karanlıklar başlangıcı

65 8 14
                                    

(tris gözlerini kapattıktan sonra gelişen olaylar anlatılır. hikaye hem bucky nin gözünden hem trisin gözünden anlatılacak olunup şimdiden iyi okumalar dilerim...)

Bucky:"Tris! Aç gözünü. TRİS! Olamaz uyuyamazsın. Lütfen tris. Daha seninle dans edemedim bile tris! HAYYYYIĞR, ÖLEMEZSİN. SENİ DE KAYBEDEMEM TRİS!"

Feryatlarım sokağı inletiyordu. Cansız bedenine sıkıca sarılırken kendimi de kaybediyordum. Her şey benim suçumdu. Ben bırakmıştım onu. Benim yüzümden ölmüştü.

Bucky:"Başını göğsüme yasla
Sana Eskiden yaşayabilecek olduğumuz hayalin hikayelerini anlatacağım
Görmüş olabilecek olduğumuz yerlerin hikayelerini
Yapmış olabileceğimiz şeylerin hikayelerini
Olmuş olabileceğimiz insanların hikayelerini
Artık her kelime bir fısıltı
Ve her sesin bir şarkı
Ve tüm yaprakları üstümüzde hışırdadıkça
Yola devam etmek yok
Bu son..."

Bucky:"Bak sana en sevdiğim şarkıyı da söyledim artık uyan"

Kafasını yere koymuştum. Üstüne eğilip son kez gözlerinden öpmüştüm, son kez dokunmuştum saçlarına, son kez tutmuştum elini...
Ayağa kalktığımda yanan eve doğru bir bakış atmıştım

Bucky:"Sana yemin olsun tris barnes. Ben yaşadığım sürece sana bunu yapanı bulup cehennemden de sıcak ateşte yakacğım"

Bir an yere düşmüştüm.  Gökten gelen bir ışık trisi çekip götürmüştü.

Bucky:"Hayır! Hayır onu bana verin"

Bedeni saniyeler içerisinde yok olmuştu. Artık yoktu. Kızım ile aynı yerde, cennetteydi. Tanrı beni cezalandırıyordu günahlarım yüzünden. İlk önce benden kızımı almıştı, sonra en yakın arkadaşımı, şimdide sonsuz aşkımı...

Ayağa kalkmıştım. sokağın dönemecinden gelen sesler itfaiyenin sesiydi. Sokağın sonundaki arabama koşarak gitmiştim. İçimde parçalanan şeyler o kadar büyüktü ki bir 107 yıl daha dondursalar geçmeyecek şeylerdi.  Eve doğru giderken kafamın bulanıklığından olsa gerek kaza yapmıştım. Kocaman yol ayrımını görmemiştim. Arabaya çarptığım da çıkan hava yastığı az yara almamı önlemişti. Arabanın kapısına sol kolum ile vurarak kırmıştım. Sıkışık olan arabanın içinden kendimi zorlayarak çıkmıştım. Ayakta zar zor durmaya çalışmıştım ama gücüm olmadığı için yere düşmüştüm.  Gözümü yıldızlara diktiğimde içimin acısı bir kez daha vurmuştu yüzüme. Sanki yıldızlar onun yüzünü çiziyordu bana. Yavaşça sağıma döndüğümde bir umut onun yüzünü aramıştı gözüm. Bakıyordum, tekrar açıp kapatıyordum gözlerimi. Belki, belki bir rüyadır diye görmek istiyordum bunları. Ama bu ne bir rüyaydı ne de başka bir şey...
Nasıl olmuştu bunlar? Nasıl kaybetmiştim onu? Evrendeki en büyük gücü nasıl öldürmüştü bir ateş?

Kafamda ki sorular beni ölüme istiyordu. Yıldızları seyrederken uyuyup kalmıştım orada. Gözlerimi açtığımda sarah ın evindeydim. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Yataktan kalktığımda mutfak tezgahının oradaki sarah ı gördüm.

Sarah:"Demek uyandın, günaydın"

Bucky:"Buraya nasıl geldim?"

Sarah:"Bilmem sam getirdi akşam"

Bucky:"Sam nerede"

Sarah:"bilmem dışarıdadır"

Sarah:"şey, james-"

Bucky:"bana bir daha öyle seslenme"

Sarah:"sadece benimle balığa gelir misin diye soracaktım"

Bucky:"Hayır"

Sam:"Sana bir hanım efendi ile nasıl konuşulacağını  öğretmediler mi?"

Bucky:"Sam beni nasıl buldun"

Bilinmeyen Yaşanmışlık- Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin