thirty; mountain home

1.6K 205 238
                                    


NEVER LET YOU GO

NEVER LET YOU GO

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Göbeğine dökülmüş asfalttan ilerlediğimiz devasa ormandan ayrılırken bir dağın etrafına yapılmış uçurum kenarı yoldan ilerlemek, bana içerisinde bulunduğum durumu hatırlatmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Göbeğine dökülmüş asfalttan ilerlediğimiz devasa ormandan ayrılırken bir dağın etrafına yapılmış uçurum kenarı yoldan ilerlemek, bana içerisinde bulunduğum durumu hatırlatmıştı. Uçuruma öylesine yakındım ki Taehyung'un ufacık bir hareketiyle bedenim denizi boylayabilirdi; fakat yine de bu riski göze alarak bu zorlu yokuşu ilerlemeye, engebeli yollardan geçerek uçurumun kıyısında adeta ölümle dans ederek zirveye; kurtuluşuma erişmeye çalışıyordum. Bir yanımda Jimin, Hoseok, Jennie, Jisoo ve Rose düşmemem, uçurumdan kaymamam için elimden tutarak yürümeme yardımcı olurken tüm karanlığıyla Kim Taehyung, diğer tarafımda hepsiyle baş edebilecek kadar korkutucu bir güçle beni uçuruma çekiyordu.

Fakat artık bitmişti, 2 yıl boyunca çıkmak için çabaladığım bu yolun yalnızca 2 günlük mesafesi kalmıştı ve ben, artık eskisinden de güçlüydüm.

"Neredeyse geldik." Taehyung sanki soru sormuşum gibi konuştuğunda sesinin ne kadar boğuk çıktığını fark etmiştim. Jungkook'un evinden çıkarak kendi evimize geldiğimizde sanki yetişmemiz gereken bir yer varmış gibi bavulları hazırlatmış, bir saat kadar sonra da yola çıkmıştık. Üstelik gittiğimiz yer şehirden oldukça uzak, mesafesi uzun bir yerdi ve kendi aracımızla gittiğimiz için arabayı hiç mola vermeden Taehyung kullanmıştı. Bense araba yolculuklarında uyumayı sevmememe rağmen günlerdir ilk kez burada rahat bir uyku çekmiştim, şimdi öylesine dinç ve iyiydim ki dağ evinin tadını çıkarmak için sabırsızlanıyorum bile denebilirdi; evet, yanımdaki mide bulandırıcı şahsa rağmen.

Taehyung haklıydı, yalnızca dakikalar  içerisinde korkutucu uçurum kenarı yollarından geçmiş ve devasa ağaçlar arasında zorlukla da olsa seçilebilen dağ evinin bulunduğu düzlüğe çıkmıştık. Uçurum kenarı yolunun aksine buradaki yol öylesine bozuktu ki aracın her hareketiyle koltuktan zıplıyordum. Büyük bir taşın üzerinden geçtiğimiz sırada istemsizce bir elim kapı kulbuna diğer elim de vitesi tutan Taehyung'un koluna yapışırken adeta karnımdaki bebekle birlikte, aynı anda yerimden oynamıştım. Ufak bir çığlık dudaklarımın arasından firar ederken Taehyung yavaşladı, gözlerimi kapatarak mide bulantımı dizginlemeye ve akşam yediğim pizza parçacıklarının boğazımdan yukarı yükselmesine engel olmaya çalışırken tırnaklarım Taehyung'un koluna geçiyordu. Bana dakikalarmış gibi gelen birkaç saniyenin ardından engebeli yol sonunda biterken tırnaklarımı hızlıca Taehyung'un kolundan ayırdım, öylesine derine batırmıştım ki küçük kan öbecikleri derinin üzerine doğru yol almaya başlamıştı. Gözlerim tüm dikkatini yola vermiş Taehyung'a çıkarken koluna verdiğim zararı hiçbir şekilde hissetmemiş gibiydi. Boğazımdan yükselen sıvıyı zorlukla yuttuğum sırada ay ışığının yansımasıyla aydınlanan büyük sayılabilecek muhteşem verandalı ahşap eve yaklaşırken dudaklarım istemsizce aralandı. Etrafını saran ormanın ortasında muhteşem bir şekilde parlayan ahşap ev, şimdiye dek gördüklerimin en güzeliydi. Taehyung hızlı bir şekilde arabayı evin önüne park ederken bu evde kızlarla vakit geçirmenin ne kadar güzel olabileceğini düşünmüştüm.

never let you goHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin