30/06/2011
༄
S
evgili günlük;
Uzun zamandır yazamamıştım çünkü, babam günlüğümü bulmuştu; Tanrıya şükür kilitliydi ve açamamıştı. Bense elinden alıp atacağımı söylediğimde almaya çalışmıştı ama koşarak evden çıkmıştım. Arkamdan biraz takip etmişti, her ne kadar korkudan ölecekmişim gibi hissetsem de koşmuştum. Tabi ki de alkolik biri olduğu için bana yetişememişti. Ben de ara sokaklardan birine oturmuş sabaha kadar ağlamıştım. Sabah ise babamın olmadığı bir saatte eve gitmiş ve sırt çantama koyabildiğim kadar kıyafet koymuştum. İnançlıydım; bu evden kaçacaktım...
Ve hayat yine bana arkasını dönmüş, babam her nasıl olduysa beni bulmuş ve döve döve eve geri getirmişti. Hızını alamayıp evde fazla dövünce bayılmıştım. İlk defa bu kadar fazla dövmesinden dolayı bayıldığımda; ayıldığım vakit hiçbir yerimi kımıldatamaz haldeydim.
Bir hafta boyunca okula gidememiş, evde kendi imkanlarım ile yaralarıma pansuman yapmıştım. İlk defa okula bu kadar uzun zaman gitmemiştim ve daha fazla eksiğim olmaması için, tamamen iyileşmememe rağmen okula gitmiştim.
Şu an yazarken zorlansam da-kaburgam hala biraz ağrıyor- daha iyiyim günlük...
Okula gittiğimde kimse yokluğumu farketmemişti haliyle. Sadece yürürken, kaburgalarım eskisi kadar olmasa da ağrıdığı için topallıyor ve elimi sanki ağrısı geçecekmiş gibi ağrıyan yere koyduğumdan dolayı çoğu kişi bana bakıyordu. Dikkat çekmemek için ne kadar çabalarsam çabalayım yine de çoğu kişinin gözü üzerimdeydi.
Öğretmenler neden gelmediğim ile alakalı soru sorduğunda, hasta olduğumu söyleyip geçirmiştim. Favori yerime gittiğimde yine o çocuğu görmüş ama o'nu çekecek kadar halim olmadığından gidip oturmuştum.
Bu sefer hiçbir şey sormamıştı ve ben de konuşacak mecalim kalmadığından sessiz ama derin soluklar alarak acıyı dindirmeye çalışıyordum. Zil çaldığında ayağa kalkarken zorlanmış ve tam düşecekken, kolumu tutup düşmemi engellemişti. Kolumdan tuttuğu için morlukların olduğu bölge fena halde yanmıştı, ben de hali ile acıdan inlemiştim. Benden özür dilemiş ve iyi olup olmadığımı, istersem hastaneye götürebileceğini söylemişti. Hızlıca teklifini reddetmiş ve sınıfıma yürümüştüm.
Okula gittiğim günden iki gün sonra ağrılarım daha da şiddetlenmiş ve dayanılamayacak hale gelmişti. Okula gittiğimde, yine favori yerime giderken başım dönmüş ve gözüm kararmıştı. Kendime gelmeye çalışırken üzerimde ki bakışları hissediyordum... Etrafımda uğultular başlamıştı ve gerisi karanlıktı.
Gözümü açtığımda, nefesim aynı bir iğne gibi göğüs kafesime batmıştı. O an acının en doruklarını hissetmiştim. Yattığım yerin kenarını sıkıp nefesimi tutmuştum refleks ile. Elimin üstünde başka bir el hissedince korku ile kafamı çevirmiştim. Gördüğüm yüz ile babam olmadığı için ayrı bir rahatlar iken, nedensizce yanımda ki kişinin; favori yerimi işgal eden kişi olmasına sevinmiştim.
Doktorun dediğine göre; kaburgalarım zedelenmişti ve bu zamana kadar bu acıya dayanmam şaşırtıcıymış. Vücudumun direnci düşük olduğu için, çok çabuk hastalanıp, ufak bir darbede morarırdı ama her zaman acıya dayanıklı biri olmuşumdur. Doktor, eğer ki o bölgeyi sıcak tutmasaydım ve çok işe yaramasa da kullandığım kremler olmasaymış daha beter olabilirmiş. Sürekli ve fazlaca ağrı kesici kullandığım için de bir müddet kesmemi istemişti. Tüm gereken her şeyi söyleyip, en az bir hafta istirahat etmemi söyledikten sonra gitmişti.
Çok garip hissetmiştim günlük, yanımda biri vardı ve o an ki düşüncem; kesin zorunlu olduğu için yanımda duruyordu yoksa bir saniye daha kalmazdı diyeydi. Ama dediklerinden sonra nedense kendimi değişik hissetmiştim.
Hala daha o hissin ne olduğunu çözemedim.
"Neden polise haber vermedin?" Dedikten sonra üzgün gözler ile bana bakmıştı. O an ki korkudan aklıma gelmemişti ama polislerden ümidimi yitireli uzun zaman oluyordu. Artık savaşmayı bırakmıştım çünkü.Acıyor muydu bana diye düşünmüştüm ama şimdi düşünüyorum da o bakışlarda bana acıma yoktu; üzüntü, şefkat ve çaresizlik barındırıyordu, daha önce kimsenin bana bakmadığı türden...
"Sen nerden ve ne zamandır biliyorsun? Daha doğrusu ne biliyorsun?" O'na bakmadan söylediklerimden sonra, aklımda ki bir çok soruya yanıt vermişti. Beni uzun zamandır takip ettiğini ve babamın beni dövdüğünü bildiği. Bir çok kez evime polisleri gönderdiğini ama kanıt olmadığı ve daha reşit olmadığım için bir şey yapamadıklarını söylemişler. Şimdi anlıyordum o polisleri kimin gönderdiğini...
Beni şaşırtan diğer şey ise; sevdiğim kişiyi bilmesiydi... O an yüzüne dahi bakamadım istemsizce, olmadı. Kalbim sıkıştı, bu zedelenmeden mi yoksa dediklerinden dolayı mıydı bilemiyorum. En son dediği şeyler hala aklımda günlük...
"Bu hayatta herkesin bir yaşama sebebi vardır, peki senin ki ne? Bir çocuk mu? Ah yapma. Sadece ve sadece kendin için yaşa artık. Savaşmaktan hiçbir zaman vazgeçme. Sence de tüm bunların zamanı gelmedi mi?"
Soruyorum günlük, sence kendim için yaşmamın zamanı geldi mi?
°/Memories⁵\°
𝑌𝑎𝑧𝑑𝚤𝑔̆𝚤𝑚 𝑒𝑛 𝑢𝑧𝑢𝑛 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑗𝑏𝑑𝚤𝑑𝑛𝑑𝚤𝑠
Gel de yeme dimi yani
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵐʸᵍ/•Reminiscences¹•\ᵐʸᵍ✔️
Short Story-Ama en zoru da ne biliyor musun sevgilim? +"..." -Senin kokunu unutmaya başladığım gün koşa koşa gidip kokundan satın almıştım ama eve gidip sıktığımda, senin kokunla birebir olmadığını anladığımda dünyam başıma yıkıldı. -Sonra yeni bir şey öğrendi...