🌱18🌱

942 77 96
                                    

"Geldim, geldim patlama."

Ağır adımlarla ısrarla çalan kapıya ilerledim. Gelen her kimse alacaklı gibi kapıyı çalıyordu. Elimin biri karnımda, bu istemsizce yaptığım bir şeydi, kapıyı açtım. Jin ellerinde çiçekler ve birkaç mağaza poşetiyle gülerek bana bakıyordu. Ne işi vardı burada?

"Sürpriz, bugün kontrole gideceğini duydum. Ve düşündüm ki yanında bende olmalıyım. Senin için sorun olmaz değil mi?"

Gözlerini kırpıştırarak sormuştu. Ah tabi birde yüzüne sevimli bir tebessüm eklemeyi de ihmal etmemişti. O böylesine tatlıyken onu reddetmek imkansızdı, reddedemezdim zaten. Sonuçta bu çocuğun diğer babası oydu ve kontrolde yanımda olmayı istemek onunda hakkıydı ki o gelmeseydi bile ben onu arayacaktım zaten.

İçeri geçmesi için kapının önünden çekildim. Elindeki poşetleri yere koyup çiçek saksısını bana uzattı. Jin bana hiç çiçek buketi almazdı onun yerine böyle saksıda alırdı çiçekleri çünkü bilirdi. Çiçeklerin dallarından koparılmasına karşıydım.

"Teşekkür ederim."

Bana tebessümle karşılık verdi. Bugün ayrı bir mutluluk vardı üzerinde. Bunu etrafa yaydığı feromonlarından bile anlayabiliyordum o bugün çok huzurluydu.

Arkasından salona geçtiğimde çoktan kanepeye oturmuş ve Sang Min'i de kucağına almıştı.

"O kapıya bıraktığın poşetlerde ne var?"

Onların hemen yanındaki tekli koltuğa otururken sormuştum bunu. Dikkatini Sang Min'den çekip bana odaklandı.

"Oğlumuz ve -karnıma bakarak söylemişti bunu- bebeğimiz için bir şeyler."

"Baba neler aldın?"

Sang Min heyecanla Jin'in kucağından atlamış ve kapıdaki poşetlere koşmuştu.

"Ne gerek vardı şimdi durduk yere?"

"İçimden geldi."

Şimdi ikimizde susuyorduk. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum onunda benden bir farkı varmış gibi durmuyordu. Sadece birbirimizi izledik. Boşandıktan sonra ne zaman karşılaşsak böyle olmuştu zaten hep. Susuyor ve öylece birbirimize bakıyorduk.

Garip bir durumun içindeydim bence şu an. Karşımda oturan adam eski kocam ve çocuğumun babasıydı. Şimdi ise herkes onun başkası ile sevgili olduğunu düşünüyordu ama o burada oturmuş benimle birlikte bebeğimizin kontrolüne gitmek için bekliyordu.

Artık birleşmek için bir umudum kalmamıştı. Şu saatten sonra imkansız geliyordu bana Seok Jin. Zaten boşanan taraf benken böyle bir şeye umut etmem de çok saçmaydı.

"Nasıl oldun? Daha iyi misin o gün benim yüzümden çok kötü görünüyordun."

Başımı salladım.

"İyiyim."

Neredeyse her gece Sang Min'in seni sayıklaması dışında iyiyim, her gün seni sorması dışında. Evin her odasını inleten kahkalarını duymak istemem dışında iyiyim. Sabahları gözlerimi açtığımda ilk seni görmek istemem dışında iyiyim. Geceleri sensiz uyuyamasam bile iyiyim. Ensemde nefesi hissetmek, bedenimde dokunuşlarını ağırlamak istemek, evin her tarafını saran kokunu içime çekmek istemek dışında iyiyim. Hayatımda olmanı istemek dışında kısacası Seok Jin, seni özlemek dışında iyiyim. Söylemek isteyipte sustuklarımdı bunlar.

my ex-husbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin