NEVER LET YOU GO
black swan- BTS
İç çatışmalarımın arttığı, korku ve cesaret patlamalarımın beni yıprattığı son günlerde, Taehyung ile aramın iyi olması için yapay bir çaba sarf ediyordum. Bu benim kendime olan saygımı ve gururumu zedeliyor, kendimi kötü hissettiriyordu fakat bunu yapmak zorundaydım. Bu işi katlanılamaz hale getiren en büyük şeyse, Taehyung'un ona karşı hislerimin olduğunu düşünmesi ve eskisinden kat be kat yakın olmasıydı.
Neredeyse tamamen değişmişti, üzerimdeki baskısı ilgisi kadar artmıştı, ama bir yandan bana güvenmeye de başlamıştı. Artık kızlarla onun yanındayken rahatlıkla mesajlaşabiliyor ve araşabiliyordum, fakat sanki her hareketimden yüz buluyor gibi baskısını arttırmaktan da çekinmiyordu. İyi yanı şuydu ki, planımız tıkır tıkır işliyordu.
Jennie'lerin evinden dönmem ve aramıza ördüğüm duvarları yıkmaya başlamamın üzerinden 2 hafta geçmişti, artık ilk adımı uygulamanın tam zamanıydı. Taehyung'a yakın davranmaktan çok daha korkutucu gelen tek şey, onu kızdırmaktı. Sevgisi de öfkesi gibi can yakıcıydı, ilgisi insanı boğuyor ve bir süre sonra da delirtiyordu fakat öfkesi, o, insanı tek kelimeyle öldürüyordu.
Fakat zamanı, gelmişti.
Pastahanedeki odamdan çıkarken omzuma attığım cekete kollarımı geçirdim. Sabah Taehyung evden erkenden çıkınca pastahaneye şoförle gelmek zorunda kalmıştım ve tam da hazırlanırken aklıma bu plan gelmişti.
Taehyung en çok neye delirirdi?
Benimle ilgili her şeye, doğru cevap.
Fakat en çok öfkelendiği şey giyimimdi. Oldum olası vücut hatlarımı belli eden dekolteli kıyafetlerden nefret ederdi, ben de normalde zaten bu şekilde giyinmeyi pek sevmediğim ve onunla tartışmaktan kaçındığım için giyinmezdim ama sabah, dolabımda bulduğum en açık kıyafeti giymekte karar kılmıştım.
Kalçamı tamamen saran, penye kumaş beyaz bir şort ve takımında bulunan yarım beyaz bluzda karar kılmıştım. Taehyung'un gördüğü takdirde kalp krizi geçireceği kombini ekoseli, kalçamın hemen altında biten uzun bir ceketle ve spor ayakkabılarımla tamamlamıştım. Bu şekilde giyinmeyeli çok uzun zaman olmuştu, elbette katıldığım davetlerde de buna benzer şeyler giysem de yanımda her zaman Taehyung vardı ve üzerime aldığım ceketi çıkarmama pek müsaade etmezdi. Normal şartlar altında bu tür geri kafalılıklardan nefret ederdim, asla hiç kimsenin isteği üzerine herhangi bir konuda kendimi kısıtlamazdım fakat konu Taehyung olduğunda, onunla en az şekilde muhattap olmak için her şeyi yapabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never let you go
FanfictionÜstün bir zekaya sahip olmanın getirdiği korkutucu algısıyla adeta bir Tanrı gibi her şeyi bilen veyahut tahmin edebilen Kim Taehyung, kendisinin delirmesine neden olabilecek kadar büyük bir aşka sahiptir. Eşi Lalisa Manoban ise kendisinden kurtulm...