Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız. Onda hiçbir çatlak da yoktur.”
(Kaf: 6).“Allah yedi kat göğü yaratandır.” (Talak: 12).
Bu alem gereği gibi düşünüldüğünde, onun, içinde ihtiyaç duyulacak her şeyin hazır bulunduğu bir ev gibi olduğu görülür. Gök bir tavan gibi yükseltilmiş; yer bir zemin gibi yayılıp uzatılmış; yıldızlar, birer kandil gibi asılmış; kıymetli taşlar, zahireler gibi stoklanmış ve bunun gibi her şey hazırlanıp düzenlenmiştir. İnsan da, sanki evdeki işleri düzenleyip yürüten ev sahibi gibidir. Evet, insanın ihtiyaçları için türlü türlü bitkiler, menfaatleri için çeşit çeşit hayvanlar vardır.
Allah göğü yaratmış ve renk olarak da, göze ve onun görüşünü kuvvetlendirmeye en uygun olanını seçmiştir. Eğer o ışık huzmeleri ve ışık şeklinde olsaydı, göze zarar verirdi. Yeşile ve maviye bakmak, göz için uygundur. Nefisler, bütün genişliğiyle göğü gördüklerinde, rahatlık ve ferahlık hissederler. Özellikle de yıldızlar gökyüzünün karanlığını yarıp parıldadıklarında ve ay, aydınlığıyla ortaya çıktığında.
Hükümdarlar meclislerinin tavanlarını, onlara bakanları rahatlatacak ve içlerini açacak nakışlar ve süslemelerle donatırlar. Ancak biri, sürekli olarak ve tekrar tekrar bu tavanlara bakmaya devam etse, artık onlara bakmaktan bıkar ve başta hissettiği neşe ve rahatlama kaybolur. Ancak gökyüzüne ve onun zinetlerine bakmak farklıdır.
Hükümdarlar ve diğer insanlar, kendilerini rahatsız eden sebeplerden dolayı sıkıntıya düşüp içleri daraldığında, rahatlamak için sığındıkları şey, gökyüzüne ve bütün genişliğiyle uzaya bakmak olur. Onun için hakîmler (bilge kimseler) şöyle demiştir: “Evinde rahatlık ve ferahlıktan sahip olacağın nasip, o evin gökyüzünden sahip olduğu nasip oranındadır.” Evet, parıldayan yıldızlar ve ay ile gökyüzü insanı neşelendirip ferahlatır. Yine yıldızların ve gezegenlerin harekederine göre insanlar yönlerini bulur.
Gökyüzünde, sadece soyut bir
şekilde ve ışık suretinde değil, izleri hâlâ mevcut olan doğudan ve batıdan yollar vardır. Denilmiştir ki: Bunlar, yoğun bir şekilde toplu halde bulunan küçük yıldızlardır ve yollarını kaybedenler onlara bakarak yollarını bulurlar. Şu ayetin bu hususa işaret ettiği söylenmiştir: “Kendine has yollara (El-hubuk) sahip olan göğe andolsun ki....” (Zariyat: 8). Ayetteki “El-hubuk” kelimesinin yollar anlamına geldiği söylenmiştir.Bütün bunlar, bu işlerin failinin kim olduğunun, sanatının sağlamlığının, ilminin genişliğinin, işlerindeki tertip ve düzenin apaçık delilleridir. Evet bütün bu işlerin temelindeki iradenin, bütük eksikliklerden münezzeh olan, her şeye güç yetiren ve her şeyi bilen Allah olduğunun açık delilleridir.
Gökyüzüne bakmanın on faydası olduğu söylenmiştir:
1- Hüzün ve kederi azaltır.
2- Vesveseleri azaltır.
3- Korku vehmini giderir.
4- Allah’ı hatırlatır.
5- Kalpte Allah’ın büyüklüğünü yayar.
6- Kötü düşünceleri giderir.
7- Karamsarlık hastalığına iyi gelir.
8- Aşıklar teselli eder.
9- Sevenleri birbirine alıştırıp
yaklaştırır.10- Ve o, duaların kıblesidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️HİKMETLER (İmâm-ı Gazâlî Rahmetullahi Aleyh)
Ciencia FicciónGözlerimizin önünde bulunan binlerce belkide daha fazla madde var. Gökyüzü, yeryüzü, güneş, ay, yıldızlar, canlılar, cansızlar, gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu, dokunduğumuz tüm madde planında olan herşey hakkında daha önce tefekkür ettik mi...