Gözlerimi açtığımda başımın çok ağrıdığını hissettim, tavana doğru baktığımda gördüğüm tül örtülerin rengi kasvetin ta kendisiydi. bir anda kapının açılış sesini duydum ve irkilerek oturmaya çalıştığımda uzun boylu, sarışın, beyaz tenli ve ilk görüşte her kızı ve erkeği etkileyecek türden bir adamın ve arkasında olan bir sürü aynı kıyafeti giymiş kadın ve erkeğin odaya girdiğini gördüm.
Tom:"Demek uyandın kraliçem"
"Siz de kimsiniz?"
Tom:" Beni hatırlamıyor musun kraliçem?"
"Hayır hatırlamıyorum"
Tom:" çok normal krallığımızın yaşadığı bu Sarsıntı acıdan sonra bir süredir yatakta baygın bir halde yatıyorsun."
" sen kimsin ve ne krallığından bahsediyorsun?"
Tom:"kraliçem kafanı çok sert çarpmış olmalısın ki hafızanı hatırlamıyorsun. her şeyi tek tek anlatacağım sana ama ilk önce Üstündekileri değiştirmeye ne dersin?"
"olur"
Tom:"Lütfen siz kraliçemize güzel bir şekilde seçmiş olduğum kıyafetleri giydirin. yaralı yerleri ile şifacı ilgilenecek. ben çıkıyorum siz işiniz bitince onu Kraliyet salonuna getirirsiniz."
"Tamamdır kralım."
Koşarak kadın hizmetçiler yanıma gelmişti. yavaşça elimden tutup beni ayağa kaldırmışlardı. Daha sonrasında üstümdeki yırtık elbiseleri makas yardımı ile kesmişlerdi. kıyafetlerimi giydirmeden önce 2 tane şifacı denilen adamlar yanıma gelmişti. ellerinden çıkarttıkları kara sis dumanı gibi olan şeyle bana dokundukları anda kollarımdaki ve vücudumdaki yaraların hepsi kaybolmuştu. Daha sonrasında kadınlar gelip beni giydirmeye başlamışlardı. ilk başta belime sıkı bir şey geçirmişlerdi. arkadaki ipler ile bağlamaya başladıkları anda o şeyin içinde nefes alamamıştım sanki. Her şey birbirinden anlamsız ve garipti. Elbisemi giydirdikten sonra odanın kapısı tekrar açılmıştı. Herkes aynı anda dizlerini biraz kırıp yürümem için selam vermişlerdi. Odadan çıktığım anda her yer daha da kararıyordu. Oymalı ahşaplar, birbirinden bağımsız ve bir şeyi anlatan tablolar, uzun yerleri süpüren perdeler ve kocaman avizeler yol boyu en beğendiğim ve dönüp baktığım şeylerdi. Koridorun sonuna geldiğimde beni kapalı bir kapının önünde iki tane birbirinden iri yarı duran asker karşılamıştı. Aynı anda elleri ile kapıyı atmışlardı. İçeride olan gürültü bir anda kesilmişti. Birkaç adım attıktan sonra salonda binlerce insan görmüştüm. Birbirinden korkunç ve tuhaf insanın küçümserce bakışları beni taciz ederken odama giren o yakışıklı bey yanıma doğru gelmişti.
Tom:"Kraliçem"
Yavaşça sağ elimi tutup öpmüştü. Sonra ise koluma girip yürümeye başlamıştı. Yavaşça Kafasını kafama yaklaştırarak konuşmaya başlamıştı.
Tom:"Korktuğunu ve aklında binlerce soru olduğunu biliyorum kraliçem. Ama hepsi geçecek."
"Tek istediğim buradan gitmek kral bozması"
Tom:"Çok ayıp"
Taşlarla süslü olan ihtişamlı iki koltuğun önünde durmuştuk.
Tom:"Size karanlık diyarın kraliçesini tanıtmaktan zevk duyarım. Karşınızda kötülüğün tek kraliçesi"
Bir anda salondaki tüm ışıklar sönmüştü. Nerdeyse aramızda 300 metre olan karşı duvarda bir ışık süzmesi belirmişti. Kırmızı ve siyahın ihtişamı ile karşıda sanki bir led gösterisi varmışçasına sönen ışıklar bir anda üstüme gelmişti. O an korkudan kolumla yüzümü kapatırken bir anda etrafımda bir kalkan oluşmuştu. Kollarımda bulunan simgeler yanıp sönerken gelen o korkunç ışıkları bir anda sömürülmüştü. O an salonun ışıkları tekrar yanmıştı. Garip bakışlı gözler yerini korkuya bırakmıştı. Herkes tek tek dizlerinin üzerine çökmeye başlamıştı. Saniyeler içinde herkes önümde eğilir hale gelmişti. Korkuyordum. Nerede olduğumu bilmiyordum? Kim olduğumu bilmiyordum? Ve bu saçma sapan ışık gösterisi ve garip kıyafetleri neden giyiyordum? Kafamın içinde milyonlarca soru vardı ama bir tane bile cevap yoktu. Bir anda başım dönmeye başlamıştı. Her yer deprem olurmuş gibi sarsılırken birisinin elimden sıkıca tuttuğunu hissetmiştim. Gözlerimi açıp kafamı çevirdiğimde tekrar o vardı "KRAL BOZMASI YAKIŞIKLI YABANCI"
Tom:"Biliyorum çok zayıf düştün. Uyanır uyanmaz seni böyle stresli bir yere getirmem hataydı, özür dilerim."
"Bana bunları açıklarsan iyi olabilirim"
Tom:"Her şeyi sana anlatacağım ama ilk önce biraz otur ve yemeklerin keyfini çıkar. Söz veriyorum sana her şeyi anlatacağım"
Bir kez daha elimi öpüp yanımdan ayrılmıştı. Bir kaç dadika oturduktan sonra ayağa kalkıp bir kadeh şarap alıp o salondan ayrılmıştım. Hiçbir yeri bilmiyordum ama bilmediğim bir yeri gezmek daha hoşuma gidiyordu. Mimarisi o kadar muhteşemdi ki kelimeler kafi edemezdi. Koridorda gezerken baştan sona güllerle kaplı bir yol görmüştüm. Bir birinden eşsiz güllerle kaplı olan yol huzurdan başka bir şey kokmuyordu sanki. Koridorun sonu bir bahçeye çıkıyordu. Oraya gittiğimde bizim kral bozmasının bir kütüğün üstünde oturduğunu ve yıldızları seyrettiğini gördüm.
"Senin burada ne işin var? Yani ne yapıyorsun? İçeride misafirlerin var"
Tom:"Onlar seni görmeye geldiler. Ve dışarıdan göründüğü kadar da aksi bir insan değilim. Herkes huzur ister. Burasıda benim huzur bahçem. Sen burayı benim için yaptırmıştın"
"Senin için mi? Ben hiçbir şey hatırlamıyorum "
Tom:"Biz birbirimizi çok seviyorduk. 3 yıldır evliyiz. Burası da senin sarayın. Biliyorum kulağa çok delice ve anlamsız geliyor ama bunlar gerçekler. Krallığımıza bir grup canlı savaş açtı ve sen ve..."
"Ben ve ne?"
Tom:"Sen ve küçük kızımız yara aldınız."
"Ne?"
Tom:"Sen hafif atlattın ama o..."
Bir anda ağlamaya başlamıştı. Hiçbir şey anlamıyordum.
Tom:"Onu gözlerimizin önünde boğarak öldürdüler ve biz bir şey yapamadık. Sen hafızanı kaybettin. Gücün sana zarar verdi. İşte İçeride misafirlere gösterdiğim şeyde o idi. Herkes sana bir şey olunca tahtın zayıfladığını ve yıkılacağını söyledi ama şuanda kimse bunu ağzına dahi alamaz. Sana olanları göstermemi ister misin?"
Kafam iyice karışmıştı. Elini elime uzattı. Elini tuttuğum anda bir şeyler görmeye başladım. Kendimi görüyordum. Yanımda o ve küçük bir kız ile eğleniyorduk. Sonra sarayda bir şeyler oluyordu. Kızı odasına bırakıyordum ve yanından ayrılıyordum. Kraliyet salonuna döndüğümüzde onun tutulduğunu görmüştüm. Tam ona yardım edecekken birisi ellerimi bir büyü ile bağlamıştı. Ve sonra salona sol kolu demirden bir adam girmişti. Elinde tuttuğu küçük kızın boğazına sıkmaya başlamıştı ve onu orada öldürmüştü. Bir anda irkildim ve ağlamaya başladım.
Tom:"Hey sakin ol. Derin nefes al. Ben yanındayım"
"Bunları kim yaptı?"
Tom:"Kendilerine yenilmezler diyorlar. Dünya adında bir gezegenden geliyorlar. Amaçları seni zayıflatıp gücünden yararlanmak"
"Benim gücüm mü?"
Tom:"Çok güçlü bir yapıya sahipsin ve evrenin karanlık ve kötülük tarafını temsil ediyorsun. İnan bana istesen evreni paramparça edebilirsin"
"Bu kadar güçlüysem bırak beni. Bırak ki çocuğumun kanını yerde bırakmayayım."
Tom:"Dinlenmen lazım"
"Yeterince dinlendim sanırım"
O anda kollarımda ve köprücük kemiğim de bir yanma hissettim. Her şey değişmeye başlamıştı. Artık tek bir amacım vardı. o da hayatımı mahveden bir grup sirk hayvanına dersini vermekti. Artık ben gücü değil güç beni kontrol ediyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Yaşanmışlık- Bucky Barnes
Ficțiune adolescențiO gün çoğu gemi etksiz hâle getirilmişti. Captain i sudan çıkarmıştı. Ama kendisine ne olmuştu? Kayıp olan yılları bucky barnes ın en yakınından, bilinmeyenininden yazıyorum...