İyi okumalar...
(Alen'in Anlatımıyla)
Sonunda bale salonuna gelmiştim. Hızlı bir şekilde siyah renkli olan bale kıyafetlerimi giydim ve kızı beklemeye başladım.
Kısa bir süre sonra, yanında kendinden birkaç yaş büyük gözüken bir erkekle girdi. Beni görür görmez hızla kollarını açarak bana doğru koşmaya başladı.
Sıkıca bana sarılarak nasıl olduğum gibi monoton soruları sorduğunda, yanındaki kişi yüzünden dikkatimi kıza veremiyordum. Sahi ya, neydi kızın adı? İsimleri hatırlamak niçin bu kadar zor oldu ki şimdi? Bulunduğum ortam mı etkiliydi? Yoksa gerçekten hafızamla mı alakalıydı?
Sarılmayı bitirdikten sonra yeni aklına gelmiş olacak ki, elini alnına vurdu, ardından hemen dikleşti.
"Ağabey bu Alen. Alen bu da ağabeyim Demir." Gözleri ikimiz arasında giderken, ortamda büyük bir sessizlik vardı. Sessizliği ilk ben bozdum.
"Memnun oldum. Im, istersen derse başlayalım. Ne dersin?"
Adının Demir olduğunu öğrendiğim yakışıklı da hafif bir baş selamı verdi.
Ne yakışıklısı? Ne oluyoruz hayırdır? Bir durum varsa söyle biz de bilelim yani.
Yani karşında alnına dökülmüş dağınık açık kahverengi saçlarının, yüzüne düşen tutamlarının bile mükemmelliğini bozmasına izin vermeyen, ela gözlerinin her bir alanında kendini görmek için canını bile verebileceğin, çıkık elmacık ve çene kemiklerinin yüzüne tamamen yakışmasından etkilenmeyecek, yay gibi ve yine suratına göre mükemmel yakışan kaşlarından, ayrıca kusursuz burnu ve hafif dolgun dudakları karşısında erimeyecek olan tek bir kişi tanıyorsan söyle.
Oha! Hayale bak anasını satayım!
Hayal değil. Gerçek. Hadi sus iç ses!
Peki!
Çatık kaşlarını yüzümden bir saniye bile ayırmıyordu.
İyi de ben çok gerildim!
Ortamı kızın sesi böldü. "Tamam hadi derse başlayalım. Ağabey, sen de kalsana. Lütfen."
Gözlerini kısaca kardeşinin üstünde gezdirdi, ardından o kusursuz ses tınısı kulaklarımı doldurdu.
"Eftalya, yolda da konuştuk. İşlerim var. Çıkışta burada olurum. Görüşürüz."
Son kez bana bir bakış attı ve gitti.
Ben de, adının Eftalya olduğunu öğrendiğim kıza yapması gereken hareketleri öğrettim.
Ardından asıl derse girdik. Severek yaptığım için çok hızlı geçerdi dersler. Fakat bu sefer, Demir aklımı kurcalıyordu. Bakışları neden sanki fırtına öncesi sessizlik gibiydi?
Ders bittikten sonra tam soyunma odasına gidecektim ki, öğretmenimiz olan Dilara Hanım'ın sesi durmama sebep oldu.
"Alen, bugün derste fazla düşünceliydin. Umarım kötü bir şey yoktur. Yardımcı olabileceğim en ufak bir şey varsa çekinmeden söyle. Olur mu?" Samimi gülümsemesi, insanın içini ısıtırdı. Hayatımda 'iyi ki' diye tanıdığım insanlar arasındaki yerini çoktan almıştı.
Gerek olmadığını ve ince düşüncesi için teşekkür ettiğimi söyledikten sonra soyunma odasına gittim.
Tek erkek ben olduğum için her zamanki gibi yine boştu. Üstümü değiştirdim.
Her şeyi çantama yerleştirdikten sonra kapıda tüm nefes kesiciliği ile onu gördüm.
-----
Umarım beğenmişsinizdir.🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafuné (BxB)
ChickLitCafuné : Portekizcede sevdiğin kişinin saçlarında ellerini nazikçe dolaştırmak anlamına geliyor. akmandemir: Kız kardeşimden uzak dur! - Göz korkutmak için söylenilen bir söz, sonrasında pişmanlık mı yaratır yoksa 'iyi ki yapmışım!' mı dedirtir? Bal...