fourteen; pranpriya

4.3K 334 194
                                    


NEVER LET YOU GO


jamais vu- BTS

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jamais vu- BTS


Dudaklarımı dişlerken gözümü bir an olsun kırpmadan karşımdaki kahverengi ahşap kapıya bakıyordum. Taehyung yaklaşık 2 saattir bu kapının ardında, Psikiyatrist Park Gung Nie ile beraberdi ve saatlerdir oturmaktan kıçımın uyuştuğu, yumuşaklığını kaybetmiş bekleme sandalyelerinde onu bekliyordum. 

Restoranda oynadığım küçük oyunun ardından foyamın ortaya çıkmaması için Taehyung'un aslında pazartesi günü gideceğimiz doktora götürmesi ve anormal hiçbir şeyin çıkmamasıyla rahatlamış, gitmişken tüm genel kontrolleri de yaptırmıştık. Doktorun özel kliniğine gittiğimizde mesai saati dışında geldiği için bir sürü para saymış olduğunu düşündüğüm Taehyung, bir nebze de olsa rahatlamıştı ve restorandakiler hakkında hiçbir şey söylememişti. Açıkçası Jin'in söyledikleriyle ilgili olarak beni sıkıştıracağını, belki de bir daha onlarla görüşmememi söylemesini beklemiştim ama Taehyung, bir gün içerisinde beni ikinci kez yanıltarak hiç yaşanmamış gibi davranmıştı. 

Dün gece boyunca gözünü bir kere bile kırpmadan yataktan dönüp durmuştu. Bugün terapi için heyecanlı olduğunu düşünüyordum fakat yine de onu rahatsız edenin ne olduğunu merak ediyordum. Gecenin bir yarısı dayanamayarak neden uyumadığını sorduğumda gözlerimin içine bakmış, "Yarın benimle gerçekten de gelecek misin?" demişti. 

Tüm gece uyanık kalmasının nedeni, onunla gelmeyeceğimden korkmasıydı. 

Geleceğimi söylediğimde gülümsemiş, yanağımı öpmüş ve gözlerini yummuştu, dakikalar sonra düzene giren nefes alışverişlerinden uyuduğunu anlamıştım. Ve işte, dediğimi yaparak onunla gelmiştim.

Oturmaktan belimin ağrıdığını hissettiğimde göz ucuyla elindeki telefonla ilgilenirken gülümseyen genç sekretere baktım. Geldiğimden beri telefonuyla uğraşıyor ve sürekli kıkıyordu, göz alıcı cilalarla boyalı uzun tırnaklarını her ekrana vuruşunda çıkan ses sinirlerimi bozmaya başlamıştı ve oflayıp durmamı umursamıyordu. 

Ona ters bir şekilde bakmaya devam ederken önümdeki kapı aniden açıldığında o tarafa döndüm. Taehyung, anlamlandıramadığım bir ifadeyle kapıdan çıkarken gözleri beni bulduğunda gülümsedi, kollarını kıvırdığı siyah gömleğinin üst iki düğmesiyle gözler önüne serilen boynundaki hafif kızarıklıktan, alışkanlığı olduğu üzere gergin anlarda yaptığı gibi boynunu sıvazladığını anlamıştım.

"Seninle de görüşmek istiyor, içeri girer misin?"

Kaşlarımı çatarak ayağa kalktığımda dudaklarımı seri bir şekilde yaladım. Neden benimle görüşmek istediğin anlamamıştım başlarda, fakat yine de başımı sallayarak onu onayladım ve çantamı Taehyung'a vererek odaya doğru adımladım. Kapıyı arkamdan kapatırken dikkatle önündeki kağıda bir şeyler yazan kadın kapı sesiyle bana döndü ve gözlüklerinin üzerinden bana bakarak gülümsedi. Kırışmış yüzünü çevreleyen kısa kızıl saçları, onu daha genç gösterirken yaşının oldukça ileri olduğunu tahmin ediyordum.

never let you goHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin