0.2

363 26 25
                                    

İyi okumalar...

Eftalya ve Demir...

Yalnız dikkat et Alen.

Ne için?

Gaysin. Buna sözüm yok. Olamaz da zaten ama... Demir'e fazla kaptırıyorsun kendini. Eğer yönelimi falan uymazsa ya da sana sevgisi yoksa... Üzülmeden bitir bu işi. Sadece senin iyiliğin için.

Haklısın. Bu iş başladığı gibi bitecek.

Eftalya, beni görür görmez yine koşarken, kenara çekildim. Bu hareketime hem Demir hem de Eftalya şaşırdı. Ama Eftalya'nın taktığı pek söylenemezdi. Dudaklarını büzüp konuşmaya başladı.

"Ya ama Alen, niye çekildin? Ne güzel sarılacaktım sana. Bak küserim."

Dudaklarını daha da çok büzmeye çalıştı. O fark etmese bile suratımı buruşturdum. Kafamı kaldırınca Demir'in de suratını buruşturduğunu gördüm.

Hayır, hayır. O, sadece ders verdiğim kızın ağabeyi. Daha fazlası değil. Hayır.

İşte böyle...

"Neyse neyse. Hadi gezelim! Ben çok sıkıldım. Ağabeyimin de işi yok beraber takılırız. Hem benim, ağabeyimin ve senin arkadaşlarını da çağırırız. Süper olur. Hadi gel gide-"

Sözünü kestim. Gitmeyecektim. Ama sadece Demir yüzünden değil, gezmeyi ve birileriyle takılmayı oldum olası sevmezdim.

"Teklifin için çok teşekkür ederim. Fakat eve gitmeliyim. İzninle. İyi akşamlar."

Tam sağa doğru dönecektim ki, Eftalya yine konuşmaya başladı. Bu kız neden hiç susmuyor ve durmuyordu?

"Peki, o zaman başka bir gün yaparız. Bizim de yolumuz sağ taraftan, hadi beraber gidelim." Demir, ona itiraz edecek gibi bakarken, Eftalya onu kolundan çekiştirip yanıma getirdi.

Şarkı dinleyemeyecektim!

Yolda hep Eftalya konuştu. Demir ve ben ise onu hep dinledik. Bize arada sorular sormasına rağmen yine de bir kez olsun susmuyor, cevapları vermeden başka konuya geçiyordu.

Çok gıcık oldum bu kıza.

Evime az kalmıştı ki, Eftalya hızla sağdaki ara sokağa koştu.

Neler olduğuna bakmak için hareketlenirken, Demir bir hışımla ileri gitmek isterken, gövdesi sırtıma çarptı. Burnu saçlarımın üstündeydi ve hafif hafif saçlarımı kokladığını fark ettim. Yanaklarım cayır cayır yanıyordu!

"Oy ben seni yerim! Ne tatlı şeysin sen öyle! Aman aman ne tatlıymışsın sen! Istırayım mı ben seni? Ham edeyim mi seni tontişim?"

Eftalya'nın sesi ile ikimizde kendimize geldik ve biraz ilerleyince, Golden Retriever cinsi bir köpeği sevdiğini gördük.

Gördük? Ne zamandan beri cümlelerinde birinci çoğul kullanıyorsun Alen?

Haklıydı. Ben her zaman tek başımaydım. Bundan sonra kim girerdi ki hayatıma?

Tam gideceğimi söyleyecekken, Demir konuştu.

"Eftalya hadi. Daha arkadaşını eve bırakacağız."

Eftalya oflayarak köpeği bırakırken konuştum.

"Ben giderim. Buraya kadar da benimle geldiniz sağ olun. İyi akşamlar."

İlerlemeye başladım. Sonra çok yumuşak bir şekilde bileğim tutuldu. Arkamı döndüğümde Demirle burun buruna geldik. Beyaz tenim yüzünden kırmızılığı daha da belli eden yanaklarımı kapatmak isterken, tam üstümüzde, bizi aydınlatan sokak lambası buna yardımcı olmuyordu.

Demir hafifçe gülümsedi ve yanımda yerini alarak yürümeye başladı. Aslında o kadar hafifti ki o gülümseme, hayal ürünüm olması, dünyadaki en büyük tüm ihtimallerden daha büyüktü. Eftalya da telefonu ile ilgileniyordu.

Durduğumda onlar da durdu. Demir sitede hafif bir göz gezdirdikten sonra, elalarını yüzüme sabitledi.

Ama hiç yardımcı olmuyordu!

Eftalya umursamaz bir tavırla bana sarıldıktan sonra tekrar telefonuna gömüldü. Demir'e de hafif bir baş selamı verdiğimde, yine yumuşak dokunuşuyla bileğimden tutup, kendine çekti ve sarıldı. Sol yanağıma hafif bir öpücük kondurdu. Sağ yanağımı da öpmeye çalışırken kafamı çevirdiğimde dudaklarımız birbirine dokundu.

Eftalyaya kısa bir bakış attıktan sonra dudaklarını hafifçe dudaklarıma bastırıp geri çekildi. Ardından dilini alt dudağında gezdirerek gülümsedi.

Arkalarında şaşkın bir Alen bırakıp gittiler.

Yalnız, Demir seni öptü kanka.

Hassiktir!

-----

Umarım beğenmişsinizdir.🌈

Cafuné (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin