Sabah beş sularında anca uyuyabilmiştim. Sabah sekizde alarmın sesi ile vücudum kıpraşmaya başladı. Burnuma sanki bir şeyler değiyordu. Gıdıklanıyordum. Gözlerimi açtığımda elinde papatyalar ile james başımdaydı.
"Fareyi buldum"
Bucky:"Sana da günaydın sevgilim"
"Bırak beni lütfeen. Çok uykum var."
Bucky:"Bir de bana uykucu derler. Şuna bak ahahah"
"Gülme bana"
Bucky:"Iğhm tamam tamam ahahaha"
"Tamam kalkıyorum. Ama bana yemek hazırlayacaksın. Aç ayı oynamaz sonuçta"
Bucky:"Sen kendine ayı derken sorun yok ben küçük ayı deyince neden sorun oluyor"
"James!"
Bucky:"Tamam! Yemek hazır zaten"
"Güzel. Her sabah görmek istiyorum bu şeyi senden"
Bucky:"Çok beklersin"
"Aaaa terbiyesiz"
Bucky:"Aaa ayı."
"Geliyorum oraya görürsün sen"
Yataktan yavaşça kalkmıştım. Aynaya baktığımda sanki bugün bir değişik görünüyordum. Sanki karnım biraz daha şişmişti. Aşağıya inmiştim. James masada oturmuş çayları katıyordu.
"Aşkım bende bir değişiklik mi var"
Bucky:"Yok hayatım. Nereden çıktı bu şimdi"
"Sanki bir elim yüzüm değişmiş. Tenimin rengi açılmış da karnım şişmiş gibi"
Bucky:"Yok artık bunu iki dakika içinde mi uydurdun"
"Uydurmadım! Gördüm bak. Görüyor musun karnımı. Bak"
Bucky:"Hayatım lütfen oturur musun şuraya. Hiçbir şeyin yok."
Masaya somurtarak oturmuştum. tenimin rengi açılıyordu. Ve karnım biraz daha şişmişti. Bir gecede ne olmuş olabilirdi ki bana.
"Yemeği hemen yemem gerek. Daha duş alıp giyineceğim"
Bucky:"Boğazında kalacak yavaş ol. Kaçmıyor ya bir şey"
"Hayır. Zaman kaçıyor."
Bucky:"Zaman demişken. Bugün yeşil bir tişört giyeceğim."
"Zaman ile yeşil ne alaka?"
Bucky:"Bilmem içimden geldi."
İçinden mi? Hiç inanmıyordum buna. Bir şeyler iyice tersleşiyordu. İki gündür aniden içinden çok saçma sapan şeyler geliyordu. Nasıl zaman ile yeşili bağdaştırmıştı ki?
Bucky:"Tekrar bir daldın"
"Hormonlardandır"
Bucky:"Peki o zaman. Ben gidip ses sistemini kurayım sende hazırlanmaya başla."
"Hıhı tamam"
Yemeğimi yedikten sonra masayı toparlamıştım. Elimdeki süt bardağı ile odaya çıkmıştım. Gardırobu her açtığımda giyecek bir şey bulamıyordum. Bardağı rafın birine koymuştum. Kıyafetlerin arasında gezinirken arkada kırmızı dizden bir elbise gördüm. Onu geçen hafta almış olmalıydım. Ona yetişmeye çalışırken dirseğim bardağa çarpmış ve rafa süt dökülmüştü.
"Hay aksi! nerede bu rulo peçete"
Baş sehpanın önündeki ruloyu görüp hemen aldım. Rafın arkalarına kadar dağılmıştı süt. Ön taraftaki ayakkabıları aldım. Elimi arkaya doğru uzatınca elime yumuşak bir şey geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Yaşanmışlık- Bucky Barnes
Fiksi RemajaO gün çoğu gemi etksiz hâle getirilmişti. Captain i sudan çıkarmıştı. Ama kendisine ne olmuştu? Kayıp olan yılları bucky barnes ın en yakınından, bilinmeyenininden yazıyorum...