🌱6🌱

1.3K 101 177
                                    

"Şerefsiz, orosbu çocuğu."

"Yoongi sessiz ol. Sang min duyacak."

"Duyarsa duysun babasının nasıl bir karaktersiz olduğunu öğrenmiş olur hem."

Gözlerimi devirdim ve arkama yaslandım. Yoongi'ye olanları anlattığımdan beri aralıksız Seok jin'e sövüyordu. Yaklaşık iki saattir.

Telefonu kapattıktan sonra Yoongi'yi aramıştım bizi alması için. Geldiğinde bir şeyler olduğunu anlamaması imkansızdı zaten. Hiç sorgulamadan bizi evine getirmişti. Şimdide oturmuş iki saattir ettiği yaratıcı küfürlerini dinliyordum.

"Sonre ne dedi dedin? Ha ne halin varsa gör. Piçe bak zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor bir de."

Susmayacağını anladığımda derin bir nefes aldım. Ve geldiğimden beri neredeyse yirmi kere hatta daha fazla çalan telefonumu komple kapattım.

"Yoongi Jin'i bırak şimdi. Ben senden bir şey isteyeceğim."

"Ne?"

"Sen hani bana veterinerlikle ilgili bir şeyler dedin ya."

"Dedim mi lan?"

"Dedin. Ben düşündüm ve veterinerliğe geri dönmeye karar verdim."

"Oha ciddi misin?"

"Evet. Sen bana yardım edebilir misin bu konuda?"

"Tabi oğlum. Benim bir hastam var adı Hoseok onun veteriner kliniği vardı. Yarın onunla bir konuş."

"Ciddi misin? Hastan kabul eder mi?"

"Hoseok şu dünya üzerindeki en tatlı ve en iyi kalpli omegadır eminim kabul eder."

Hoseok denen kişiden bahsederken ki yüzünde oluşan gülümsemeyi es geçip söylediklerine odaklandım. Bana yardım ederse cidden çok makbule geçerdi.

"Yarın gidip konuş Hoseok ile. Hadi şimdi uyuyalım. Bugün fazla yoruldum. Birazda rüyamda küfür edeyim o karaktersiz herife belki döverim bile."

"İyi geceler Yoon, iyi geceler."

"Haklıyım ama değil mi Joon? Joon beni geçiştirme"

Salondan çıktığımda gittikçe uzaklaşan sesine aldırış etmedim. Bugün yeterince yorgun ve üzgün hissediyordum daha fazla sesi kaldıracak halim yoktu.

Odaya girdiğimde Sang min yatağın bir köşesine iyice sinmiş üşüdüğünde yaptığı gibi cenin pozisyonu almıştı. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yatağa yavaşça oturdum ve yorganın içine girdim.

Sırtımı yatak başlığına yasladım. Bir süre Sang min'in saçlarını okşadım. Odayı aydınlatan tek şey pencereden süzen sokak lambasıydı.

Jin'i düşünüyordum. Yapmaz dediğim ne varsa yapmıştı şu son bir yılda. Bana sesini yükseltmeye kıyamayan adam bir anda benimle sakin konuşmaz olmuştu. Bana olan güveni sarsılmaz dediğim adam attığım her adımı sorgulamaya başlamıştı. Önceleri eve geç gelmez, geç gelsede ertesi sabah kendini affettirmek için uğraşırdı. Şimdi ne gece geldiğini görüyordum arada uykum gelmezse bekliyordum tabi. Ne de sabah gittiğini. Bir elin parmağını geçmezdi son bir yılda onu kapıdan uğurlayışlarım ya da akşam yemeklerimiz.

my ex-husbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin