8\•C

26 4 2
                                    

30/07/2011

Sevgili günlük;

Neden hayat bu kadar acımasız? Neden?! Alt tarafı biraz mutlu olmuştum, bunu bile bana çok gördüler... Hayattan, insanlardan tiksiniyorum.
Sana yazdığımdan sonra geçen bir hafta, en kötü haftalardan biriydi. Cidden aklıma geldikçe delirecekmiş gibi hissediyorum kendimi...

25/07/2011:

"Selam!" Sevinçle tek dostu olan arkadaşının yanına gitti genç kız. Oğlan ise, kalbini dizginleştirerek selam verdi aşık olduğu kıza. Hayat böyleydi, istediğimiz her şey bizim olamazdı ve bunu sevdiği kızın kendisine değilde, bir başkasına aşık olduğunu görünce anlamıştı genç oğlan.

"Selam. Hadi gel gidelim." Ve yürümeye başladı. Kız ise arkadaşıyla her yanyana geldiğinde ki eksilmeyen gülüşü ile yanında yürümeye başladı. Oğlan kızın gülüşünü seviyordu, hep gülmesini istiyordu ve bunun için çabalayacağına söz vermişti kendisine. Genç kız ise kendisine saf aşk ile bakan gözlerden habersiz bir çocuk gibi sallana sallana yürüyordu.

Genç oğlan o'nun bu çocuksu halinden memnundu ve asla şikayetçi değildi. Kim sevdiği kızın yanında çocuksu ruh halinde olmasından şikayetçi olurdu ki? İç çekti genç oğlan ve gözünü zar zor kızdan alıp yola baktı. Kendisiyle gurur duyuyordu oğlan, o'nu mutlu edebildiği için. Bir ümit ile belki kendisini sever, hislerine karşılık verir diye çok çabalıyordu ama hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordu.

İki genç olacaklardan habersiz buluşma planı yapmış, gezerken bolca gülüyorlardı. Son kez güleceklerinden habersiz...
Oğlan bugün özellikle süslenmişti çünkü genç kıza hislerinden bahsetmek istiyordu. Kendisini cesaretlendiren şey kızın kendisine sarılmasıydı. O anları düşününce kalbi hızlanıyordu genç oğlanın.

İkisi bir kafeye gitmiş içeceklerini sohbet ede ede içerken, oğlan hislerini söyleyip söylememek ile ilgili sorguluyordu kendisini. Genç kız ise içinde kuşku ile içeceğini yudumluyor, bir yandan da etrafı inceliyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde içinde bir korku vardı, sanki bir şey olacakmış gibi bir hisse kapılmıştı. Doğruydu...

"Kalkalım mı içtiysen?" Dedi genç oğlan.
"Olur." Gülümsemesi ile kalkıp içecekleri ödeyecek iken oğlan kızı kalçasıyla hafif itip göz devirmişti.
"Deli ediyorsun beni aish." Genç kız ise gülmüş ve ödemesine izin vermişti. Beraber kafeden çıkmış, han nehri köprüsünde yürümeye başlamışlardı. Oğlan gözüne kestirdiği banka doğru ilerleyip oturduğunda kız da ses çıkarmadan yanına oturup gökyüzünü izlemeye başladı. Oğlan ise gerginlikten bir an öleceğini düşündü.

Genç kız başını oğlanın omzuna koyup gökyüzünü izlemeye devam ederken, oğlan kalp atış seslerini kızın duymaması için dua ediyordu. Oğlan bu anı kaçırmamak için başını kızın başının üstüne koyup gözlerini kapadı. Biraz gözleri kapalı dinlendikten sonra, artık zamanı geldi deyip; derin bir nefes alıp başını kaldırdı. Genç kız ise sorar gözlerle oğlana baktı her şeyden habersiz.

"Bir şey mi diyecektin?" Şirin gözler ile kendisine bakan gözlere derince bakmış ve cesaretini toplamak için gözünü kızdan çekmiş, derin bir nefes almıştı.

"Bak sana bir şey itiraf edeceğim, beni bölme lütfen." Gözlerini açıp duygu yüklü gözlerle kıza bakmıştı. Kız ise sakince başını sallamıştı. Merak ediyordu bu gerginliğinin sebebini. Oğlan derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Bak öncelikle sana ne dersem deyim, aramızda ki bu ilişki..." Eli ile kendilerini göstererek.
"... Yani arkadaşlığımız, lütfen bozulmasın." Kızdan onay bekler şekilde baktığında, kız şaşırsa da onaylamıştı. Ama içinde ki o endişe ve korku hissi daha da artmıştı.

ᵐʸᵍ/•Reminiscences¹•\ᵐʸᵍ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin