1.6

507 34 2
                                    

Son ders olan Sihir Tarihi dersine girdikten sonra bahçeye çıkmaya karar verdim. Biraz hava almam ve ne işe yarayacağını bilmesemde düşünmem gerekiyordu. Ama düşünmem bir işe yaramayacaktı. Karanlık Lord çoktan kararını vermişti bile. Yarın akşam yani Pazar akşamı.

Yarına kadar sanırım güzel eğlenmem gerekiyordu. Ama ne yapabileceğimi bilmiyordum. Tüm Gryffindor bana sırtını dönmüştü sanki onlara ihanet etmişim gibi davranıyorlardı. Ben onları ihanet edecek kadar bile tanımıyordum.

Hermione ile konuşmayı deneyebilirdim. Ama o da benden şu sıralar uzak durmaya özen gösteriyordu. Onlara ne yaptığımı bile bilmiyordum. 

Son bir günüm vardı. Bunu neden bu kadar dert ettiğimi bile bilmiyordum. Ama sanırım bu kadar erken olması bana biraz endişe vermişti. 

Pazar Gününün Akşamı

Herkes yatmıştı. Herkesin yatmasını beklemiştim. Saat şuan tahmini 02.00'ydi. 

Bahçeye çıkmış, yasak ormana doğru ilerliyordum. Bellatrix beni oradan alacaktı ve Karanlık Lordun yanına gidecektik. Aslında bir bakıma heyecanlıydım. Hayatımda her gün Ölüm Yiyen olmuyordum ya. 

Ben Yasak Ormanın girişine varmıştım. Hagrid'in ışıkları yanıyordu. Demek ki uyumamıştı. Ona yakalanmasam iyi olurdu yoksa bu saatte neden burada olduğumu açıklayamazdım. Üstüne üstlük tüm şüpheyi üstüme çekerdim.

Şüpheden bahsettiğim okul arkadaşlarımın neden bana bu kadar uzak olduğunu çözmüştüm. Onlara bir mektup gelmişti. Aralarında bir hain olduğuyla ilgili tabii ki de herkes ben bu sene geldiğim için benden şüphelenmişlerdi. 

Eh hani haklılardı da. Bende olsam bende kendimden şüphelenirdim. Sonuçta sene başında gelmiştim. Sorun sene başı gelmiş olmam değildi. Sorun bu sene Hogwarts'a gelip direk dördüncü sınıfa başlamamla kaynaklıydı. 

Bunları düşünürken olduğum yerde dikildiğimin farkına varmamıştım. Daha fazla gecikmemeliydim. Bu sefer koşmaya başladım. On beş dakika kadar koştuktan sonra Bellatrix'in bana mektupta bahsettiği yere gelmiştim. 

Ama ortalıkta ondan bir iz yoktu. 

Ben orada durmuş dikilirken bir anda bir ışık seli karanlığı aydınlattı. Ve ardından asalardan çıkan büyülerin sesi bomboş ormanda yankılandı. 

Sesin geldiği yere doğru koşmaya başladım. Eğer Bellatrix tek ise orada hiç bir şey yapamazdı ve yakalanıp geri Azkaban'a gönderilirdi ve ben bunun olmasını kesinlikle istemiyordum. 

Asam elimde olay yerine geldiğim zaman 5 - 10 tane Ölüm Yiyene karşı 10 - 15 tane Seherbazdı. Normal şartlarda Seherbazlar yenerdi evet ama normal şartlar yoktu. Ölüm Yiyenler bildikleri tüm kara büyüleri kullanıyorlardı. Seherbazlar ise sadece düello büyülerini. Eh bu sayede güç eşitlenmiş diyebilirdik. 

Ama ben şuna karar verememiştim. Kendimi açığa çıkarmalımıydım yoksa burada mı saklanmalıydım? Karar verememiştim. Kendimi açığa çıkartırsam savaşı olası bir ihtimalle Aydınlık Taraf kazanırsa kendimi Azkaban'da bulurdum. Ve kesinlikle o yere gitmek istemiyordum. 

Ağaçların arkasından dolaşarak Seherbazların tarafına vardım. Onların arkasındaydım. Belki dikkatlerini dağıtabilirdim. Saklandığım ağacın arkasından kafamı çıkararak etrafıma bir bakındım ama Ölüm Yiyenler kaybediyorlardı. Bir şeyler yapmalıydım. 

Asamı kaldırdım ama ben bunu yapabilecekmiydim. Aydınlık Tarafa sırtımı dönebilecekmiydim. Ama Aydınlık Tarafta beni tutan hiç bir şey yoktu. Yani hem ihanet ediyor sayılmazdım ki. 

________________________________

Sizce Maria taraf değiştirecekmi? Sanki hızlı ilerliyor gibi hissediyorum. 

Umarım beğenmişsinizdir. Sağlıkla kalın. 

KehanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin