif kumral saçları dağılmıştı.

Kapıyı kapattım. Tuvalet olduğunu düşündüğüm yere girdim. Tahminim doğruydu. İşimi hallettim. Solgun yüzüme baktım. Boş bakan gözlerime baktım. Aynadaki yansımamı uzun zamandır unutmuştum. Deren Akça'yı unutmuştum... Olmam gerekeni unutmuştum.

Suyu açtım. Buz gibi suyla yüzümü yıkadım, kendime gelirim diye. Gelemedim. Dağılmış saçlarımı elimle düzelttim. Kızaran gözlerime baktım. Ağladığım çok net belli oluyordu.

Birkaç dakika beklemiştim. Elimle yüzüme hava yapıyordum. Ağladığım daha az belli olurken tatmin olup kapıya yöneldim.

Kapıyı açtım. Geri kapattım. Çıktığımda duvara yaslanmış bir şekilde bana bakan Okan'ı görünce duraksadım. Ardından umursamadan geri döndüm.

Tam gidecekken kolumdan tuttu. Bunu yapacağını biliyordum. Durdum. Yavaşça ona döndüm. Aramızda mesafe vardı. Tuttuğu kolumu kendisine çekti. Kolunu belime yaslarken yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

Beş saniye sürdü. Sadece beş saniye... Hızla geri çekildim. Tuttuğu kolumu elinden kurtardım. Sinirle güldüm.

Bana anlamsız gözlerle bakarken gülüşüm soldu. Elimi kaldırıp sertçe tokat atmıştım. Hak etmişti.

Dişlerini sıkarken sakin kalmaya çalıştığı belliydi. Tekrar kolumdan tuttu. Kendisine çekti.
"ne kadar kızgın olursan ol," demişti sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. "sen benim karımsın."

Sadece güldüm. Komikti. Bunca şeye rağmen beni karısı olarak görmesi... Çok komikti. Sözde ben onu aldatmamış mıydım?

Kolumu elinden çekerken hâlâ gülüyorum. Hatta abarttım. Alayla kahkaha attım.
"evet... Ben senin karınım. Koskoca Deren Kara Aslan! Peki sen bu üç günlük sahte karının seni üç senelik en yakın arkadaşınla aldatmasına ne diyorsun?" cevap vermediğinde daha büyük bir kahkaha atmıştım. O kadar hissiz ve sahte gülüyorum ki ben bile bir an tiksinmiştim.
"pardon... Koskoca Okan Kara Aslan da üç günlük karısını kuzeninde kalacağını söyleyerek üç senelik arkadaşıyla aldatmıştı..."

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin