Yaşadığım şeyler gözümün önune geldikçe paçayı iyi kurtardım diye söyleniyorum kendi kendime. Asrın zamanında gelmiş olmasaydı ilk cinsel deneyimimi eski sevgilim olan aynı zamanda tecavüzcü olan biriyle yaşicaktim. Ben bunu anı böyle düşünmüyorum, neyse
Düşüncelerimden anlaşıldığı üzere o çok uzun ve bi okadarda derin uykumdan uyanalı sadece 5 dakika olmuştu. Aslında uykum yok ama yinede kendimi halsiz hissediyorum.
Saat kaç ? annem beni niye uyandırmadı ? bu sırada annem içeri yavaşça girdi kendini sessiz olucam diye şekilden şekile sokmasın diye 'saat kaç' diye sordum.
'günaydıın güzel kızıımm' diyip alnıma öpücük kondurdu
'3 günlük ömrüm varmış gibi davranma anneee hiç alışık değilim' dedim sırıtarak.
oda yatağımın kenarına oturdu ve sevgi dolu gözlerle bana baktı bi süre. Bu bakışı gerçekten çok sevdim hep böyle kalsak ya ?
'saat 5 uykucuu tavuk senii, kalksan iyi edersin akşama misafirlerimiz var. Baban asrını ve ailesini teşekkür amaçlı yemeğe davet etti ' dedi yerinden kalkarken.
WHAT??!?
Yani tamam mantıklı düşününce çok ince bi davranıştı ama şimdi ben onun yüzüne nasıl bakıcamki. Beni yarı çıplak görmesindenmi utanıyım yoksa üstüme bi abazanın yumulmasına şahit oluşundan mı.
Yatağımda oturur pozisyon alıp kafamı ellerimin içine aldım. Gerçekten bu utançla yüzüne nasıl bakarım bilemiyorum. sonra oturduğum yerden kalkıp düşüncelerimin arasında tuvalete doğru ilerledim elimi yüzümü yıkadım sonra saçımı tarayıp ördüm üstümden geceliklerimi çıkarıp daha ortama uygun ama rahat bişeyler giydim.
odamda birazdaha oyalandıktan sonra kapanın zilini duydum. Başlıyoruz...
Bi süre sonra kapımın tıklandığını duydum büyük ihtimal annemdi aşağı gelmem için yapıyordu. 'geliyoruum anneee' dedim aynaya dönük bi şekilde.
'anne olmak için çok yanlış bir insanım' dedi bi ses. ses ? asrın ? odamda ? tam ? arkamda ?
Hızla arkamı döndüğümde kapı yarım açık oda duvara yaslanmış bana bakıyordu. 'ne arıyorsun burda' diyebildim sadece çatallaşan sesimle.
'seni merak ettim' dedi. bak yerim he benden söylemesi yani.
'iyiyim ben' dedim tekrar aynaya döndüğümde. kapının kapatılma sesini duydum ve bana dahada yaklaşan asrının nefes alışverişlerini.
şimdi sesi tam kulağımdaydı 'hayır ben gerçekten nasıl olduğunu merak ediyorum' dedi.
bıkkın bi ses tonuyla 'sadece uyumak istiyorum,uyandığımda seneler geçmiş olsun ve biri benim yerime hayatımı düzene koymuş olsun' dedim aynadan yüzünü incelerken. Yüzünde anlayamadığım bi ifade vardı.
Kafasını sallayıp 'yaşadığın kolay bir şey değil' dedi.
'gerçekten beni merak ettinmi' dedim şaşkınlıkla ona döndüğümde
yüz ifadem komik gelmiş olucakki güldü 'birinin seni merak etmesine neden bu kadar şaşırıyorsun ceylan' dedi.
ceylan demesine gözlerimi devirip 'birinin beni merak etmesine şaşırmıyorum senin beni merak etmene şaşırıyorum' dedim senin'i bastırarak söylemiştim.
bi anda yüzünü kızgın bi ifade kaplarken 'seni düşünende kabahat' diyerek odamın çıkışına doğru yöneldi.
içimden kendime belalar okurken o çoktan odadan çıkmıştı bende peşinden aşağı indim. bizim aileyle asrınınkiler baya kaynaşmışa benziyordu. Asrın tekli koltuğa otururken gözleri bendeydi. benimde gözlerim bi ona gidiyordu bi ailesine. Onlara hoş geldin diyip bende asrının koltuğunun yanındaki ikili koltuğa oturdum. annem bi yandan sofrayı hazırlıyor bi yandanda sohbete dahil olmaya çalışıyordu.
Nihayet annem sofrayı kurduğunda bizi masaya çağırdı hep birlikte ayaklandığımızda asrınla aynı anda ayağa kalkınca kollarımız birbirine çarpti. o hiç bişey olmamış gibi davranırken ben utançtan kafamı yere eğmiştim. keske bana yine dünki gibi sarılabilse.
Yemekte top bendim muhabbetin konusu benim üzerimden donuyordu ben onların söylediklerine cevap vermiyordum sadece gülüp geçiştiriyordum arada asrınla göz göze geliyorduk ki bu yemeği çekilebilir kılan tek şey.
En son artık dayanamicağımı anladıktan sonra 'çok yorgunum odama gidebilirmiyim' diye musade istedim 'onlarda tabiki kızıım tanışdığımıza çok memnun olduk' dediler çok samimi bi şekilde.
Aynı samimiyetle gülüp 'bende efendim, size afiyet olsun' dedim. yerimden kalktığımda asrınada bi gülücük gönderdim ama o kafasını çevirdi. Allahın öküzü.
odama hızla gittiğimde kapımı kapattım önce kendimi yatağa attım bi süre hiç bişey düşünmeden öylece tavana baktım. sonra pencereye doğru ilerledim ayın aydınlattığı sokağı izliyordum.
Sonra kapımın açılma sesini duydum ama hiç duruşumu bozmadım hala dışarıyı izliyordum.
'kendim parampaçayken seni toparlamaya çalışıyorum' dedi. ses asrına aitti.
hiç bişey söylemedim ama kafamın içini sorularla doluydu. nedeenn ?? neden bunu yapıyorsun ?
bi süre camdan öylece dışarı baktık hiç konuşmadan sessizliği o bozdu 'bişey söylemicekmisin'
'sessizliğimden bişey anlamayana konuşarak ne anlatıyım asrın' dedim gözlerim yüzünü bulduğunda 'ne diyebilirim şuan karşında ne kadar utandığımımı anlatıyım yoksa o pisliğin üstüme çullandığında hissettiğim korkuyu üzüntüyümü yoksa tuzla buz olan kalbimimi ? sen seç asrın hangisinden başliyim?'
öylece gözlerimin içine baktı uzun uzun dikkatle gözlerime baktı bende gözlerimi onunkilerden ayırmadım. Gözlerine bakarken mevsimlerin hiç biri umrumda olmuyordu, aşıkmı oluyorum ne.
gözlerini benden aldığında camdan dışarı izliyordu 'geçen sadece zaman. günler geçer, aylar geçer, yıllar geçer ama acılar hep aynı' dediğini anlamaya çalışıyordum.
'insanın sevdiğini kaybetmesi nasıl bir duygu bilirmisin gül' dedi ilk defa bu kadar ciddi bişey sormuştu ve ilk defa adımla hitap etmişti.
'ben daha önce kimseye aşık olmadım'
güldü 'hayattı bi matematik sınavı gibi gör, matematiği iyi olanlar kolay bi şekilde soruları çözerken, kötü olanlar ise iki kat çalışmayla ve sabırla yavaş yavaş geriden gelerek ama kendinden emin bi şekilde çözer. bi tek sorunları olan sen değilsin ceylan, benim hiç sorunum yok diyen bi insanda yoktur bu dünyada, sadece çocuk gibi sorunlarının seni kovalamısa izin verme onların üstüne gitki senin ne kadar güçlü olduğunu görüp senden kaçsınlar'
hayatının konuşmasını belkide şuan yapmıştı. ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu ilk defa sesini bu kadar çok duymuştum.
'sorunlarımdan değil, yıkıntılarımı yine tek başıma toplamaktan korkuyorum' dedim.
acı bi şekilde sırıttı 'yaşın ne olursa olsun daha çocuksun' dedi bi eliyle yanağımı okşarken. hiç bişey demeden yine gözlerindeki manzaraya odaklanmıştım. sonra aşağıdan asrına seslendiklerini duydum gözlerimin içine bi an öyle bi baktıki öldümde cennetteymişim gibi hissettim.
hiç bişey söylemeden odadan çıktı ve aklımda binlerce soru işaretiyle birlikte beni odada baş başa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEYLAN
Novela Juvenil'Bu zamana kadar çok acıyı tattım, ama inan hiç biri insanın elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen hiç bir gerçeği değiştirememesi kadar acıtmadı ceylan'