🌱20🌱

774 51 51
                                    

"Hoseok nereye geldiğimizi söyleyecek misin artık sevgilim?"

Gülümsedim ve gözlerini siyah bir kumaşla bağladığım sevgilimin yanağına sulu bir öpücük kondurdum. İlişkimizin başlamasının üzerinden biraz zaman geçmişti ama biz daha yeni yeni birbirimize vakit ayırabiliyor, buluşabiliyorduk. Kolay değildi tabi  bir doktorla çıkmak. Ondan sürekli bana vakit ayırmasını istemek bencillik olurdu. Her şeyi bilerek evet demiştim ona. Buna rağmen yani ne kadar az buluşsakta onunla olmayı dünyadaki hiçbir şeye değişmezdim. Onunla çıktığımız bu sürede beni hep bulutların üzerinde yaşıyormuşçasına hafif ve özgür hissettirmişti. Yoongi'nin romantik ve tatlı bir insan olduğunu zaten biliyordum ama bu kadar soft bir ilişki yaşayacağımızı tahmin bile edememiştim. Bana sanki dünyadaki tek varlık benmişim gibi davranıyordu, her an kırılabilecek kırılgan biriymişim gibi. Bu hayatta doğru yaptığım sayılı şeylerden biriydi onunla çıkmak.

Şimdi ise oldukça heyecanlıydım. Önceki buluşmamızda Yoongi hep yapmak istediği şeyi benimle yapmış ve bir duvara beraber gece yarısı grafiti yapmıştık. Bugün sıra bendeydi onu hep çok huzurlu hissettiğim bir yere getirmiştim. Hoşuna gidip gitmeyeceğini bilmiyordum ve bu beni heyecanlandırıyor biraz da korkutuyordu. Ben onunla çok eğlenmiştim. Umarım o da benimleyken eğlenirdi. Zira onu sıkan bir sevgili olmak istemiyordum.

"Az kaldı bebeğim."

Elini büyük bir mutluluk ile tutmuş ve onu dikkatli bir şekilde yürütmeye başlamıştım. Arada bir bilerek bir yerlere takılıyormuş gibi yapıyordu. Çünkü gözlerini bağlamadan önce benden ona bir söz vermemi istemişti. Ayağı her bir şeye takıldığında dudağına sevimli bir öpücük vereceğimin sözü.

Yavaş yavaş yürürken bir anda düşüyormuş gibi oldu, korkuyla ona sıkı sıkı tutunduğumda onun dudaklarına ilişen o yaramaz tebessümü görmüş ve gözlerimi devirmiştim. Ah şu doyumsuz alfa.

"Hoseok çok korktum düşüyordum."

"Cidden mi Yoongi?"

Gülerek söylemiştim bunu. O ise kaşlarını çatmıştı.

"Dalga geçme lütfen. Ya düşseydim, ya kafamı sert bir şeye çarpsaydım da beyin kanaması geçirseydim. Ne yapardın bensiz?"

Koluna sert olmayacak şekilde vurdum.

"Doktor olmasaymışsın oyuncu olurmuşsun. Şu yeteneğe bak."

"Geç sen dalganı geç. Hem nerde benim öpücüğüm?"

Başımı salladım, bu sevimli oyuncu halleri aşırı hoşuma gidiyordu. Yüzümü ona çevirdiğimde dudaklarını büzmüş onu öpmemi bekliyordu. Dudaklarına küçük ama sulu bir öpücük kondurdum.  Ayrıldığımda küçük dudaklarını sarkıttı.

"Ama bu benim acımı geçirmeye yetmedi."

"Şımarma Yoongi. Hadi yürü az kaldı."

Utançla önüme döndüm. İyi ki gözlerini bağlamıştım yoksa kızarmış yanaklarımı görseydi muhtemelen benimle dalga geçerdi şapşal sevgilim.

Biraz daha yürümüş ve sonunda hayvan barınağının önünde durmuştuk. Burayı okul zamanımda yağmurlu bir günde keşfetmiştim. O günden sonra iki haftada bir gelip bütün hayvanları kontrol ederdim, aşı olması gerekenleri aşılardım. Sahibi olan ahjumma çok tatlı biriydi. Her geldiğimde bana tarçınlı kurabiyelerden ve koca  bir bardak süt ikram ederdi. Onun tarçınlı kurabiyeleri dünya üzerinde görüp görebileceğiniz en lezzetli kurabiyelerdi bana göre.

my ex-husbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin